İslam Dünyasının Kanayan Yarası Mezhepçilik
İslam Dünyasının Kanayan Yarası: Mezhepçilik
İslam aynı rüzgâr olabilir, ama bizler ona farklı yelkenler açtık.Yelken büyüdükçe birlik beklerken, fırtına büyüdü; çünkü her gemi ayrı limanı hedefledi
Mezhepler, bir ilahi ezginin farklı makamlarla okunmasıydı.
Lakin zamanla herkes kendi notasını kutsallaştırdı, ortak ezgiyi susturdu.
Aynı toprakta yetişen çiçeklerdik; ama biri gövdesiyle, öteki yaprağıyla övünür oldu.
Kökün ortak olduğu unutuldu
İslam, tevhid inancıyla insanları birleştirmeyi hedeflerken, tarih boyunca mezhepçilik adı altında parçalanmışlıkla sınandı.
Bugün hâlâ:
- Şii-Sünni,
- Selefi-Mutezili,
- Hanefi-Şafi gibi ayrımlar;
Sadece fikir farklılıkları değil, kimi zaman kanlı çatışmaların da bahanesi oldu. Oysa Kur’an’ın çağrısı açıktır: “Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılığa düşmeyin.
Mezheplerin Doğuşu: Fikir Zenginliği mi, Siyasi Ayrışma mı?
Yorum bir rahmetti, hikmetle doğan,
Ne var ki siyaset karıştı o yoldan.
Kur'an’ın gölgesi yerine bayraklar,
Mezhebi din belledi kalbi ihtirasla dolanlar.
Mezhepler başlangıçta farklı yorumların ürünüydü. Ancak zamanla bu yorumlar, siyasi iktidar mücadelelerinin aracı hâline geldi. Bu makaleye göre, Şii-Sünni ayrımı Kur’an veya sünnetten değil, siyasal kaygılardan doğmuştur. Mezheplerin İslam kimliğinin önüne geçmesi, ümmetin ortak paydasını zayıflatmıştır.
Mezhepçilik ve Bilimsel Gerileme
Bir zamanlar gökleri çözmüştü bu akıl,
Nazar mı, bir fikir aydınlığı mı?
Mezheple daraldı sonra ufuklar,
Susturuldu sorular, çekildi kılıçlar..
İslam medeniyeti, farklı görüşlerin hoşgörüyle karşılandığı dönemlerde felsefe, matematik, tıp ve sanat alanlarında zirveye ulaşmıştı.
Ancak mezhep taassubu arttıkça, eleştirel düşünce yerini dogmalara bıraktı.
Bu da İslam dünyasının entelektüel üretimini sekteye uğrattı.
Günümüzde Mezhepçilik: Siyasetin Gölgesinde Din
Din sandılar mezhebi, savundular kinle,
Ağızda ayet, yürek dolu öfkeyle.
Kimlik oldu ibadet, mezhep oldu bayrak,
Unutuldu Hak, artık nafile ne yapsak.
Modern çağda da mezhepçilik, kimi zaman devlet politikalarının aracı hâline geliyor.
Mezhebi kimlikler, İslam kimliğinin önüne geçiyor. bazı gruplar kendi siyasi görüşlerini “Allah’ın emri” gibi sunarak dini araçsallaştırıyor.
Bu da toplumsal kutuplaşmayı derinleştiriyor.
Çözüm: Mezhebi Değil, Merhameti Öne Çıkarmak
İslam’ın özü, adalet ve merhamettir.
Mezhebi farklılıklar bir zenginlik olarak görülmeli, çatışma değil diyalog vesilesi olmalıdır. Tasavvufun “orta yol” anlayışı, bu konuda ilham verici olabilir.
Farklılıkları düşmanlık değil, hikmetle karşılamak; İslam dünyasının yeniden dirilişi için şarttır.
Sonuç: Aynı Kıbleye Dönenler, Aynı Yöne Bakmalı
Mezhepçilik, İslam dünyasının en derin yaralarından biridir. Bu yarayı sarmak için önce birbirimizi anlamaya, sonra birlikte yürümeye ihtiyacımız var. Çünkü aynı kıbleye dönenlerin, birbirine sırt çevirmesi; sadece düşmanları sevindirir.
Fikir ibadetken döndü kine,
Aynı secdede baş, bu ayrılık niye.
Oysa kıble birdi,
Birlik olup,
Bakamadık bile.
Ahmet ATAM