Döviz Bıçak Sırtı: Sahte Ucuzluk, Gerçek İflas!
Döviz baskılama tuzağına düşüyoruz! Dolar 100 TL'yi görürse enflasyonu asıl o zaman görürüz. Siyasetçiler 'dış güç' diyerek gerçeği saklar, olan sana olur.Selam Bilal kardeş! Şu sık duyduğumuz “döviz fiyatları baskılansın, her şey ucuzlasın” lafları var ya? Aman ha, o iş öyle göründüğü gibi değil. Şöyle seninle komşu hesabı yapalım da, içindeki tehlikeleri görelim:
1. “Ucuz” İthalat Tuzağı: Bumerang Gibi Döner!
Diyelim ki, devlet doları, euroyu zorla düşük tutuyor. Yurtdışından gelen telefon, araba, hatta domates bile markette anında ucuzlar. “Oh ne âlâ” dersin değil mi? Ama dur kardeşim, bu sahte bir ucuzluk! Bu, tıpkı kısa bacaklı koşucuya “Sen çok hızlısın” deyip önüne engel koymamak gibi. Bir süre koşar ama sonra tökezler, düşer!
Neden? Çünkü bizim yerli telefoncu, yerli çiftçi, bu yapay ucuzluk karşısında rekabet edemez. Malını satamaz. İflasın eşiğine gelir. Fabrikalar kapanır, tarlalar boş kalır. İşsizlik patlar. Yerli üretim çöker!
2. Dış Ticaret Açığı Bombası: Patlaması An Meselesi!
Her şey dışarıdan ucuz diye, millet ithal ürünlere hücum eder. Dışarıya giden para sel gibi akmaya başlar.
Ama döviz baskılandığı için, bu parayı kazanacak ihracatçı Deli Dumrul vergileri yüzünden zor durumda!
İhraç ürünleri pahalı kalır, satılmaz.
Sonuç? Dış ticaret açığı denen kocaman bir delik açılır. Ülkenin döviz stokları erir, tükenir!
İşte o dış ticaret açığı ve eriyen döviz rezervleri, döviz krizinin fitilini ateşler. Baskılanan kur, gerçek değerine ulaşmak için patlar!
3. Döviz Krizine Giden Yol: Viraj Alınmaz!
İşte o dış ticaret açığı ve eriyen döviz rezervleri, döviz krizinin fitilini ateşler. Baskılanan kur, gerçek değerine ulaşmak için patlar!
Dolar, euro bir anda fırlar.
O sözde “ucuz” diye aldığın her şeyin fiyatı daha da katlanır. Enflasyon roket gibi tırmanır. Alım gücün erir, hakiki pahalılık kapıya dayanır. Bu, sahte ilaçla ağrısını dindermeye çalışıp, asıl hastalığı körüklemek gibidir!
Bilal kardeş, bu tehlikeli yola genelde kısa vadeli siyasi çıkar için başvurulur. Seçim yaklaşmıştır. “Bakın, her şey ne kadar ucuz, ekonomi ne kadar iyi!” denir. Halka sahte bir bolluk ve ucuzluk gösterisi sunulur. Anlık memnuniyet için, ülkenin geleceği, üretim gücü, ekonomik istikrarı büyük bir riske atılır. Bu, bir ülkeyi bilerek krize sürüklemektir. Bunu yapanlar, ülkenin temelini dinamitleyenlerle aynı vebali taşımaz mı?
Dövizi baskılamak, geçici bir ağrı kesici gibidir. İltihabı kurutmaz, hastalığı iyileştirmez! Asıl çözüm, yerli üretimi güçlendirmek, rekabet edebilir hale getirmek, ihracatı artırmaktır.
Seçim Ekonomisi Oyunu!
Bilal kardeş, bu tehlikeli yola genelde kısa vadeli siyasi çıkar için başvurulur. Seçim yaklaşmıştır. “Bakın, her şey ne kadar ucuz, ekonomi ne kadar iyi!” denir. Halka sahte bir bolluk ve ucuzluk gösterisi sunulur. Anlık memnuniyet için, ülkenin geleceği, üretim gücü, ekonomik istikrarı büyük bir riske atılır. Bu, bir ülkeyi bilerek krize sürüklemektir. Bunu yapanlar, ülkenin temelini dinamitleyenlerle aynı vebali taşımaz mı?
Sonuç: Gerçek Kalkınma Yerli Üretimden Geçer!
Dövizi baskılamak, geçici bir ağrı kesici gibidir. İltihabı kurutmaz, hastalığı iyileştirmez! Asıl çözüm, yerli üretimi güçlendirmek, rekabet edebilir hale getirmek, ihracatı artırmaktır.
Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı lafı boşuna değil!
Sahte ucuzluğa değil, gerçek üretime, kalıcı istikrara yatırım yapmak zorundayız.
Yoksa, o “ucuz” diye aldıklarımızın faturası, hepimize çok ağır olur.
Gözünü seveyim Bilal kardeş, bu işin sonu gerçek pahalılık ve ekonomik krizdir.
Aman diyeyim!
Bak Bilal, şu döviz baskılama işinde "ucuz ithalat" diye sevinen halk değil maalesef. Tıpkı dediğin gibi, gümrük kapısında bekleyen Dumrul gibi, asıl haraç kesen devlet kazanıyor! Nasıl mı?
Diyelim dolar zorla düşük tutuldu, ithal araba, telefon "ucuzladı". Millet alırken "oh kurtulduk" der ama... Gümrükte dev kocaman bir vergi çuvalı bekliyor! Her giren üründen kat be kat gümrük vergisi, ÖTV, KDV alınıyor. Yani halk "ucuz" zannederken, devletin kasası doluyor! Bu, "ucuz diye" aldığın şeyin üstüne görünmez bir fiyat etiketi daha yapıştırmak gibi.
İşte can alıcı nokta kardeşim! O gümrüklerden toplanan tonla para:
Yol, su, elektrik, hastane, okul diye ağlayan halka değil! Bu, aç köpeğin önünden eti alıp, tok kedilere vermek gibi bir şey!
Bu düzen kör döngü:
Kimin Cebi Doluyor? "Dumrul Sistemi" Kazanıyor!
Bu düzende:
Kaybeden? Yerli üretici, işini kaybeden emekçi, enflasyonla eriyen maaşlı çalışan, yani SEN Bilal kardeş! Yani bizim cebimiz!
Yoksa bu "Dumrul vergi düzeni" ile devletin kasası dolar ama milletin cebi delinir! Gerçek kalkınma, halka dönen kaynakla olur. İsrafın olduğu yerde, ucuzluk masalıyla avutulan halk, sonunda aç kalır!
Bak Bilal kardeşim sen uyumaya devam edersen benden söylemesi, yakın zamanda dolar kuru 70 TL olursa yine senin canın yanacak, siyasetçi de her zaman yaptığı gibi suçu dış güçlere bağlayacak, haberin olsun 😂
Bak kardeşim, sen hâlâ “dolar 30’da kaldı ya, oh mis” diye kanepeye yayılırsan, yakında 70’i görünce “bu ne lan?!” dersin! Siyasetçi de hemen klişe kozunu oynar:
👉 “Dış güçler! Piyonlar! Gizli el! Doları bunlar zıplattı!”
(Öyle bir “dış güç” ki, kendi ekonomimizin çürük temelini 20 yıldır sırtında taşıyor!)
Döviz baskılandı → İthalat patladı → Cari açık fırladı → Rezervler eridi → Kur KENDİNİ VURDU! 70 TL’ye çıkınca:
Kur zıplayınca sahnede 3 aktör:
Gerçek? 👇
🔥 Not: Dış güçler olsa olsa “Acaba Türk halkı bu kadar mı kandırılır?” diye şaşırıyordur! 😂
Çözüm basit ama cesaret ister:
Yoksa her seçim öncesi “ucuzluk”, seçim sonrası “dış güç” hikâyesi bitmez!
Son Söz: “Dolar 100 TL olursa ağlama Bilal! Çünkü uyuyanı vuran kriz, dış güç değil, dünya lideri reisiniz 🙌
Gümrük Kapısında Bekçi Deli Dumrul : Vergi Haraç, Halk Aç!"
Bak Bilal, şu döviz baskılama işinde "ucuz ithalat" diye sevinen halk değil maalesef. Tıpkı dediğin gibi, gümrük kapısında bekleyen Dumrul gibi, asıl haraç kesen devlet kazanıyor! Nasıl mı?
1. "Ucuz" İthalat, "Pahalı" Vergi Demek!
Diyelim dolar zorla düşük tutuldu, ithal araba, telefon "ucuzladı". Millet alırken "oh kurtulduk" der ama... Gümrükte dev kocaman bir vergi çuvalı bekliyor! Her giren üründen kat be kat gümrük vergisi, ÖTV, KDV alınıyor. Yani halk "ucuz" zannederken, devletin kasası doluyor! Bu, "ucuz diye" aldığın şeyin üstüne görünmez bir fiyat etiketi daha yapıştırmak gibi.
2. Toplanan Vergi Nereye Gidiyor? Cebine Değil, İsrafa!
İşte can alıcı nokta kardeşim! O gümrüklerden toplanan tonla para:
- Yandaşa peşkeş çekilen ihalelere,
- Boğazından kesilse çıkmayacak lüks sarayların elektrik faturasına,
- Hiç bitmeyen, millete bir faydası dokunmayan "verimsiz mega projelere,
- Kör topal KİT'lerin batık borçlarına akıyor!
Yol, su, elektrik, hastane, okul diye ağlayan halka değil! Bu, aç köpeğin önünden eti alıp, tok kedilere vermek gibi bir şey!
3. Sonuç: Vergi Bombası Patlar, Halk Yine Vurulur!
Bu düzen kör döngü:
- Döviz baskılanır → ithalat "ucuzlar" → ithalat patlar → dev gümrük geliri yağar.
- Ama bu gelir halka hizmet olarak dönmez, israf olur.
- Yerli üretici iflas eder, işsizlik artar.
- Döviz rezervi erir → bir gün kur patlar → her şey 3-5 kat pahalılanır.
- Enflasyon fırlar → alım gücü erir → halk daha da fakirleşir!
- O toplanan vergi haraçları, halkın sırtına ek bir yük olarak biner. **"Ucuzluk" maskesi düşer, geriye gerçek bir yoksulluk kalır.
Kimin Cebi Doluyor? "Dumrul Sistemi" Kazanıyor!
Bu düzende:
- İthalatçı yandaş "ucuz" dövizle mal getirip satar (kar eder),
- Devlet gümrükte tonla vergi alır (kasası dolar - ama halka hizmet olmaz),
- Siyasi iktidar "bakın dolar düşük, ithal ürünler ucuz" diyerek popülizm yapar.
Kaybeden? Yerli üretici, işini kaybeden emekçi, enflasyonla eriyen maaşlı çalışan, yani SEN Bilal kardeş! Yani bizim cebimiz!
Çözüm Nerede? Şeffaflık ve Halka Hizmet!
- Toplanan her kuruş vergi şeffaf olmalı, "nerede harcandı?" diye millet görmeli.
- Kaynak, verimsiz israfa değil; fabrikaya, tarlaya, okula, hastaneye akmalı.
- Yerli üretici desteklenmeli, gümrük koruması akıllıca yapılmalı.
Yoksa bu "Dumrul vergi düzeni" ile devletin kasası dolar ama milletin cebi delinir! Gerçek kalkınma, halka dönen kaynakla olur. İsrafın olduğu yerde, ucuzluk masalıyla avutulan halk, sonunda aç kalır!
Bak Bilal kardeşim sen uyumaya devam edersen benden söylemesi, yakın zamanda dolar kuru 70 TL olursa yine senin canın yanacak, siyasetçi de her zaman yaptığı gibi suçu dış güçlere bağlayacak, haberin olsun 😂
Bilal Abi, Şu Kör Döngü Treninden İn Artık!” 😄
Bak kardeşim, sen hâlâ “dolar 30’da kaldı ya, oh mis” diye kanepeye yayılırsan, yakında 70’i görünce “bu ne lan?!” dersin! Siyasetçi de hemen klişe kozunu oynar:
👉 “Dış güçler! Piyonlar! Gizli el! Doları bunlar zıplattı!”
(Öyle bir “dış güç” ki, kendi ekonomimizin çürük temelini 20 yıldır sırtında taşıyor!)
1. Kör Döngü Treni: Son Durak “70 TL”! 🚂
Döviz baskılandı → İthalat patladı → Cari açık fırladı → Rezervler eridi → Kur KENDİNİ VURDU! 70 TL’ye çıkınca:
- Benzin, elektrik, ekmek zıplar,
- Krediler uçar,
- Esnaf “kapıya kilit” asar.
- Sen uyurken, tren raydan çıkıyor Bilal abi!
2. “Dış Güç” Maskaralığı: Her Krizin Standart Kurgusu! 🎭
Kur zıplayınca sahnede 3 aktör:
- Siyasetçi: “Haçlı ittifakı bizi kıskanıyor!” 🎤
- Ekranlardaki “Uzman”: “Küresel faiz lobisi!” 📺
- Sosyal Medya Trolleri: “Vatan haini piyasa!” 💻
Gerçek? 👇
- Kendi verimsiz saraylarına,
- Yandaş batık bankalara,
- Gösteriş projelerine
- Akıttığın döviz bitti de ondan!
🔥 Not: Dış güçler olsa olsa “Acaba Türk halkı bu kadar mı kandırılır?” diye şaşırıyordur! 😂
3. Uyan Bilal Abi, Kalkan Sen Ol! ⏰
Çözüm basit ama cesaret ister:
- Yerli üretim dediğin fabrikalar açılsın, teşvik veren değil denetleyen devlet olsun!
- Gümrük gelirleri cebe değil, okula/hastaneye aksın!
- Kur baskılama değil, üretim destekleme gelsin!
Yoksa her seçim öncesi “ucuzluk”, seçim sonrası “dış güç” hikâyesi bitmez!
Son Söz: “Dolar 100 TL olursa ağlama Bilal! Çünkü uyuyanı vuran kriz, dış güç değil, dünya lideri reisiniz 🙌
Gözünü seveyim Bila kardeş, alarmı kur da uyan! Yoksa “dış güç” senin cüzdanını sömürmeye devam edecek! 😉
Yorum Gönder