Cemalettin sultan ve Timur

Kütahya menkıbeleri Cemalettin Sultan ve Timur menkıbesi
Kütahya menkıbeleri Cemalettin Sultan ve Timur menkıbesi

Kütahya menkıbeleri

Kütahya menkıbeleri Cemalettin Sultan ve Timur menkıbesi


Cemalettin Sultan ve Timur menkıbesinin ayrıntılı bir şekilde yer aldığı, birincil tarihi kaynaklar (o dönemde yaşamış tarihçilerin eserleri gibi) bulunmamaktadır. Bu hikaye, daha çok sözlü tarih ve menkıbe geleneği yoluyla günümüze ulaşmıştır.

Ancak bu, menkıbenin değersiz olduğu anlamına gelmez. 
Tam tersine, bu tür halk hikayeleri, bir toplumun inançlarını, değerlerini ve olaylara yüklediği anlamları yansıtır. 
Menkıbe, Kütahya halkının Timur gibi güçlü ve acımasız bir figür karşısında bile, maneviyatın ve bilgelik önderlerinin şehri koruyabileceğine olan inancını gösterir.

Timur, Ankara Savaşı'ndan sonra 1402'de Anadolu'yu dolaşmaya başlar ve Kütahya'ya uğrayarak burada bir süre kalır. Kütahya'da olduğu günlerden birinde askerleri ve beylikleriyle birlikte sokakları gezerken halk ve esnaf kendisine selam verip boyun eğer. Ancak Cemalettin Sultan, Timur'a karşı herhangi bir hürmet göstermeyip işine devam eder.

Timur bu duruma öfkelenir ve mahiyetiyle birlikte Cemalettin Efendi'nin dükkanına gider. Cemalettin Efendi'nin boyu o kadar uzundur ki oturduğu halde Timur ile aynı boydadır. Timur'un yanına yaklaşmasına rağmen onu umursamayan Cemalettin Efendi, Timur'un kılıcını çekip başını kesmesine sebep olur. 
Cemalettin Sultan, herkesin şaşkın bakışları arasında yere düşen başını alıp koltuğunun altına koyar ve şimdiki mezarının olduğu yere yürür. 
Orada başını boynunun üstüne koyarak yönünü kıbleye döner, yatar ve ruhunu teslim eder.  

Timur ve kemer hamamı menkıbesi


Bu olayın ardından Timur, yanındakilerle beraber Kemer Mahallesi'ndeki Kemer Hamamı'na gider ve odalardan birinde yalnız başına yıkanmaya başlar. 
Yıkandığı sırada odanın kapısının örülü olduğunu fark eder. 
Hemen yerinden fırlayıp kapıya yönelir, ancak hiçbir çıkış yolu bulamaz. 
Bağırır çağırır ama kapının önündeki nöbetçilere sesini duyuramaz. 
Çaresizlik içinde kurnanın başına geri oturur ve o anda örülü taşların kaybolduğunu, kapının açık olduğunu görür. 

Timur hemen açık kapıya doğru koşar ancak kapıya ulaşamadan taşlar tekrar kapanır. 
Bu durum tam yedi kez tekrarlanır. 
Yaşadıklarından dolayı büyük bir korkuya kapılan Timur, yedinci denemede kapının tamamen açılmasıyla kendini dışarı zor atar. 
Mübarek bir kişiyi öldürdüğü için bu korkunç anları yaşadığını fark eder. 
Büyük bir pişmanlık duyarak şöyle der: "Hamama aslan gibi girdim, kedi gibi çıktım."

Hamamdan çıkarken belindeki altın kemeri hamamcıya uzatarak şöyle der: "Mübarek bir zat öldürdüm. 
Eğer bu yüzden hamamın başına bir felaket gelir ve yıkılırsa, bu altın kemeri satıp parasıyla yeniden yaptırırsınız." Bugünkü Kemer Hamamı'nın adının buradan geldiği rivayet edilir. 

Cemalettin sultan ve Timur Hakkında Farklı Menkıbeler

Menkıbe farklı anlatımlarda ufak değişiklikler gösterse de, ana hatlarıyla şu şekilde aktarılır:

  1. Timur'un Kütahya'ya Yürüyüşü: Timur'un ordusu, Ankara Savaşı'ndan (1402) sonra Anadolu'yu kontrol altına almak için ilerlerken Kütahya'ya ulaşır. Amacı, şehri ele geçirmek ve halkını cezalandırmaktır.

  2. Cemalettin Sultan'ın Çıkışı: Şehrin ileri gelenleri, Timur'un karşısına çıkıp ricada bulunmaktan çekinir. Bu sırada, şehrin manevi önderi olan Cemalettin Sultan, halkını korumak için tek başına Timur'un çadırına doğru yola çıkar.

  3. Timur'un Şaşkınlığı: Cemalettin Sultan, elinde hiçbir silah olmadan, sadece manevi gücüne güvenerek Timur'un huzuruna girer. Timur, bu yaşlı ve bilge adamın cesaretinden etkilenir ve ona ne istediğini sorar.

  4. Mermerin Hamura Dönüşmesi Mucizesi: Menkıbenin en can alıcı kısmı burada başlar. Cemalettin Sultan, Timur'a manevi gücünü göstermek için eline bir avuç toprak ya da bir mermer parçası alır. Bunu bir hamur gibi kolayca yoğurup şekil verir. Bu, kılıçla kesilemeyen, kuvvetle bükülemeyen maddelerin bile maneviyat karşısında aciz kaldığını simgeler.

  5. Timur'un Kütahya'yı Bağışlaması: Bu olağanüstü olay karşısında dehşete düşen Timur, Cemalettin Sultan'ın sıradan bir insan olmadığını anlar. Onun bir veli (Allah dostu) olduğunu fark eder ve şehre zarar vermekten vazgeçer. Rivayete göre Timur, Kütahya'yı ve halkını bağışlamakla kalmaz, aynı zamanda Cemalettin Sultan'dan kendisi için dua etmesini de ister.

Menkıbenin Olası Kökenleri

Bu menkıbenin oluşmasında, dönemin siyasi ve sosyal koşullarının etkisi olduğu düşünülmektedir.

  • Germiyanoğulları'nın Durumu: Kütahya, Ankara Savaşı öncesinde Osmanlı egemenliğindeydi. Timur, savaş sonrası Anadolu beyliklerinin çoğunu yeniden ihya etmişti. Germiyanoğulları Beyliği de bu beyliklerdendi. Dolayısıyla Timur'un Kütahya'yı yıkmak yerine buradaki düzene dokunmaması, tarihi bir gerçekliğe dayanıyor olabilir.

  • Manevi Liderlerin Rolü: Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşunda ve gelişmesinde Ahi Evran, Hacı Bektaş-ı Veli gibi manevi önderlerin önemli bir rolü olmuştur. Halk, bu önderlerin sadece dini değil, aynı zamanda siyasi ve sosyal olayları da etkileyebileceğine inanıyordu. Cemalettin Sultan menkıbesi de bu inancın bir yansımasıdır.

Bu hikaye, tarihi olaylardan ziyade, halkın akıncı Timur imajına karşılık, merhametli ve hikmetli bir Timur imajı oluşturma çabası olarak da yorumlanabilir. Menkıbe, Kütahya'nın sadece fiziki değil, aynı zamanda manevi bir kale olduğunu sembolize eder.

Kaynaklar: Ali Günhan Kütahya ve yöresi folklorundan damlalar
Next Post Previous Post