Demokratikleşen Türkiye: Eyalet Sistemi ve Kürt Soruna Çözüm

Demokratikleşen Türkiye: Eyalet Sistemi ve Kürt Soruna Çözüm 
 

Türkiye İçin Gerçek Bir Çözüm: 81 İl Eyalet Olsun, Valileri Halk Seçsin

81 İlde Eyalet Sistemiyle Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç: Demokrasi, Adalet ve Kürt Sorununa Barışçıl Çözüm.

Yıllardır hep aynı şeyleri konuşuyoruz: Türkiye neden bir türlü rayına oturmuyor? Neden hep bir "merkezden yönetim" inadıyla boğuşuyoruz?
Ben artık bu sistemin bu haliyle yürümediğini açık açık söylemekten çekinmiyorum. Çünkü çözüm ortada:
Her biri birer eyalet gibi çalışan 81 il ve halkın doğrudan seçtiği valiler.

Neden Bu Sistemi Savunuyorum?

Bu görüşü savunmamın tek bir sebebi yok. Yıllardır gözlemliyorum, yazıyorum, anlatıyorum. Türkiye'de sistem adım atmıyor çünkü:

  • Sorunlar merkeze ulaşana kadar çürüyor.
  • Atanmış yöneticiler halktan kopuk kalıyor.
  • Her seçimde "tek merkez, tek akıl" anlayışı toplumu boğuyor.

Ben diyorum ki:
Valisini halk seçsin, iller kendi sorununa kendi çözümünü üretsin, ama birlik dağılmasın. Bu bir bölünme değil, aklın yerelleşmesi, halkın yönetime daha fazla katılmasıdır.

Bu Sistemle Ne Amaçlanıyor?

  • Halk, kendi yöneticisini seçerek denetler.
  • Bürokrasi azalır, karar alma süreçleri hızlanır.
  • Her ilin ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçları doğrultusunda özel çözümler üretilebilir.
  • Valiler, Ankara’ya değil halka hesap verir.

Bugün bakıyorsun, bir vali 81 ilde birden görev yapmış. Her şehri tanıması, anlaması mümkün mü? Bu, rotasyon değil savrulmadır.

Sistemin Güçlü Yanları

Demokrasi Tabanı Genişler

Vali seçimle gelince halk yönetimde söz sahibi olur. Seçmen "ben yöneticimi belirledim" diyebilir. Bu, halkın devlete aidiyetini güçlendirir.

Siyasi Tekelleşmenin Önüne Geçilir

Artık herkesin gözü sadece Ankara’da olmaz. Yerel rekabet doğar, partiler yerelde halkı ikna etmek zorunda kalır.

✅ Ekonomik Kalkınma Yerelleşir

Her ilin potansiyeli farklı. Karadeniz'de tarım, Ege’de turizm, İç Anadolu’da sanayi gelişsin istiyorsan, o bölgeye uygun yönetim modeli kurmak zorundasın.

✅ Sorumluluk Dağıtılır

Bugün işler yolunda gitmeyince herkes Ankara’yı suçluyor. Yeni modelde sorumluluk pay edilir; başarı da, başarısızlık da yerel iktidarın olur.

Peki Hiç Mi Sakıncası Yok?

Elbette var. Ben bu sistemin her yönüyle kusursuz olduğunu iddia etmiyorum ama en azından mevcut çıkmazdan daha umut verici.

⚠️ Etnik ve mezhepsel kamplaşma riski

Bazı illerde kimlik siyaseti yükselebilir. Bu durumda merkezin yumuşak ama kararlı bir denge politikası izlemesi gerekir.

⚠️ Merkez-yerel çatışmaları

Merkezdeki iktidarla valinin siyasi görüşü zıt olursa uyumsuzluk yaşanabilir. Ama bu, çatışma değil, demokratik denge oluşturur.

⚠️ Yerel yolsuzluk tehlikesi

Eğer denetim mekanizması iyi kurulmazsa yerelde çıkar grupları oluşabilir. Bu yüzden güçlü bir "Nereden buldun?" yasası ve denetim ağı kurulmalı.

Sonuç: Korkmadan Değişimi Tartışalım

Ben yıllardır bu sistemin Türkiye için gerçek bir çözüm olduğunu savunuyorum. Çünkü:

  • Ne bölünmeyi savunuyorum,
  • Ne merkezi yok etmeyi.

Ben diyorum ki:
Gelin aklı da, iradeyi de tabana yayalım.
Her il kendi potansiyelini ortaya koysun, yöneticisini halk belirlesin.
Bu halk ne yapacağını bilir, yeter ki fırsat verilsin.

Bu Sistem, Kürt Sorununu Neden ve Nasıl Çözüme Yaklaştırır?

🎯 1. Merkezileşmenin Tahribatı Azalır

Bugünkü sistemde:

  • Merkezden atanan valiler, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da halkla duygusal bağ kurmakta zorlanıyor.
  • Birçok Kürt vatandaş, “beni yöneten beni tanımıyor” duygusuna kapılıyor.
  • Bu da yıllardır devlete karşı mesafe oluşmasına neden oluyor.

🟢 Halkın doğrudan seçtiği bir vali, halkla meşruiyet ilişkisi kurar. Ankara'nın değil, halkın iradesini temsil eder.

🧠 2. Kürt Kimliğiyle Çatışmadan Temsiliyet Sağlar

Bugün birçok Kürt seçmen,

  • Ya sandığa küsüyor,
  • Ya da kendini tam temsil etmeyen partilere oy vermek zorunda kalıyor.

Ama valilik seçimlerinde:

  • Yerel adaylar çıkar,
  • Kürt kökenli, yerel halkı iyi tanıyan, güven veren adaylar öne çıkar,
  • Devlet ve vatandaş arasındaki temsil uçurumu kapanır.

Bu sistem, etnik kimliğe ayrıcalık vermez; temsilin demokratikleşmesini sağlar.

⚖️ 3. Şiddet Dışındaki Çözüm Yollarını Güçlendirir

PKK’nın yıllardır iddia ettiği şey şuydu:

  • “Devlet bizim bölgemizi anlamıyor, dayatma yapıyor.”

Eğer yerel yönetim halktan doğrudan yetki alıyorsa:

  • Şiddete gerek kalmaz.
  • Siyasi ve demokratik temsil alanı genişler.
  • PKK gibi yapıların iddiası geçersizleşir.

🤝 4. Silahlı Yapılar Yerine Demokratik Aktörler Öne Çıkar

Bu sistem:

  • Terörü değil, siyaseti meşrulaştırır.
  • Şiddeti değil, sandığı yüceltir.
  • PKK gibi örgütlerin “tek temsilci biziz” iddiasını boşa çıkarır.

🔍 5. Güvensizlik Yerine Şeffaflık ve Denetim Gelir

Seçilmiş valilerin:

  • Gelirleri, mal varlıkları,
  • Aldıkları kararlar,
  • Harcadıkları bütçeler

Doğrudan halkın gözü önünde olur. Bu da devlete olan güveni artırır.

Sonuç: PKK Bitmez, Ama Gerekçesi Ortadan Kalkar

Bu sistem geldiğinde PKK ertesi gün silah bırakmaz belki ama:

  • Zemin kaybeder,
  • Meşruiyet kaybeder,
  • Yeni nesil silaha değil siyasete yönelir.

Çünkü artık “bizim sesimiz duyulmuyor” diyemez kimse.

Demokrasi Şiiri

Ankara’dan inen çizgilerle,
Düğümler atılmıştı toprağın sinir uçlarına...
Her köy, her kasaba,
Bir yanık ağıt arada sıkışmıştı 
Tüm yollar merkeze çıkıyordu ama
Merkez, kimsenin sesini duymuyordu.

Biri çığlık attı dağların ardında,
Bir diğeri susarak yandı.
Adını koyamadıkları bir sızıydı bu;
Valiz gibi taşınıp duran,
Her gelenin cebinden düşen emirlerle...

Oysa halk,
Kendi gölgesini seçecek kadar büyümüştü.
Toprağı bilen,
Çayını kaç dakikada demlediğini bilen
Bir valiye seslenmek istiyordu artık.

Atanmasın, dedi,
Ben çağırayım onu,
Olmadı mı,  ben gönderirim ı.
Çünkü temsil edilmeyen bir şehir,
Konuşmayan bir dil gibi susardı 
Ve her suskunluk bir küskünlüğe yol açardı.

81 gövde düşün,
Her biri kendi toprağında kök salan,
Aynı güneşe başını uzatan...
Biri arpa eker, biri pamuk, biri barut 
Ama hepsi aynı yağmura dua eder.

Şimdi yağmurun adını "eşitlik" koyalım,
Her damlası adalet,
Her tanesi denetim,
Her gök gürültüsü halk iradesi...

Ve Kürt meselesi mi diyorsun?
Bu toprakta adı çok, cevabı az olan bir yara.
Belki de sarmanın yolu
Kanı değil
Kelâmı konuşmaktan geçer.

Bir oy, bir selam,
Bir sandık, bir tokalaşma...
Mermiyle delineni
Mürekkep onarır mı bilinmez ama
En azından yeniden yazabiliriz hikâyeyi.

Çünkü ben diyorum ki:
Her il kendi çocuklarını kucaklasın,
Her vali halkıyla birlikte yürüsün.
Ve devlet dediğin şey 
Duvar değil, gökyüzüdür.
Herkesi altında eşit serinletendir

Ahmet ATAM
Next Post Previous Post