Ölüm geleceğini haber verir mi |
Ölüm nedir emareleri nelerdir?
Ölüm geleceğini haber verir mi, ölüm nedir? Ölüm Tanrıdan gelen bir lütuf mudur? İslam alimleri ne ünlü filozofların ölüm hakkındaki görüşleri.
Bu soru, insanlık tarihi boyunca pek çok felsefeci, din adamı, bilim insanı ve sanatçı tarafından tartışılmıştır. Ölümün ne olduğu, neden olduğu, nasıl olduğu ve ne anlama geldiği konusunda farklı görüşler vardır.
Bazıları ölümü kaçınılmaz bir son, bazıları ise yeni bir başlangıç olarak görür.
Bazıları ölümü korkutucu ve acı verici bir deneyim, bazıları ise huzurlu ve mutlu bir kurtuluş olarak algılar.
Bazıları ölümü Tanrının iradesi, bazıları ise doğanın kanunu olarak kabul eder.
Bu yazıda, ölümün Tanrıdan gelen bir lütuf olup olmadığı sorusuna cevap arayacağız.
Bu sorunun tek bir doğru cevabı yoktur, çünkü cevap kişinin inançlarına, değerlerine, yaşam tarzına ve ölümle ilgili deneyimlerine bağlıdır.
Ancak, bu soruyu farklı açılardan ele alarak, ölümün insanlar için ne ifade ettiğini anlamaya çalışabiliriz.
Ölümün Tanrının bir lütfu olduğunu savunanlar kimlerdir ve hangi gerekçelerle bunu söylerler?
Bu görüşe sahip olanlar genellikle dini inançlara sahip olan veya spiritüel bir bakış açısına sahip olan kişilerdir.
Onlar için ölüm, bu dünyadaki sıkıntılardan, acılardan, hastalıklardan ve kötülüklerden kurtulmak anlamına gelir.
Ölümle birlikte ruhun bedenden ayrılıp Tanrının yanına veya başka bir boyuta gider.
Orada daha iyi bir hayat bekler.
Ölüm aynı zamanda günahların affedilmesi ve hesap verilmesi için de bir fırsattır.
Ölümle birlikte insanın yaptıklarının karşılığını alır.
Bu nedenle ölüm, Tanrının insanlara verdiği bir armağan veya lütuf olarak görülür.
Ölümün Tanrının bir lütfu olmadığını düşünenler kimlerdir ve hangi gerekçelerle bunu söylerler?
Bu görüşe sahip olanlar genellikle dini inançlara sahip olmayan veya materyalist bir bakış açısına sahip olan kişilerdir.
Onlar için ölüm, hayatın sonudur.
Ölümle birlikte her şey biter.
Ruh diye bir şey yoktur veya varsa bile bilinmezdir.
Ölüm sonrasında başka bir hayat yoktur veya varsa bile kanıtlanamazdır.
Ölüm aynı zamanda sevdiklerinden, hayallerinden, umutlarından ve zevklerinden ayrılmak anlamına gelir.
Ölümle birlikte insanın yaptıklarının karşılığını alması da mümkün değildir veya adaletsizdir. Bu nedenle ölüm, Tanrının insanlara verdiği bir ceza veya lanet olarak görülür.
Sonuç olarak, ölümün Tanrıdan gelen bir lütuf olup olmadığı sorusu, kişisel bir sorudur. Herkesin kendine göre bir cevabı vardır veya yoktur.
Ancak, bu soruyu sormak ve cevaplamak, insanın hayata ve ölüme bakışını şekillendirir.
Bu da insanın yaşam kalitesini ve mutluluğunu etkiler.
Bu yüzden bu soruyu ciddiye almak ve kendimiz için en uygun cevabı bulmaya çalışmak önemlidir.
Nasıl bir şeydir ölümü istemek, ölümü beklemek, ölümü istemek, İnsan beyninin , "her şey bitti" düşüncesi ile ortaya çıkardığı bir durumdur, ölümü istemek, zaman zaman herkesin yaşadığı bir andır, istemek kolaydır da, ya gerçekleştirmek, ya istemekle iktifa edersiniz, yada kendiniz gerçekleştirirsiniz, yaşamdan beklentilerini yitiren ve yapacak bir şeyi kalmadığına kanaat getiren, birde ödeyemediği borçlar, şifa bulamadığı hastalıklar ile boğuşuyorsa, kişi ölümden sonra bir yaşam olduğuna inanıp inanmaması ile pekte ilgili olmasa da, işin içinde birazda sıkılmışlık, bıkkınlık gibi öğeler giriyorsa ölüm onun için yeni bir hayat anlamına geliyor sanki.
Burada devreye girecek inanç ve iman, onu intihara değil de ölümü beklemeye yönlendirebilir.
Ölüm bu kişiler için değişikliktir.
Eğer kişi ölümden sonraki yaşama inanmıyor ise, yeryüzündeki varlığını yokluğunu silmek isteği taşır.
Yaşama sevincini yitiren insanın içine düştüğü durumdur, ölümü beklemek
Ölümü istemek nasıl bir duygu halidir.
Hayata yenik başlamış veya önde başlamış fark etmez. Eninde sonunda varacağı durak doğduğu anda belli olan insanoğlunun sanki hiç ölmeyecek gibi yaşamasıdır
Belki de tuhaf olan. Hastalığının son evresine gelmiş, acılar içinde kıvranırken 'bırakın öleyim' feryadını bu yüzden duymak istemez yanındakiler, sevdikleri, sevenleri. 'biraz daha dişini sık, bak çok çalıştık senin için. 'kendin için değilse bile bizim için yaşa' geçer çok çok derinlerinden ama asla dillendirmezler.
Ölümü isteyeni, bu isteğinden caydırmalı mıyız.
O giderse biz ne yaparız vardır içlerinde. Ölümü istemek suçtur hatta yaşamayı isteyenlerin gözünde.
Dünyada sahip olduğu yegâne şeye de ortak olur kimi aklı evveller.
Bencilliktir onlara göre ölümü istemek. Bencilliğin önde gidenidir acılar içindeki, ölmek isteyen birini diriltmeye çalışmak.
Sundukları, biraz daha acı çekeceği kısacık bir ömürdür.
Vicdanları rahatlatmaktır ölümü isteyen birini döndürmeye çalışmak. Eğer sunacağınız hayatın sonundaki ölüm aynı ise.
Ölüm karanlıktır, yasam ise aydınlık.
Ölüm garantidir, yaşam senin elinde.
Kim ve nasıl bir duygu içerisinde hiç bilmediği bir şeyi isteyip, karanlığa göçüp, zaten eninde sonunda gideceği, istese de kaçamayacağı bir yere daha önce gitmek ister? Ölüm zaten şimdi olmasa da on dakika sonra seni alacak belki.
Neden bu acele?
Kaçtığın her ne ise sadece bedenine yapıştığını, ölünce ondan kurtulacağını mı düşünüyor acaba?
Kim meçhule giden gemiden haber almış ki
Hiç, ölünce sıkıntısı bitmiş bir kişiyi duydunuz mu?
Ya da kaybettiklerini geri kazanmış
Ölüm zaten garanti ve belirsiz.
Yasam ve aydınlık ise kişinin elinde.
Uzatmakta, kazanmakta mutlu olmakta, nefes almakta takdiri ilahi gerçekleşene dek insanoğlunun elinde
Kayıplar ölümü istemek ile nasıl telafi edilir ki
Kazanmak da yaşamda kaybetmek de kaybettiğin her ne ise, mal, mülk, para, şöhret, gurur, onur, şeref, manevi anlamda ise ana, baba, evlat, heyecan, her ne ise o şey.
Onu tekrar kazanmak insanoğlunun elindedir.
Sana ait olduğunu düşündüğün şeyler ise, bedenine ait değil ki!
Neden bedenini cezalandırıp toprağa gönderesin
Hele ki, bu cezalandırmayı kendi ellerin ile yapmak, çektiklerine bir de ceset ekleyerek.
Ahirete inancı olanlar için öbür tarafta daha büyük sıkıntıyla girmek olmaz mı?
Mevlana'ya göre Ölüm bir Şeb-i Arus'tur.
Lakin o yetki, o zamanın tayini sadece Allah'a mahsustur. Günümüz koşullarında yaşamayı istemek, ölmeyi istemekten daha çok cesaret ister.
Biraz cesur olun ve mücadele edin hayat ile, zaten yaşamın gayesi de bu olsa gerek, mücadele ve zafer
İnsan yaşamı göz açıp kapayasıya geçen kısacık bir dönemdir zaten, gelip geçer, bu acele niye, niye onu bugünden sonsuzluğa tercih edesin ki.
Çok sevdiğim bir söz vardır
Allah bilgiyi isteyene
Varlığı ise kendi istediğine verirmiş derler.
Yetmez mi sırtında bir hırka, üzerinde bir çatı, karnın tok, sırtın pek, biraz da tevekkül et, doya doya, üzüle sevile, düşe kalka, yaşa be kardeşim, tekrarı yok bu hayatın.
Kimse de neden geldiğini bilmiyor ki, gidince öğrenecek
Dünya bir mükafat yeri mi
İmtihan sahası mı
Yoksa ceza evi mi
Ölüm kişisel bir hak mıdır
Her şeye bireysel karar verebilen insanoğlu, ölümden sonra kendi cesedinin ne yapılması hakkında karar veremiyor.
Verse de ardında bıraktığı yakınları, ya da devlet hukuku kişinin bu son kararını uygulamıyor,
Yakılmasını istiyordur cesedinin.
Bazı inançlar ve bazı devletler kabul etmez
Ölümü isteme hakkın vardır,
Lakin öldüğün an tüm inisiyatifin sona erer, artık aile ve devlet karar verecektir cesedinin ne yapılacağına.
Öldün, dün vardın, bugün yoksun, sıfatın kalmış cismin yok, nasıl bir şey ki gittiğin yer, bir de geride kalanlara haber verebilsen.
Ölüm bazen en büyük hediyedir
En güzel ölümde kendi yatağında dostların ile vedalaşarak ayrılmaktır
Ölüm geleceğini haber verir mi?
Bu soru, insanların hayatlarının sonuna yaklaştıklarını nasıl anlayacaklarını merak ettikleri bir sorudur.
Ölüm, kaçınılmaz bir gerçek olmasına rağmen, çoğu insan için korkutucu ve endişe verici bir konudur.
Ölümün ne zaman ve nasıl geleceğini bilmek, bazı insanlara hazırlanma ve veda etme fırsatı verebilir.
Ancak, ölümün geleceğini haber veren kesin bir işaret veya belirti var mıdır?
Ölümün yaklaştığını haber veren bazı fiziksel ve psikolojik değişiklikler olabilir.
Örneğin, ölümcül bir hastalığı olan veya yaşlı olan kişilerde, iştah azalması, uyku bozukluğu, nefes darlığı, ağrı, halsizlik, yorgunluk, depresyon, kaygı, ilgisizlik gibi belirtiler görülebilir.
Bu belirtiler, vücudun fonksiyonlarının yavaş yavaş azaldığını ve ölüme hazırlandığını gösterebilir.
Ayrıca, bazı kişilerde ölümden önce rüyalar, vizyonlar, sezgiler veya işaretler de olabilir.
Bu durumlar, kişinin ruhunun bedenden ayrılma sürecine girdiğini veya ölen sevdikleriyle iletişim kurduğunu ifade edebilir.
Ancak, bu belirtiler ve durumlar her zaman ölümün geleceğini haber vermez.
Bazı insanlar bu belirtileri yaşamadan ani veya beklenmedik bir şekilde ölebilirler.
Bazı insanlar da bu belirtileri yaşasalar bile daha uzun süre yaşayabilirler.
Bu nedenle, ölümün ne zaman geleceğini kesin olarak bilmek mümkün değildir.
Ölümün yaklaştığını hisseden veya gören kişilerin bunları ciddiye alması ve sevdikleriyle paylaşması önemlidir.
Ancak, bunların ölümün kesin habercisi olduğunu düşünmek yerine, hayatın kalan kısmını en iyi şekilde değerlendirmek ve anlamlandırmak daha sağlıklı olabilir.
Ölüm geleceğini haber verir mi sorusunun net bir cevabı yoktur.
Ölümün yaklaştığını gösteren bazı işaretler olabilir, ancak bunlar her zaman doğru olmayabilir. Önemli olan, ölümü kabullenmek ve hayatın sonuna kadar yaşamaya devam etmektir.
İslam alimlerinin ölüm hakkında söyledikleri sözler
- Ölüm, hayatın sonu değil, başka bir âleme geçişin başlangıcıdır.
- İslam alimleri, ölümü ve ölümden sonraki hayatı Kur'an ve hadisler ışığında açıklamışlar ve ölümü hatırlamanın insanı günahlardan uzaklaştıracağını, ahirete hazırlayacağını ve dünyaya bağlanmaktan kurtaracağını belirtmişlerdir.
- Bu yazıda, İslam alimlerinin ölüm hakkında söyledikleri bazı sözleri paylaşacağız.
- Ölüm, Allah'ın emri ve kulların kaçınılmaz akıbetidir.
- Ölümü inkâr eden veya ertelemeye çalışan kimse, Allah'ın hikmetine karşı gelmiş olur.
- Ölümü kabullenmek ve ona hazırlanmak, müminin imanının gereğidir. (İbn Kayyim el-Cevziyye)
- Ölüm, insanın dünyadaki imtihanının sona ermesidir.
- Ölümle birlikte insanın amel defteri kapanır ve hesaba çekilmek üzere kabre konur.
- Ölüm anında insanın yanında sadece amelleri kalır.
- Malı, makamı, ailesi ve dostları ona fayda vermez.
- Bu yüzden insan, ölmeden önce hayırlı ameller işlemeye çalışmalıdır. (İmam Gazali)
- Ölüm, mümin için bir rahmettir.
- Çünkü mümin, öldüğünde Allah'ın rızasına kavuşur, günahlarından arınır ve cennetin nimetlerine erişir.
- Ölüm, kâfir için ise bir azaptır.
- Çünkü kâfir, öldüğünde Allah'ın gazabına uğrar, günahlarından artar ve cehennemin azabına girer.
- Bu yüzden mümin, ölümden korkmaz, onu sevinçle karşılar. Kâfir ise ölümden kaçar, onu üzüntüyle karşılar. (İmam Şafii)
- Ölüm, insanın dünyaya veda etmesi ve ahirete doğru yolculuğa çıkmasıdır.
- Bu yolculukta insanın yanına alabileceği tek şey takvadır. Takva sahibi olan kimse, bu yolculukta Allah'ın yardımını ve rahmetini görür. Takva sahibi olmayan kimse ise bu yolculukta Allah'ın azabını ve gazabını görür. Bu yüzden insan, takva sahibi olmaya çalışmalıdır. (İmam Malik)
- Ölüm, insanın gerçek yurduna dönmesidir.
- İnsan, dünyada misafir olarak bulunur ve asıl yurdu ahirettir.
- Dünyada iken insan, ahiretini kazanmak için çalışmalıdır.
- Ahirette ise insan, dünyada yaptıklarının karşılığını alacaktır.
- Bu yüzden insan, dünyayı ahiretine tercih etmemelidir. (İmam Ahmed bin Hanbel)
- Mevlâna'nın ölüme bakışı
- Mevlâna'nın ölüm hakkında sözleri, hayatın anlamı ve amacı üzerine derin bir bakış açısı sunar.
- Mevlâna, ölümü bir son değil, bir başlangıç olarak görür.
- Ölüm, ruhun bedenden kurtulup asıl yurduna dönmesidir.
- Mevlâna, ölümü sevinçle karşılar ve dostlarına da ölüm gününü bir bayram gibi kutlamalarını ister.
Mevlâna'nın ölüm hakkında sözleri, şunlardır:
- Ölüm dediğin nedir ki gönül? Söyleyeyim sana: Bir perde yırtılmasıdır."
- Ölüm, sevgiliye kavuşmaktır. Ölümden korkanlar, sevgiliden kaçanlardır."
- Ölüm, bir yok oluş değil, bir var oluştur. Ölüm, bir ayrılık değil, bir vuslattır."
- Ölüm, bedenin çürümesi değil, ruhun olgunlaşmasıdır. Ölüm, dünyadan ayrılmak değil, Hakka yaklaşmaktır."
- Ölüm günü gelince sevinirim. Çünkü o gün beni sevene kavuşurum."
Ünlü filozofların ölüm hakkında söyledikleri
Ölüm, insanlık tarihi boyunca en çok merak edilen ve tartışılan konulardan biri olmuştur.
Farklı kültürler, dinler ve inançlar, ölümün ne olduğu, nasıl karşılanması gerektiği ve ölümden sonra ne olacağı hakkında çeşitli görüşler ortaya koymuşlardır.
Bu görüşlerin bir kısmı, ünlü filozofların ölüm hakkında söyledikleri sözlerde de yansımaktadır.
Bu yazıda, ünlü filozofların ölüm hakkında söyledikleri bazı sözleri ele alacağız.
Bu sözler hem ölümün doğasını hem de ölüm karşısındaki tutumumuzu sorgulamamızı sağlayabilir.
- Sokrates: "Ölüm ya hiçbir şeydir ya da bir yer değiştirmedir; eğer hiçbir şeyse, o zaman sonsuz bir uykuya benzer; eğer bir yer değiştirmeyse, o zaman tanrılarla ve ölmüş olan iyi insanlarla birlikte olacağız."
- Epikuros: "Ölüm bizi ilgilendirmez; çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur, öldüğümüzde ise biz yokuz."
- Seneca: "Ölümün korkusu, yaşamın korkusudur."
- Descartes: "Ölüm sadece ruhun bedenden ayrılmasıdır."
- Pascal: "Ölüm bizi her an bekliyor; ama biz onu hiç beklemiyoruz."
- Spinoza: "Akıllı insan ne yaşamak ne de ölmek ister; yalnızca doğanın yasalarına uygun davranır."
- Voltaire: "Ölümün en kötü yanı, onun son olduğunu bilmemizdir."
- Kant: "Ölüm, insanın ahlaki yükümlülüklerinden kurtulması değil, onları tamamlamasıdır."
- Schopenhauer: "Ölüm, yaşamın bir parçası değil, yaşamın sonudur."
- Nietzsche: "Ölümün en güzel biçimi, kendiliğinden gelmesidir; çünkü o zaman ölüm bir armağan değil, bir hak olur."
- Kierkegaard: "Ölümün anlamı, yaşamın anlamına bağlıdır."
- Marx: "Ölüm, insanın tarihsel varlığının sona ermesidir; ama tarihsel varlık, insanın gerçek varlığıdır."
- Sartre: "Ölüm, insanın varoluşunun sınırıdır; ama varoluş, insanın özgürlüğünün kaynağıdır."
- Camus: "Ölüm karşısında tek tutumumuz, isyandır."
Ölümü hiç aramayın o sizi zaten bulacaktır
Yorum Gönder