![]() |
Ortak Şehirler Retoriği: Erdoğan’ın Anayasa Hamlesi ve BOP’un Gölgesindeki Yeni Türkiye |
🏛️ Erdoğan’ın “Ortak Şehirler” Retoriği: Anayasa Sahnesinde Bir Jeopolitik Maskeli Balo:
📜 Giriş: Oyunun Başlangıcı
Bir lider düşünün… elinde Osmanlı haritası, gözlerinde BOP’un son perdesi, dilinde “Şam bizim ortak şehrimizdir” cümlesi. Bu cümleler ne sadece nostalji kokar, ne de diplomatik nezaketle sınırlıdır. Onlar, bir anlatının sahne giriş replikleri gibidir: seyirciye neyin oynanacağını sezdiren, ama perdeyi bir türlü kaldırmayan.
🎭 BOP: Kuklaların Dansı mı, Sahnenin Yazarı mı?
Büyük Ortadoğu Projesi, görünürde demokrasi ve özgürlük vaadiyle yola çıkar; aslında bir bölgeyi kendi etnik sınırlarına hapseder.
Türkiye, bu sahnede hem oyuncudur hem dekor sorumlusu… Kürt meselesi üzerinden federatif renklerle boyanmış bir zemin hazırlığı yapar.
Erdoğan’ın “ortak şehirler” vurgusu, bu dekorun kadim motiflerini hatırlatır: Musul’da bir halı deseni, Kerkük’te yarım kalmış bir türkü.
⚖️ Anayasa Değişikliği: Satranç Tahtasındaki Yeni Hamleler
Bahçeli ile kurulan anayasa koalisyonu ve şimdi de bu koalisyona eklemlenen DEM parti, bir satranç açılışı gibi: “Türklük” tanımı ortadan kalkar, yerine çok sesli bir vatandaşlık ilahisi gelir mi?Bu değişiklikler, terörle mücadele kartını yan cebinden çıkarır: “PKK artık bitti, anayasa da temizlendi” algısı yaratılır.
🌍 “Ortak Şehirler”: Osmanlı’nın Gölgeli Koridorları
Şam’dan Diyarbakır’a uzanan kelime zinciri, bir zaman makinesine dönüşür. Erdoğan bu cümleyle hem geçmişin mirasını selamlar, hem de geleceğin potansiyel sınırlarını çizer.
Bu şehirler, sanki “coğrafi kardeşlik hukuku”nun sembolleridir; ama kardeşlik bazen miras anlaşmazlıklarıyla bozulabilir.
Musul ve Kerkük’ün adı geçince, Irak hükümeti gözlerini kısmış, İran dudağını bükmüş, ABD ise ekranı sessiz almıştır.
🔍 Konjonktür: Sahne Işığı Kimin Üzerinde?
ABD ve Rusya, bu sahnenin ışık teknisyenleridir: nerede aydınlatma yapılacak, neresi karanlıkta kalacak… buna karar veren onlar.
İran, kulislerde kendi senaryosunu fısıldar; Kürtler ise bazen başrol, bazen figüran olmanın şaşkınlığında.
Türkiye, kendi metnini yazarken sürekli yeniden yazmak zorunda kalır: çünkü sahne sık sık el değiştirir.
🧠 Sonuç: Bu Bir Oyun Değil, Bu Bir Yorum
Erdoğan’ın konuşması, tarihsel hayal gücünün politikaya sızma biçimidir. BOP’un kıyısından geçerken anayasa değişikliğiyle içeri giren bu söylem, hem iç hem dış politikada bir “stratejik illüzyon” yaratıyor. Ama unutmayalım: illüzyonlar güçlüdür, gerçekmiş gibi algılanabilir. 🍃
Yorum Gönder