![]() |
Eşitliğin Son Durağı Ölüm |
Yaşarken Adil Olmayan Hayat, Ölümle Gelen Eşitlik
Adaletsizliğin Gölgesinde Bir Hayat
Hayatın sahnesi açıldığında herkes aynı perdeden başlamaz oyuna. Kimileri ışıltılı bir sahnede alkışlarla doğar, kimileri ise karanlık kulislerde beklemeye mahkûmdur.Paranın, soyadının, doğulan coğrafyanın kader kadar belirleyici olduğu bir dünyada, “eşitlik” sadece anayasaların süslü kelimelerinde yankılanır.
Yaşarken kimimiz sofrada tuz bile bulamazken, kimimiz tuzu lüksle yoğurur.
İnsan doğası hiyerarşi kurmak ister; sınıf yaratır, statü icat eder, üstünlüğü kutsar.
Hayat Adaletsizdir, Çünkü İnsan Öyledir
İnsan doğası hiyerarşi kurmak ister; sınıf yaratır, statü icat eder, üstünlüğü kutsar.
Zamanla lüks kategorisine girer. Kimi mezarlığın karşısındaki gecekondudan sabahın köründe yollara düşer; kimi camlarının dışı altın varaklı kulelerde ömür tüketir, ama unutulan gerçek hep aynıdır: "İnsan doğar, yaşar ve eşitlenmek için ölür."
Bu dünyada kurduğumuz düzenler piramit gibidir:
Bu dünyada kurduğumuz düzenler piramit gibidir:
Tepede birkaç kişi, aşağıda ağırlığı taşıyan milyonlar.
Ama ölüm...
Ölüm hepsini tek bir çizgiye indirger.
Ne zenginliğe göz kırpar, ne şöhrete baş eğer.
Tabutta marka olmaz, kefende etiket aranmaz.
Hayat bir yarış pistiyse, ölüm herkesin aynı çizgide durduğu sessiz bir bitiş noktasıdır. Bazıları altın ayakkabılarla koşar, bazıları yalınayak ama son düdük çaldığında hepsi aynı sessizliğe gömülür.
Zengin bir mezar taşı ile çorak toprağa gömülmüş isimsiz bir beden arasında, sonsuzluk karşısında hiçbir fark kalmaz.
Hayat ile Yüzleşme
Hayat bir yarış pistiyse, ölüm herkesin aynı çizgide durduğu sessiz bir bitiş noktasıdır. Bazıları altın ayakkabılarla koşar, bazıları yalınayak ama son düdük çaldığında hepsi aynı sessizliğe gömülür.
Zengin bir mezar taşı ile çorak toprağa gömülmüş isimsiz bir beden arasında, sonsuzluk karşısında hiçbir fark kalmaz.
Sözde ayrımlar, mezarın serinliğinde eriyip gider.
Belki yaşarken eşitliği tam anlamıyla kuramayız, ama anlayışla, merhametle, adaletle dokunabiliriz birbirimize.
Yaşarken Anlamı, Ölürken Değeri Hatırla
Belki yaşarken eşitliği tam anlamıyla kuramayız, ama anlayışla, merhametle, adaletle dokunabiliriz birbirimize.
Çünkü sonunda hepimizin son durağı aynı.
Ölüm, hayatın en adaletli notasıdır.
Ve o nota çaldığında, sesimiz sadece yaşarken söylediklerimizde yankılanır.
Bir toz savurur kulubeyide külliyeyi de,
Renkler, kaybolur, unutulur izler de,
Ölüm her şeyi eşit kılar
Eşitliğin Son Durağı Şiiri
Bir kefen örter sultanı da, dilenciyi de,Bir toz savurur kulubeyide külliyeyi de,
Renkler, kaybolur, unutulur izler de,
Ölüm her şeyi eşit kılar
Hayat bir rüya, bir gölge gibi,
Uçar gider, bir kuşun kanadı misali.
Neşe de, keder de, hepsi hayali,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Zirveler hedeflenir, yollar aşılır,
Bazen düşülür, bazen de kalkılır.
Zafer de, yenilgi de toprağa karışır,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Altınlar, saraylar, boş birer vehim,
Ne saltanat kalır, ne de bir adın.
Her nefes bir son durağa adım adım,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Aşk bir alevdir, kalpte yanar,
Gözyaşı olur, sele döner, kanar.
Seven de, sevilen de bir gün solar,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Bilgi bir okyanus, akıl bir gemi,
Kimi deryada yüzer, kimi bulut dabulur demi.
Unutur her kelamı, her ilmi,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Hayat, bir nefestir, incecik bir buğu,
Gönülde yeşeren umut koruğu.
Her varlığın gizemlidir son yolculuğu,
Ölüm, her şeyi eşit kılar.
Bir yoldur yaşam, bazan iniş bazen çıkış,
Bazen bahar olur, bazen de kış,
Her nefes, son durağa bir bakış
Ölüm, her şeyi eşit kılar.
Tahtlar kurulur, saltanat sürülür,
Zafer naraları göklere verilir.
En güçlü ferman bir gün delinir,
Ölüm, her şeyi eşit kılar.
Gülüşler açar, bir gonca misali,
Sözler uçar, bir rüzgarın hayali.
Her güzelliğin sonu vae belli,,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Zengin fakir, bilge ya da bir deli,
Aynı sessizlikte bulur kendini.
Ne bir adm geri ne de bir ileri,
Ölüm, her şeyi eşit kılar.
Taht da boşalır, masa da kırılır,
Keder de sevinçle birlikte yıkılır,
Gerçek, aynada sakince kırıtır:
Ölüm her şeyi eşit kılar..
Ahmet ATAM
Uçar gider, bir kuşun kanadı misali.
Neşe de, keder de, hepsi hayali,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Zirveler hedeflenir, yollar aşılır,
Bazen düşülür, bazen de kalkılır.
Zafer de, yenilgi de toprağa karışır,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Altınlar, saraylar, boş birer vehim,
Ne saltanat kalır, ne de bir adın.
Her nefes bir son durağa adım adım,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Aşk bir alevdir, kalpte yanar,
Gözyaşı olur, sele döner, kanar.
Seven de, sevilen de bir gün solar,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Bilgi bir okyanus, akıl bir gemi,
Kimi deryada yüzer, kimi bulut dabulur demi.
Unutur her kelamı, her ilmi,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Hayat, bir nefestir, incecik bir buğu,
Gönülde yeşeren umut koruğu.
Her varlığın gizemlidir son yolculuğu,
Ölüm, her şeyi eşit kılar.
Bir yoldur yaşam, bazan iniş bazen çıkış,
Bazen bahar olur, bazen de kış,
Her nefes, son durağa bir bakış
Ölüm, her şeyi eşit kılar.
Tahtlar kurulur, saltanat sürülür,
Zafer naraları göklere verilir.
En güçlü ferman bir gün delinir,
Ölüm, her şeyi eşit kılar.
Gülüşler açar, bir gonca misali,
Sözler uçar, bir rüzgarın hayali.
Her güzelliğin sonu vae belli,,
Ölüm her şeyi eşit kılar.
Zengin fakir, bilge ya da bir deli,
Aynı sessizlikte bulur kendini.
Ne bir adm geri ne de bir ileri,
Ölüm, her şeyi eşit kılar.
Taht da boşalır, masa da kırılır,
Keder de sevinçle birlikte yıkılır,
Gerçek, aynada sakince kırıtır:
Ölüm her şeyi eşit kılar..
Ahmet ATAM
Yorumlar