Kütahya kültürü: Ölüm ile ilgili bazı gelenek ve inanışlar ve kaçınmalar

Kütahya yöresi Ölüm adet ve gelenekleri


Kütahya kültürü: Ölüm ile ilgili bazı gelenek ve inanışlar, Yaşamın temel geçiş dönemlerinden biri olan ölüm, geleneksel ve dini inanışlarla işleyen bir süreç olarak halk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Ölüm geçişine ilişkin gelenek ve inanışlar temel işleyiş açısından benzer olmakla birlikte bu geleneklerin her yörede çeşitlendiğini görürüz. Kütahya yöresi de bunlardan biridir. 

Kütahya yöresi Ölüm adet ve gelenekleri


Bu çalışmanın konusunu oluşturan derleme bilgileri, 16-27 Mayıs 2006 tarihleri arasında Kütahya -Merkez-Körs köyü, Çavdarhisar ilçesi, Gediz-Eski Gediz beldesi, Gediz-Akça alan beldesi, Pazarlar ilçesi, şaphane ilçesi, Hisarcık-Çatak köyü, Hisarcık-şeyhler beldesi, Emet ilçesi, Tavşanlı ilçesi, Simav ilçesi ve Domaniç-Çukurca köyü ile 08-14 Nisan 2007 tarihleri arasında Kütahya- Merkez’de yapılan halk kültürü konulu alan araştırması sonucu elde edilmiştir.

Ölüm öncesi Ölüm Belirtileri


Çevredeki bazı olağan dışı olayların ölüm belirtisi olarak değerlendirilmesiyle ilgili inanımlar yaygındır. 
Bunlar arasında hayvanlar, rüyada görülenler, yiyecekler, göz seğirmesi, cenazeyle vb. ile ilgili yapılan yorumlar vardır.
Hayvanlarla ilgili olanlar;

Köpek uluması iyi sayılmaz

Köpek uluduğu zaman ölüm olacağına (Hisarcık- şeyhler beldesi, Emet ilçe., Kütahya-Merkez), köyden bir cenaze çıkacağına ya da köyün başına, sahibinin başına bir iş geleceğine yorulur. (Kütahya-Merkez Köpek ulurken, ağzını hangi yöne çevirmişse, o yöndeki evden ölüm olacağına yorulur. 

Köpek, bir atasözünde şöyle yer alır. 
Köpekte keramet vardır bilinmez ürüyüşünden, kadında keramet vardır bilinmez gülüşünden” (Merkez-Körs köyü) 
Kapı önünde ya da mahallede kopeğin geceleyin acı acı sürekli uluması karşısında “kendi başını yersin” denilerek ölümün köpeğin kendi başına gelmesi dilenir. (Emet ilçe.)

Köpeğin ölüm haberi vermesiyle ilgili bir rivayet şöyledir: 
Bir gün Harun Reşit’in köpeği uluyormuş. Harun Reşit, pervıldaneye köpek niye uluyor diye sormuş. Pervıldane de çevreyi soruşturunca, birisi, köpeğin Harun Reşit’in sarı öküzü ölecek de yiyeceğim diye uluduğunu söylemiş. 
Harun Reşit öküzü çekmiş, kesmiş. Köpek ikinci gün de ulumaya devam etmiş. Niye uluduğu sorularak gereği yerine getirilmiş. 
Köpek üçüncü gün yine ulumaya başlayınca, Harun Reşit pervıldaneye bizim köpek yine niye uluyor diye sormuş. 
Pervıldane de, ağam yarın ölecek de bolca bir helva yiyeceğiz diyor demiş ve Harun Reşit birkaç gün sonra ecelin elinden kurtulamamış, ölmüş. (Merkez-Körs köyü)

Tavuk öterse iyiye yorulmaz 

Tavuk öterse, (Çavdarhisar ilçe., Domaniç-Çukurca köyü), başını yiyecek, kesin başını denir. (Çavdarhisar ilçe.) Horoz öterse askere istenecek denir. (Pazarlar ilçe.) Horoz vakitsiz öterse ölüm olacak denir. (şaphane ilçe.)
Baykuşun, eve konması (Merkez-Körs köyü, Çavdarhisar ilçesi, Kütahya-Merkez), ötmesi (Hisarcık-Çatak köyü) iyi sayılmaz. 
Ötmesi, ölüm olacağına yorulur. (Çavdarhisar ilçe., şaphane ilçe.) Çatıya konarsa eve bir felaket ya da ölüm geleceğine yorulur. (Emet ilçe.) 

Baykuş, konduğu yerden kovalanır, taşlanır. (Çavdarhisar ilç.) Baykuş ötünce hayırca ötsün denir. (Pazarlar ilçe.) 
Bazı yerde de baykuş ötmesi yağmura, kışın geleceğine işaret sayılır. (Hisarcık-şeyhler beldesi) Baykuşun viran yerlerde yaşamasının baykuşla ilgili inanışlarda etkili olduğu görülür.

Baykuşun viran yerleri tercih etmesiyle ilgili bir rivayet şöyledir: 
Bir gün bir hükümdar veziriyle gezerken bir binanın damında iki baykuş görür. Bunların ne yaptıklarını vezirinden sorar. 
Vezir de birinin oğlu, diğerinin kızı olduğunu ve dünür olmaya çalıştıklarını söyler. Oğlu olan, kızı olandan kızını oğluna istemektedir. Kızı olan, kızıvereceğini ama karşılığında yüz viran yer istediğini belirtmektedir. 

Hükümdar, “kızı veriyor mu” diye vezirine sorunca, vezir “sizin hükümdarınız gibi hükümdar olduktan sonra yüz değil beş yüz tane viran yer verebileceğini söylüyor” der. 
Bunun üzerine hükümdar, ben bu kadar adaletsiz miyim diyerek, adil bir insan olacağı konusunda kendine söz verir.

Kargalar çok ötünce ölüm olacağına yorulur 

(Çavdarhisar ilçesi, şaphane ilçe.,(Domaniç-Çukurca köyü) ve kargaya başını ye denir. (Çavdarhisar ilçesi) Bu tür inanımlar batıl kabul edilmekle birlikte bazen gündelik yaşamda sözü edilen inanışla ilgili gözlemlerden de söz edilir. 

Konuyla ilgili geçmişte yaşandığı belirtilen bir olaya göre; görüşme yaptığımız hanım, bir gün katıldığı mevlit sonrasında evine dönmek üzere yola koyulur, dönüş yolunda önüne bir ala karga çıkar ve karga üç defa öter. 
Eve ulaştığında çok sevdiği bir hocanın ölüm haberini alır. (şaphane ilçe.) 

Kargayla ilgili bir rivayete göre; Allah “cenazeler kırk gün dursun da kırk günden sonra çıksın” diye kargalarla haber yollar. 
Karga da haberi doğru iletmez ve cenazelere “kırk gün durup kırk günden sonra çatlayacaksınız” der. 
Bu nedenle cesedin kırk günden sonra çatladığı söylenir, karga, kendisine verilen haberi doğru iletmediği için cezalandırılır, bu ceza nedeniyledir ki kargalar, gündönümü ayında (Haziran), mısırların olgunlaşma zamanında kırk gün su içmezler çünkü o süre boyunca baktıkları su, gözlerine kan olarak görünür.

inek, öküz, at vb. ev hayvanlarının aniden hırçınlaşması, 

Evden kişileri dahi yanına yaklaştırmaması ölüme yorulur. 
Ölecek bazı hastaları da bit sardığından da söz edilir. (Hisarcık-Çatak köyü)

Rüyada görülenlerle ilgili olanlar;

Rüyada, evin bir kerpicinin düşmesi hayra yorulmaz. (şaphane ilçe.) 
Ev yıkıldığını görmek ölüm olacağına (Çavdarhisar ilçesi), evin çatısının göçtüğünü görmek evin büyüğünün öleceğine (Kütahya-Merkez), minare yıldığını görmek hükümetin yıkılacağına yorulur. (Çavdarhisar ilçesi)

Rüyada diş düşmesi.

Diş çektirmek ölüme yorulur.   
Yan taraftan diş düşerse, çekilirse akrabalardan  ya da komşulardan, ön diş düşerse aileden, aile yakınlarından, azı diş düşerse komşulardan   ölüm olacağına yorulur, diş kökten çıkarsa evden ölüm çıkacağına inanılır, diş düşerken acıdıysa acı yaşanacağına, kanadıysa düğün bozulacağına inanılır.  
Rüyada saç dökülmesi ölüme yorulur.  

Rüyada manda görmek kaygıya ölüme  yorulur.
Deve görmek ölüme yorulur, yük götüren deve görmek evden ölüm olacağına yorulur.   
Rüyada toprakla uğraşmak   çapa-kürekle toprak kazmak  , tabut, kazan  görmek ölüme yorulur.(Kütahya-Merkez)

Rüyada bulanık su görmek hayra yorulmaz.  
Rüyada düğün gelinlik  görmek iyi sayılmaz. 
Gelinlik kefene yorulur.  
Eve gelinlikli birinin girmesi iyi sayılır, gelinlikli birinin evden çıkması ölüme yorulur.
Giyinmiş kuşanmış Yörük kadını görmek ölüme yorulur. (Domaniç-Çukurca köyü)

Rüyada kalabalık görmek ölüme yorulur.  
Rüyada ayakkabı görmek ölüme, ayakkabı kaybetmek darlığa  yorulur.
Rüyada demir para görmek devire ya da kazaya yorulur.  
Araba, öküz arabası görmek , uçurumdan motorun düştüğünü görmek, bir eve araba dayandığını görmek uçak görmek  ölüme yorulur.
 
Cenazeyle ilgili olanlar;

Cenaze tabutla götürülürken yan yan giderse  tabut gıcırdarsa arkasından birinin daha öleceği söylenir. 
Cenazenin başı, yıkarken sol tarafa dönerse sol yandan, sağ tarafa dönerse sağ yandan biri gidecek denir.  
Tabutu ağır olursa ölenin günahının çok olduğuna yorulur. 

Cenazenin gözleri açıksa, geriye doğru bakıyorsa arkasından gidecek var denir.
Salı günü cenaze olursa, arkasından yine bir ölüm olacağı söylenir.(Kütahya-Merkez)
 Sol gözün seğirmesi ölüm belirtisi olarak yorulur.  
Yıldız kaydığı zaman vatandan büyük bir adam öleceği ya da öldüğü söylenir.
 

Ölünün Psikolojik ve Fizyolojik Belirtileri;


Ölüm belirtilerden bir bölümü dorudan hasta üzerindeki değişikliklerle ilgilidir, hastanın rengi, hareketleri, yiyip-içmesi, gözleri, bilinç durumu vb. ile ilgili bazı değişmelere bakılarak ölüm ile ilgili yorumlarda bulunulur. 

Sözü edilen belirtiler şunlardır:
Ölümü yaklaşan kişi, uzaktaki yakınlarını, sevdiklerini görmek ister, geldiklerinde onlarla helalleşir, dünya gözü ile onları görmek ister, evinden ayrı ise, doğduğu yere gitmek ister. (Emet ilçe.)

Ölümü yaklaşan hastanın bedeni sararır, yüzü, benzi sararır, yüzü siyah sarı bir hal alır ölüm suratı vurulurken   bazısında da sararma olmaz.  
Ölümü yaklaşan hasta halsiz olur  yatağında rahat hareket edemez, bazılarının gözlemlerine göre hasta böbrek rahatsızlığı çekiyorsa ayakları ya da ayak tabanları şişer, hastanın ayaklarının şişmesi, ölümün bedene girdiğine işaret sayılır. (Emet ilçe.)

Ölümü yaklaşanlardan bazılarının iştahı birden bire açılır ve buna “hamalını topluyor” denir.  Bazıları da yemeden-içmeden kesilir. (Kütahya-Merkez)
Ölümü yaklaşan hastanın burnu sararır, burnunun tepesi ağarır burun deliklerinde genişleme  burnunda kısalma meydana gelir. Kulakları sararır. (Çavdarhisar ilçe.)

Ölümü yaklaşan hastanın gözleri hafif görür, örümceklenir, gözlerinde 15-20 gün öncesinden itibaren bulantı  meydana gelir, gözlerinin, feri dökülür cevheri gider  etrafı kararır. 
Ölümü yaklaşan hastanın bakışları belli bir noktaya sabitlenir. (Kütahya-Merkez)
Bazı hastalar gözlerini evin köşelerine  yani tavana, kapıya  diker. Sağına, iki tarafına bakar.  
 
Ölüm anında, hastanın nefes alış verişleri sıklaşmış, hasta, biri geliyormuş gibi sağ tarafa bakmış ve yattığı yerde doğrulmak istemiş, hasta, derin bir nefes aldıktan sonra aldığı nefesi sakin bir şekilde verirken, hastanın başı sağa doğru düşmüş.
 
Hasta gözlerini diktiğinde verdiği sadakaların, kıldığı namazların, iyi geçindiği kişilerin gözünün önüne geldiği söylenir.  
Hastanın son anlarında yanındakileri tanımadığı, unutkan olduğu, aklının gittiği  söylenir. Bazılarının dili tutulur ya da ne dediğini pek bilmeden anlamsız konuşur sayıklar. 
 
Ölümü yaklaşan hastanın bedeni soğumaya başlar. 

Beden önce ayaklardan itibaren soğumaya başlar.  
Ayakları gibi elleri de soğur.  Eli, ayağı soğuyunca elinden ayağından can
çıkmış, ölümü yakın denir. (Emet ilçe.) 
Can da ayaklardan itibaren kesilerek göğse gelir ve nefesi göğsünde toplanır, nefes alıp vermesi zorlanır.  Nefesi sıklaşır, idrarının tutamazsa ölümü yakınlaştığı düşüncesiyle hazırlıklara girişilir. 
Hastanın kısa aralıklarla nefes alıp vermesinden sonra nefesi kesilir, hasta ölüm anında sık sık terliyorsa, “ecel teri döküyor” denir. (Emet ilçe.)

Hastanın nasıl can vereceğinin ameliyle ilişkili olduğuna inanılır, inanışa göre, hasta iyi amelliyse Allah onu sağ yandan alıp gidecek ve güzel ölecektir, kötü amelli ise çırpına çırpına, acı çekerek ölecektir. (Çavdarhisar ilç.) 

Ölüm çabuk ve kolay gerçekleşmiş ise, Azrail’in canını alırken hastaya gösterdiği makamının cennet olduğuna inanılır ve makamı cennetmiş ki hemen gidiverdi denir. 
Ölüm geç ve zor gerçekleşmiş ise, “Allah günahlarını affetsin, dünyada çok çekti, ahirette çekmez inşallah” denir. 
Ceset güler bir yüze sahipse cennetlik olduğu, ölümün gerçekleştiği gün üç aylar, kandil, perşembe akşamı, cuma günü gibi kutsal günler ise ölenin hayırlı insan olduğu söylenir. (Emet ilçe.)

Ölüm anında hastanın durumu zekaret, ölüm anındaki hasta da “zekaretil mevt” olarak ifade edilir. Bir hastanın ölümü yaklaşmışsa başında ölümü kolaylaştırmak amacıyla dini ve geleneksel içerikli bazı uygulamalara gidilir, bazı kaçınmalara da dikkat edilir. 

Ölümü yaklaşan hastanın başında yerine getirilen  uygulamalar ve kaçınmalar şunlardır:


Helalleşmeye yönelik uygulamalar;

Ağırlaşan hastanın uzakta yakınları varsa çağrılır. (Genel) Tek başına ölmesin diye başında beklenir.  Yakınları ve komşuları tarafından sık sık yoklanarak helalleşilir. Hastayı, kadın, erkek fark etmeksizin herkes ziyaret eder.  
Dargın, küs olan kişiler böyle durumlarda küslüğünü unuturlar, hastanın başına gelirler, iyiliklerinden konuşulur.  
Hastanın istediği bir şey kalmasın diye, istediği yemekler varsa onlar yapılır. Ziyaretlerde küçük hediyeler götürülür  ve hasta kötü de görünse yüzüne karşı kötü göründüğü söylenmez, iyi göründüğü söylenerek moral verilmeye çalışılır.  Helalleşme de sağlık helalleri olsun diyerek yapılır.

Ölümü yaklaşan hasta hastanedeyse ve doktor da ümit yok diyorsa, evine getirilerek rahat etmesi ve evde vefat etmesi sağlanır. ( Hasta ruhunu teslim edene kadar yanında beklenir. (Kütahya-Merkez)

Dini uygulamalar;

Ölümü yaklaşan hastanın başında Kuranı Kerim okunur, salavatı şerife  , kelime-i şahadet   kelime-i tevhit tekbir getirilir, ezan  okunur. Yasin  Fatiha  , ihlas , Nas, Felak, Ayetel Kürsi  sureleri okunur.  

Su vermeyle ilgili uygulamalar;

Ölümü yaklaşan hastaya su ebu zemzem verilir, hasta suyu bardakla içemiyorsa, su kaşıkla  kahve kaşığı ile verilir.  Vücudunda Ebu zemzem bulunan kişinin 40 gün içinde ölmesi halinde imanıyla gittiğine inanılır.
Hastanın ağzına su çalınmadığı zaman da melekler tarafından su çalındığı söylenir.  
imanın kuvveti ve tazeleyicisi olarak görülen su, şeytan kandırmasın, hasta imanını kaçırmasın diye verilir. şeytanın sudan kaçtığına inanılır.  

Bir başka açıklamaya göre, ölüm anında ecel teri döken hastaya hararetini gidermek amacıyla  ve yakınları, komşuları tarafından helalleşmek   amacıyla verilir. 
Ölüm döşeğindeki hastanın ağzına, su dışında çörekotu atılır. Çörekotu, sevap diyerek atılır ve ölünce o kişinin yanına şeytan gelmeyeceğine inanılır.  

Çekinmeyi önlemeyle ilgili uygulamalar;

Ölümü yaklaşan kişinin, arzuladığı uzakta bir yakını, akrabası varsa çağrılır. Hasta ölemiyorsa ve uzakta arzu ettiği bir yakını var da gelemiyorsa ona çekindiği düşünülerek bazı uygulamalara gidilir.
Hastanın yanına, üzerine, uzakta olan yakınına ait entari, gömlek, tülbent vb. elbise fotoğraf   ya da yeşil yaprak  konur. Bazı yerlerde de hastanın üzerine hem kıyafet hem de yeşil yaprak da atılır.
Hastaya hakkı geçen ama dargın olan kişiler varsa onun da kişinin ölümünü geciktirdiğine inanılır. 

Ayakucunda kaçınmayla ilgili uygulamalar;

Ölümü yaklaşan hastanın yanında beklemeyle ilgili kaçınmalardan biri, hastanın ayakucunda durulmaz, ayakucunda oturanlar kaldırılır şeklindedir.  ikincisi, hastanın ayakucunda oturanlar yanında sağ tarafında oturanlar da kaldırılır  ve hasta odasının kapısı açık bırakılır şeklindedir. 
Bir diğeri ise, hastanın başucunda beklenmez, ayakucunda beklenir şeklindedir. (Kütahya-Merkez)

Ölecek hastanın ayakucunun boş, kapısının açık bırakılmasının nedeni, oradan gelip giden olacağı  melekler  Azrail geleceği  için gelen meleklere yol vermektir.  Aksi halde, meleklerin gelemeyeceği Azrail’in sokulacak yer bulamayacağı   söylenir. 

Bir inanışa göre, hastanın canını almaya üç yüz altmış melek gelir. Gelen meleklerden kimi
hastanın başının tacını, üstünü-başını giydirir, kimi de canını alır, hesabını sorar. (Pazarlar
ilçe.)

Ölüm anında nasıl ki kişinin canını almaya Azrail geliyorsa, öldükten sonra da gelen meleklerin olduğundan söz edilir. Kişinin, özelikle de iyi bir kul ise sağlığında olsun ölümünde olsun boş olmadığı, onun yanına gelip gidenlerin, onu ziyaret edenlerin olduğu söylenir. 
 
Ağlamaktan kaçınmayla ilgili uygulamalar;

Ölüm anı yaklaşan hastanın yanından ağlamaktan kaçınılır, ağlayanlar dışarı çıkartılır.  
Ölüm anında hastanın yanında ağlanırsa, hastanın ölemeyeceğine, hortlayacağına (Çavdarhisar ilçe.), ruhunun ölmüş olsa bile geri döneceğine  inanılır. Ruhu geri dönen hastanın, ölemeyerek yirmi dört saat ya da üç gün o halde kalacağına   2-3 gün ızdırap çekeceğine   inanılır.

Fotoğraf bulundurmaktan kaçınmayla ilgili uygulamalar;

Bazı yerlerde ölecek kişinin bulunduğu odadaki fotoğraflar, melekler girmez şeytan girer inancıyla kaldırılır ya da üzeri kapatılır.  
Özellikle hastanın bulunduğu odada kıble tarafında fotoğraf bulundurulmaz. (Kütahya-Merkez) 
Bazı yerlerde de fotoğrafların üzeri, ölüm anında değil, cenazenin ardından Kırk bir Yasin okunurken kapatılır. (Çavdarhisar ilçe.)

Ölüm sonrası

Ölmek, “hakka yürümek” hakka teslim olmak  “vefat etmek”  ruhunu teslim etmek şeklinde ifade edilir. 
Ölümün gerçekleştiği vaktin uygunluğuna bağlı olarak da ölünün defni yapılır.

Gömme Zamanıyla ilgili Uygulamalar

Sabahtan ölen cenaze öyleden sonra   ya da ikindi vakti  gömülür. Ölen, ikindi ezanından sonra gömülür.   ikindiden sonra   ya da akşam ezanından sonra ölen cenaze   o gün gömülmez, ertesi gün öğle namazından sonra  gömülür. Nadiren akşam vakti gömüldüğü de olur.
Ayrıca yabanda insanı olan cenaze, ikindiden önce ölse de bekletilir.  
Cenaze, vasiyeti varsa evinde bir gece bekletilir.   
Bazı yerlerde ölünün bir gece evinde bekletilmesinin sağlığında helalleşemeyenlerin helalleşebilmesi için ya da dinlenmesi için iyi olduğu  ve gözünün açık gitmemesi için dışardan gelecek kimsesi varsa bekletilmesi gerektiği söylenir.  
ilçenin dışında vefat eden kişiler de mümkünse memleketine getirilir.  
Söylendiğine göre, oğlu yabanda olan bir cenaze iki gün morgda bekletilmiştir.  

Kütahya'da Cenaze Bekletilirken Yerine Getirilen Uygulamalar


Elbiselerin çıkarılmasıyla ilgili uygulamalar;

Cenaze gece bekletilecekse elbiseleri çıkarılır ya da isteyen çıkarır isteyen elbiseleriyle bekletir (Hisarcık-Çatak köyü) 
Bazı yerlerde cenazenin elbiseleri çıkarılır, iç çamaşırları kalır ( ya da temiz çamaşır giydirilir. 
Cenazenin üzerindeki çamaşırların çıkarılma nedeni, vücudu katılaşınca çıkarması zor olacağı içindir. 
Ölünün yere indirilmeden üzerinden çıkarılan çamaşırları, Azrail’in değdiğine inanıldığı için hemen yıkanır.   
Cenazenin Azrail elinden geçtiği için her yerinin acıdığına inanılarak, gerek üzeri soyulurken gerekse yıkanırken incitilmemesine dikkat edilir. 
Cenaze bekletilirken üzerine temiz bir çarşaf örtülür.  

Özel temizlik ve ön yıkamayla ilgili uygulamalar;

Cenazenin gece bekletilirken özel temizliği konusunda farklı uygulamalara gidilir.
Bu uygulamalardan ilki, ölüm sonrasında özel temizlik yapılmaz şeklindedir.  
Ölüye özel temizlik (tıraş, bölgesel temizlik, tırnak kesme vb.) yapılması halinde günaha girileceği  , ölenin öte dünyada kesenden yakalayacağı söylenir.   
Doğru olan tutum kişinin kendisinin hazırlıklı olması ve kendisini temiz tutması olarak görülür ve bunun için de:

Bedeni temiz tut ölüm geliverir, evini temiz tut misafir geliverir” 

Atasözü kullanılır. ikincisi, özel temizliğin, ölüm sonrasında yapılmasının doğru olmadığının bilinmesine karşın   cenaze teneşire çıktığında topluma rencide olmasın diye yapılması  ve tırnak, kıl vb.nin kefeninin içine konulması gerektiği şeklindedir. 

Cenaze akşam bekletilirken bazı yerlerde özel temizlik dışında, “rahat suyu” olarak ifade edilen bir ön yıkamaya tabi tutulurken , bazı yerlerde bu uygulama önceden olmasına karşın sonradan kalkmıştır.  

Cenaze yatağının değiştirilmesiyle ilgili uygulamalar;

Ölü, yattığı rahat yataktan alınıp altına kilim, battaniye, çarşaf, pike vb. serilerek yere yatırılır.  Bazı yerlerde ölünün yatağı kirlenmişse değiştirilir  ya da ölünün altında sünger, naylon vb. varsa onlar çekilir (pamuk, yorgan vb. varsa çekilmez); aksi halde cenazeyi karartacağı söylenir.  
Ölünün sert zemin üzerine yatırılmasının nedeni, şeytanın ölüyü rahatsız etmesini önlemek   ve ölünün vücudunun eğri donmasını önlemek  olarak açıklanmıştır.

Çene ve ayakların bağlanması, yön verme, gözleri kapama ilgili uygulamalar;

Ölen kişinin bir tülbent  yazma ya da mendil ile  çenesi bağlanır. Çenesi açık kalmışsa bağlanır.
Çenenin bağlanması “çene çekilir” şeklinde  ve çeneyi bağlamanın nedeni de cenazenin teneşirde güzel görünmesi olarak ifade edilir. 
Çene yanında bir bezle veya iple cenazenin ayak başparmakları da yan yana getirilerek bağlanır.
Kolları yanlara uzatılır  başı kıbleye çevrilir, elleri yana veya göbek üstüne konur.

Ölünün gözleri açık kalmışsa, ardında bıraktığı çocukları, uzakta göremediği yakınları vb.den dolayı gözünün ardında kaldığı, dünyadan arzu malını alamadığı gözünün dünyada kaldığı, arkada kalanlarını düşündüğü ve üzüldüğü gibi değerlendirmeler yapılır.

Cenazenin üstüne demir alet koymayla ilgili uygulamalar;

Cenaze bekletilirken karnının üstüne üşümesin diye masa tabak  bıçak makas (şaphane ilç., Emet ilçe.), tırpan (tahra) (Hisarcık-Çatak köyü) vb. bir demir alet konur. (Genel)
Yanında ateş yakılmaz. (Merkez-Körs köyü) Yaz mevsimiyse ölünün yanında pervane
çalıştırılır. (Pazarlar ilçe.)

Cenazenin beklenmesiyle ilgili uygulamalar;

Cenaze bekletilirken ayrı bir odaya, morga konması ve başında beklenmemesi ya da başında beklenmesi şeklinde temelde iki farklı uygulama gözlenir.
Bazı yerlerde cenazenin yanında, yakınlarınca  iki kişi tarafından  beklenir ya da isteyen bekler.  
Cenazenin başında kadınsa kadınlar, erkekse erkekler bekler. 
Bazı yerlerde cenazenin yanında beklenmez, cenaze yalnız başına bir odaya konur odanın pencereleri açılır, ışık açık bırakılır   bekleyenler de başka bir odada olur.   
Cenazenin yanında beklemenin bir sakıncası olmadığı da söylenmiştir. (Kütahya-Merkez)

Bazı yerlerde de cenaze başında eskiden beklenirken sonradan bu uygulama kalkmıştır ve cenaze ayrı bir odaya konmaktadır. 
Cenazenin ev dışında, morgda bekletildiği de olur.  
Cenaze beklenirken yanına kedi girmesin diye gözlenir.  şeytanın kedi kılığında gelebileceği   kedi girerse cenazenin hortlayacağı (Çavdarhisar ilçe., Hisarcık-Çatak köyü) söylenir. 

Ölü rahatsız olmasın diye yanında a÷lanılmaz.  Ölüyü görmek isteyenler, son kez yüzüne bakar çünkü ölü yıkanıp da abdest verildikten sonra abdesti bozulmaması için hiç kimseye gösterilmez.  

Kütahya kültürü: Ölüm ile ilgili Dini uygulamalar;


Cenaze başında beklenirken kimi dini uygulamalar gidilir. Cenazenin başında, yıkanmadan Kur’an-ı Kerim, okunmaz; ayrı bir odada okunabilir.  
Kuran-ı Kerim cenazenin yanına şeytan gelmesin diye konur.  
Cenaze başında yerine getirilen uygulamalardan bir diğeri Alevi-Bektaşi geleneğinde cenaze başında nefes, duvaz imam söylenmesidir. (Gediz-Akça alan beldesi, Merkez-Körs köyü, Hisarcık-ùeyhler beldesi) Ayrıca cenaze başında üç tane çırak evliya (mum) uyandırılır. (Gediz-Akça alan beldesi)

Ölen kişi, hizmet sahibi biriyse yanında 5, 7, 9 gibi daha çok sayıda, hizmet sahibi değilse 3, 5 tane nefes, duvaz imam okunur. 
Cenaze gece boyunca beklenmeyecekse, bir nefes 3 duvaz imam okunur.  

Tütsü yakılmasıyla ilgili uygulamalar;

Cenazeyle ilgili olarak yerine getirilen uygulamalardan birisi de tütsü/buhur yapmaktır. Buhur bazı yerlerde cenaze bekletilirken bazı yerlerde yıkama sırasında yapılır.
şaphane ilçesinde, cenaze bekletilirken köz üstüne kuru fesleğen ve çörekotu atılarak tütsü
yapılır. 
Emet ilçesinde, cenaze yıkamak için teneşir tahtasına yatırıldığında, közün içine çörekotu atıp dumanını gezdirmek suretiyle tütsü yapılır. 
Simav ilçesinde, cenaze yıkanırken kafur otu yakılarak çevreye koku vermesi sağlanır. 
Kütahya-Merkez’de yine cenaze yıkanırken bir kap içinde buhur yakılır. 
Buhur, cenazeye şeytan yaklaşmasın diye yakılır. (Kütahya-Merkez)

Ölüm Duyurusu

Ölüm haberi yakın komşulara, cenaze evindekilerin ağlaşmalarıyla duyurulmuş olur. 
Cenaze evinde ölüm olduğu anda erkek yoksa erkeklere ve çocuklarına haber verilir.  
Cenaze haberinin çevreye duyurulması genelde, cenaze yıkanırken, namaz vaktinden önce sala verilerek yapılır.
Ölüm haberi, belediyeden ilan edilerek duyurulmaktadır.

Yıkama

Cenaze defnedilmeden bazı hazırlıklara tabi tutulur. Bunlardan ilki cenazenin yıkanmasıdır. Yıkama için suyun, yıkamada kullanılacak malzemelerin, yıkayıcıların hazırlanması ve yıkama sonrasında artan suya ilgili çeşitli uygulamalara gidilir.

Yıkama suyunun hazırlanmasıyla ilgili uygulamalar;

Yıkama suyu olarak, Emet ilçesinde sıcak su kaynakları olduğundan önceden bu sulardan bidonlarla at arabasına yüklenip eve getiriliyormuş. Çavdarhisar ilçesinde eskiden çaydan getirilen sulardan yararlanılırken günümüzde evdeki şofben sularından yararlanılmaktadır. Merkez-Körs köyünde, kazan kurularak ısıtılan su ya da güneş  enerjisiyle ısınan evdeki sulardan kullanılır. 
Çavdarhisar ilçesinde, Şaphane ilçesinde, Hisarcık-şeyhler beldesinde, Domaniç-Çukurca köyünde eskiden kazanda ısıtılan sıcak su kullanılırken günümüzde cenaze aracındaki şofben suyuyla yıkama yapılmaktadır. Kütahya-Merkez’de gasilhanede şofben suyu kullanılmaktadır.

Yıkama suyu kazanda ısıtılacaksa, bir kazan sıcak su için bir kazan da soğuk su için konur. Sıcak sudan soğuk suya konularak ılıştırılır, eli yakmayacak şekilde ılık su hazırlanır. Üç tane kova olur.  
Suyu aktarmak için saplı taslardan (Genel), kevgirlerden  sübek denilen su kabağından, kullanılmamış hamam taslarından   yararlanılır. 
Hisarcık-Çatak köyünde saplı kabaklar eskiden kullanıyormuş.

Su ısıtılırken, koku versin diye kazanın altına naftalin atılır. (Merkez-Körs köyü) Suya, çörekotu, üzerlik, fesleğen atılır.  
Benzer uygulamalar bazı yerlerde önceden olmasına karşın sonradan kalkmıştır. 
Önceden yapılan uygulamaya göre, suyun içine Hisarcık-şeyhler beldesinde çiçek, Domaniç-Çukurca köyünde fesleğen atılırmış.

Cenazenin sabunlamasında kullanılmak üzere bir leğen içinde sünger, lif ya da Fadime Ana saçı denilen lifle sabun köpürtülür.   
Bir başka uygulamaya göre, bir kese hazırlanarak içine sabun ve yine “Ana Saçı” denilen liften bir miktar konularak köpürtülür.   
Lif olarak Fadime Ana Saçı kimi yerde eskide kalmış, yerini süngere bırakmıştır. 
Yaygın olarak karşılaşılan ve Hacıya gidenler tarafından getirilen  Fadime Ana Saçıyla cenaze yıkamanın sevap olduğuna inanılır. (Çavdarhisar ilçesi)

Sabunun sözü edildiği gibi liflerle köpürtülmesi dışında, bazı yerlerde doğrudan suyun içine
rendelenerek sabunlu su hazırlandığı da olur. ve cenaze yine sünger yardımıyla sabunlanır. Bazı yerlerde sabun yerine sabun tozu kullanılır.(Emet ilçe.)

Cenaze yıkamayı, aileden kişilerin yapması gerektiğine inanılmasına karşın genelde belli kişiler yapar.  
Yıkamaya, 2-3 kişi  yardım eder.
Bunlar arasında, su taşıyan, su döken, hizmet eden, cenazeyi kaldırırken yardımcı olan ve cenazeyi yıkayan kişi olur  ya da iki yıkayan, bir suyunu döken ve yaşlılardan da suyunu ılıştıranlar olur.  
Cenazenin suyunu kimi yerde cenazenin kızı, gelini döker.(şaphane ilç.)

Cenaze yıkayan kişi, muşamba önlük, çizme kullanır.  
Bazıları eldivenle yıkar (Çavdarhisar ilçesi), bazıları da makbul görülmediği için eldiven kullanmaz.(Kütahya-Merkez)
Cenaze yıkayana ve yardım edenlere daha sonra para ya da altın (Kütahya-Merkez) verilir. Ayrıca, basma, tülbent, çay, seker vb. verilir. 
Domaniç-Çukurca köyünde eskiden tülbent veriliyorken günümüzde basma ve para verilmektedir.  
Yine cenaze sahibinin, ölünün giyecekleri, kalan kefenlik patiska vb. yıkayana vermesi halinde, bunlar yıkayıcı tarafından kullanılmaz; bir başkasına verilir.(Kütahya-Merkez)

Cenaze için verilecek para konusunda pazarlık yapılmaz. 
Para verildikten sonra helalleşirler. (Emet ilç.)
Bazı yerde, cenaze yıkayanlara, definin ikinci günü mezar kazanlara ve hocalara olduğu gibi cenaze evinde yapılan gözlemeden gönderilir. 

Cenazenin Yıkanmasıyla ilgili uygulamalar;

Cenaze, altındaki battaniye ya da kilimle  yıkanacağı zaman teneşir üstüne alınır.  
Teneşire yatırılan cenazenin üstüne bir bez örtülür. (Genel) Cenazenin üstüne örtülen beze “sıtır bezi” denir.  
Bu bez kefenden kesilir. 
Bez, bir metre uzunluğunda, 50-60 cm. genişliğinde, cenazenin dizlerine kadar  ya da boynundan topuklarına kadar  .örtülür. 
Bazı yerlerde, kadın cenazenin üstüne örtülen bez ince gelirse mahrem bölgeye bir bez daha örtülür. 
Sıtır bezi yıkayanın hakkı diye düşünülerek önceden yıkayanlara verilirken artık alan olmamaktadır.  

Cenaze camiden alınan teneşir tahtası ya da morg olarak ifade edilen cenaze aracında yapılır. Her ikisi de cenaze evinin avlusuna getirilir ve yıkama avluda yapılır. 
Yıkama, gasilhanede yapılıyorsa, cenaze gasilhaneye götürülür.
Simav ilçesinde, erkek cenaze bahçede, kadın cenaze kapalı bir yerde yıkanır.

Merkez Körs köyünde “salhane” olarak ifade edilen gasilhane olmadığı için her cenaze, türbenin avlusunda bekletilen teneşir ağacı cenaze evinin önüne getirilir ve orda yıkanır.
Akça alan beldesinde, cenaze eskiden etrafı bir örtüyle çevrilerek evin avlusunda yıkanırken artık camide bulunan gasilhanede yıkanmaktadır. 
Cenaze, camide yıkandıktan sonra kendi avlusuna getirilir, kendi evinden kaldırılır. 
Kütahya-Merkez’de cenaze gasilhanede yıkanır; ancak yıkandıktan sonra tekrar evine götürülmez. 
Pazarlar ilçesinde, cenaze kendi evinin avlusunda çadır kurularak yıkanır. Teneşir tahtası camiden alınır. 
Hisarcık-Çatak köyünde ve Emet ilçesinde yine cenaze kendi avlusunda teneşirde yıkanır. Emet ilçesinde, yıkama sırasında kadın namahrem diye ve abdesti bozulmasın diye etrafı örtülerle çevrilir. 
Teneşiri camiden alınır. 
Çavdarhisar ilçesinde cenaze önceden teneşirde yıkanırken artık morg olarak ifade edilen cenaze aracında yıkanmaktadır. 
Vasiyete bağlı olarak cenaze yine teneşir üzerinde de yıkanabilmektedir. 
Domaniç-Çukurca beldesinde, Hisarcık-Şeyhler beldesinde ve şaphane ilçesinde cenaze eskiden evinin avlusunda yıkanırken artık morg olarak ifade edilen cenaze aracında yıkanmaktadır. 

Teneşir ya da morg olarak ifade edilen cenaze aracı cenaze evinin avlusuna getirilir ve cenaze kendi avlusunda yıkanır.
Cenazenin yıkanması, önce taharet ve abdest vererek sabunlanması ya da önce sabunlanması sonra taharet ve abdest verilmesi, taharet ve abdestin belli sayılar çerçevesinde
tekrar edilmesi, yıkama sırasında okunan dualar vb. uygulamalar açısından farklılıklar gösterir. 

Yıkamayla ilgili uygulamalar şunlardır:

Yıkamaya, besmele çekip, “gufraneke ya rebbena” diyerek başlanır. Cenaze önce temizce yıkanır. 
Sonra 3 kere taharet verilir. 
Taharet için kefenden kesilen 25-30 cm.lik bezlerden ele sarılır. 
Her defasında bez değiştirilir. 
Taharetten sonra abdest verilir. 
Abdest verirken cenazenin ağzına, burnuna su verilmez. (Merkez-Körs köyü)

Yıkamaya, önce sabunlayarak başlanır. 
Sabunlamadan sonra durulanarak üstündeki çarşafı değiştirilir. 
Karnına hafifçe basılır. 
7 kere taharet verilir. 
Her defasında ele geçirilen bezler değiştirilir. 
Taharetten sonra abdest verilir ve cenazenin her yeri durulanır. (Hisarcık-Çatak köyü)

Cenaze önce baştan ayağa kadar ıslatılır. 
Vücut katılaştığından, yumuşayıncaya kadar sıcak su dökülür. 
Vücut yumuşayınca, başı yıkanır. 
Saçları örgü ise açılır, sonra örülür. 
3 defa başı yıkanır, bol su ile durulanır. 
Vücudu yıkanır. 
Ölü taharet ettirilir, içi boşaltılır, pamuk yerleştirilir. 
Sonra gusül abdesti aldırılır. 
Tekrar baştan ayağa kadar yıkanır. 
Önce sabun suyla cenazenin başı yıkanır. 
Vücudu, sola döndürülerek sağ tarafı, sağa döndürülerek sol tarafı sabunlanır. 
Başı biraz kaldırılarak herhangi bir akıntı varsa çıkması sağlanır. 
Kefenden hazırlanan taharet bezleri ele geçirilerek 3 defa taharet verilir. 
Taharet yerine gerekiyorsa pamuk konur. 
Taharetten sonra abdest aldırılır, yeniden durulama yapılır.
Bazen iki defa abdest verilir. (Domaniç-Çukurca köyü)
 

Kefenleme


Kefen hazırlığı ile ilgili uygulamalar; Kefen için beyaz Amerikan bezi (Emet ilçe.), patiska hasa vb. kumaşlardan yararlanılır. Yaşlılar kefenini genelde önceden hazırlarlar.  
Bazısı kefenini önceden alır ama bir civana nasip olabilir diye pek iyi sayılmazken  bazı bilgiler de kefeni önceden hazırlamakta bir sakınca olmadığı yönündedir. (Kütahya-Merkez).

Hazırlanan kefenliğinin içinde, kınası, çörekotu, fesleğeni, sabunu, süngeri   kınası, çörekotu, ana saçı  çörekotu, kına, ölü lifi, sabun, havlular (Kütahya-Merkez) vb. olur.
Hacca gidenlerden bazıları kefenliğini hacdan getirir. 
Hacdan getirilen kefenlik kumaş, zemzem suyuna batırılmış olur.  
Hacca giden bazı erkekler de hacda giydikleri ihramı kefen olarak kullanırlar. 
Eşine, erkeğin ihram olarak kullandığı kumaşın yarısı ayrılır. 
Hacca gidenlerin ihramı, izar ve rida olarak iki parçadır. 
Bu parçalar eşlere iç gömlek olarak kullanılır. 
Yeterli değilse içe giydirilen gömleğin parçası olacak şekilde eklenerek dikilir. (Emet ilç.)

Kefen önceden alınmışsa, sahibinin boyundan biraz fazla olacak şekilde kesilir. 
Her sene sahibi onun içine birer defa girer ve aynı ölü sarılır gibi kefene sarılır. 
Sonra kefenin içine kokuları atılarak kaldırılır. (Çavdarhisar ilç.) 
Ayrıca, önceden alınan kefenin her sene zekâtının verilmesi gerektiği söylenir   ancak bu uygulama gelenekte pek yoktur.  
Kefeni önceden alanların bazısı, senesi gelince sadaka olarak gül dağıtır. (Kütahya-Merkez)

Kefen ölçüsü, doğrudan cenaze ölçülerek ayarlanır. 
Kadın cenazede, 12–13 metre çift en  , 9 metre çift en, 13 metre tek en (Kütahya-Merkez) kefen bezi kullanma gibi uygulamalar vardır.
 
Cenazenin kefene sarılmasıyla ilgili uygulamalar;

Cenaze kurulandıktan sonra yıkandığı yerde  tabutun içinde ya da avlunun uygun bir kösesinde havluya sarılı şekilde alınarak kefene sarılır. 
Çavdarhisar ilçesinde eskiden çarşafla yere alınıyor, yerde kefenleniyormuş. 
Domaniç-Çukurca köyünde cenaze yıkandığı yerden kefenlemek için tabuta alınırken belinin altına tülbent konularak taşınır.


Kefenlemede pamuk kullanılmasıyla ilgili uygulamalar;

Cenazenin gözlerine, ağzına, kulaklarına, burnuna, parmaklanın arasına, bileklerine, dirseklerine, ayaklarına, topuklarına  el ve ayak parmaklarının aralarına, koltuk altlarına, diz kapaklarına   dizlerine, ayaklarına, ellerine  ya da ayak başparmaklarına  pamuk konur. 
Pamuk bazı yerlerde aralarına kâfur konularak küçük toplar halinde hazırlanır ve bunun cenazenin çabuk çürümesi için konulduğu söylenir. (Emet ilç.)

Kefenin içine ya da ölüye serpilen maddeler;

Kefen hazırlığı kapsamında yerine getirilen uygulamalar arasında kefenin içine çeşitli kokular, koku veren çiçekler, çörekotu, zemzem suyu vb. serpme geleneği yaygındır. 
Kefenin içine atılanlar erkek ve kadın cenazede genelde farklı iken ortak uygulamalara da rastlamak mümkündür. 

Söz edilen gelenekle ilgili uygulamalar şunlardır:
Kefenin içine, kadın ve erkek cenazede çörekotu, kına, gül suyu, kolonya serpilir.
Çörekotu, kına, Ebu zemzem serpilir.  
Çörekotu (kefenin sağ tarafına gelen kısımda iç ve dış kefen arasına atılır ve yüze çörek otlu pamuk konur), kına (kefenin sağ tarafına gelen kısımda iç ve dış kefen arasına atılır), gül suyu (kefenin üstüne), zemzem suyu (kefenin üstüne) serpilir.  Kına, Ebu zemzem serpilir. (Hisarcık-şeyhler beldesi)

Kadın cenazede, gül suyu, pamuk içine konulmuş kafirun (kulak arkasına, koltuk altlarına, gözlere, ağza), çörekotu (alnına, yanaklarına, göğsüne, ağzına, göz pınarlarına), günlük/buhur (göğsüne) konur. (Kütahya-Merkez) Çörekotu, hacı kokusu, kâğıt fesleğen, kına atılır. (Çavdarhisar ilçesi) Kına (başa sarılan tülbende ) ve çörekotu (başa sarılan tülbende) atılır. (Pazarlar ilçe., şaphane ilçe., Domaniç-Çukurca köyü)

Erkek cenazede hacı kokusu, çörekotu ve fesleğen atılır. (Çavdarhisar ilçesi)
Kefenin içine çörekotu, kına, zemzem vb. atılırken bazı yerlerde cenazenin belden
aşağısına gelmemesine dikkat edilir. 
Şeytan yaklaşmasın diye kullanılan (Kütahya-Merkez) çörekotu belden aşağı gelirse, yere düşerse günah olacağına inanılır. 
Çörekotu, günlük yaşam içinde, çocuklara nazar değmesin diye bir bez içine çıkılanarak bir boncukla beraber çocuğa nazarlık olarak asılır. (Domaniç-Çukurca köyü) 

Kına yakmayla ilgili uygulamalar;

Cenazeyle ilgili hazırlıklardan bir diğeri kadın cenazeye kına yakılmasıyla ilgilidir.
Kına, cenaze gece bekletilirken ya da yıkandıktan sonra yakılır. 
Yakıldığı uzuvlar açısından da çeşitlilik gösterir. 

Kına yakılmasıyla ilgili uygulamalar şunlardır:
Kadın cenazeye gece bekletilirken  ya da yıkandıktan sonra kefenlenirken kına yakılır.
Kına, cenazenin ellerine, ayaklarına (Merkez-Körs köyü, Pazarlar ilç.), ellerinin parmak uçlarına ve ayak başparmaklarına (şaphane ilç.), avuçlarına ve tepesine (Çavdarhisar ilç.,
Kütahya-Merkez) ya da ellerine, ayak parmak uçlarına ve alnına (Hisarcık-Şeyhler beldesi)
konulur. 

Bazı yerlerde cenazede ya da yıkayanın ellerinde varsa kına konulmaz. (Çavdarhisar
ilçesi)
Kınanın sünnet olduğu, cennet sıvası olduğu söylenir. (Kütahya-Merkez)

Kefenlerken cenazenin yanına konulanlarla ilgili uygulamalar;

Kefenin içine ya da cenazenin yanına vasiyet üzerine ya da geleneğine göre yukarda sözü edilenler dışında bazı malzemeler daha konulduğu olur.
Ölen kişinin yanına kemerbesti konulur. 
Kemerbest, ikrar verirken kesilen kurbanın yününden yapılır. 
Kemerbest, harama, ırza, namusa gidilmeyeceği, gidilirse Peygamberden şefaatçi olması istenemeyeceği vb. konusunda verilen sözler ve yeminleri temsil eder. (ikrar sırasında Kemerbest, “ya Allah, ya Muhammed ya Ali” diyerek iki kere dolanıp çekildikten sonra üçüncüde belden yukarı göğüs hizasına bağlanır ve üç düğüm atılır. 

İkrardan sonra her ceme kemerbest bağlı olarak girilir. 
Kemerbestin belden yukarı bağlanmasının nedeni, Cebrail Aleyhisselam'ın, Allah’tan İsmail Aleyhisselam'a koç kuzu kurban getirmesi olarak açıklanır.

Allah’ın gönderdiği kurbana saygı ifadesi olarak, tıpkı Kuranı Kerimin belden yukarda tutulması gerektiği gibi ikrar verirken o kurbanın tüyünden yapılan kemerbestin de belden yukarda olması gerektiğine inanılır.) ikrarı temsil eden kemerbestin, ölenin yanına konulmasıyla, ölene şahitlik edeceğine inanılır. (Gediz-Akça alan beldesi)

Cenazenin ağzına, ellerine hurma verilir. (Hisarcık-şeyhler beldesi)
Kadın cenazenin bileğine “ana saçı” denen hacdan getirilen hurma lifi gibi olan lif sarılır. (Domaniç-Çukurca köyü)

Çavdarhisar ilçesinde, hacı olarak bilinen bir kadının sağlığında çektiği tespihe göre düğüm attığı ip ve can evine koyulması için vasiyet ettiği kâğıt ölünce kefeninin içine konulmuştur.
Pazarlar ilçesinde, eskiden cenazenin göğsüne iman kâğıdı konurmuş.
Ölen kişinin vasiyet etmişse, biriktirdiği saçları ve tırnakları, takma dişleri yanına
konur. 
Ayet, kabir duası vb. yazılı kâğıt varsa göğsüne konulur. 
Ölünün ziynet eşyasıyla gitmesi ise genel olarak günah kabul edilmekle birlikte nadiren farklı uygulamalar da olabilmektedir. 

Bununla ilgili bir örnek; ölen genç bir kızın parmağındaki yüzüğün, ölü sahibinin isteği üzerine çıkarılmamasıdır. (Kütahya-Merkez)
Kefenleme sırasında cenazenin yanına ayet, iman kâğıdı vb. koymak yerine, cenaze yıkayan kadın hocanın, göğüs bezini sardıktan sonra, elini ölünün göğsüne koyarak kelimeyi tevhit, duvağını örtmeden de şahadet parmağını ölünün alnına koyarak kelimeyi şahadet yazması, sözü edilen uygulamalar arasındadır. (Kütahya-Merkez)

Kefen sarma imleminin tamamlanmasıyla ilgili uygulamalar;

Kefen sarıldıktan sonra baş, orta ve bel kısmından bağlanır.
Kefen namahreme gözükmesin diye, kefenin dışına renkli, siyah örtme, atkı (Kütahya-Merkez), çarşaf (Emet ilç.) vb. sarılır.
Kefenin dışına sarılan örtüler, cenaze mezara indirilirken alınır. (Emet ilç., Kütahya-Merkez)
Cenazeyi kefenleyen kişi, “hakkımı helal ediyorum, sen de hakkını helal et üzdüysem, incittiysem” der. 
Allah’a, ölen için cennet bahçelerinden bir bahçe ayırması, mevtanın günahlarını affetmesi için dua eder. (Çavdarhisar ilç.)
Kefen, altındaki halıya (Merkez-Körs köyü), kilime (Çavdarhisar ilçesi) ya da battaniyeye (Domaniç-Çukurca beldesi) sarılır.

Çocuk cenazede kefenleme;

Çocukların kefenlemesi, kimi uygulamada yeni doğanlar ve birkaç aylık olanlar hariç kimi uygulamada da doğduğu gün ölen çocuk da dahil olmak üzere (Kütahya-Merkez) yetişkinler gibi yapılır. 
Büyüklerde olduğu gibi kız çocuklarında da yine, sıtır bezi, gömleği, can evine konulan yaşmağı, başının tülbenti, koca bezi, 2-3 kat dış kefeni  ya da donu (mahrem bölgeye konulan bez), yakasız gömleği, başına ve yüzüne konulan yaşmakları ve iki çadırı olur. (Pazarlar ilç.)
Çocukların da yetişkin gibi kefenlenmesinin nedeni, doğduğu gün ölen bir çocuğun da mahşer günü 32 yaşında kalkacak olmasıyla ilişkilendirilir. (Kütahya-Merkez)

Cenazenin Taşınması (Tabut/Sal)


Cenaze tabut ya da sal aracılığı ile taşınır. Tabut kapaklı, sal kapaksız olmakla birlikte her ikisine tabut dendiği de olur. 
Tabut ya da sal olarak ifade edilen sandığın üzeri bazı yerlerde açık  bazı yerlerde kapalıdır (Pazarlar ilçe., Kütahya-Merkez) olur.
Tabutun kapaklı olması bazılarınca tercih edilmeme nedenidir. 
Örneğin, Merkez-Körs köyünde önceki yıllarda kapaklı tabut yapılmış; ancak köylü tarafından uygun görülmemiş, kadınlardan biri “buna konursam bunalırım, şart olsun ben buna girmem” diye vasiyet edince tabutu kaldırmışlardır.

Tabut, genelde mezarlık yakınsa omuzda, uzaksa araçla götürülür. 
Tabutun üstüne hacıdan getirilen   camide bulunan ya da ölü sahibine ait yeşil örtülerden örtülür. 
Bazı yerde de (Merkez-Körs köyü) tabutun üstüne bir şey örtülmez.
Tabut örtüsü, ölü ya da ölü sahibine aitse, defin sonrasında camiye bırakılır. (Kütahya-Merkez)

Tabutun üstüne, kadını-erkeği ve ölenin genç olduğunu belli etmek amacıyla örtüler atıldığı da olur.
Kadın cenazede tabutun baş tarafındaki çıkıntıya ya da tabutun üstüne   dane/oyalı tülbent bağlanır; erkekte bir şey konulmaz.
Kadında yeşil örtü ve onun üzerinden beyaz namazlık, erkekte seccade örtülür.  
Doğum yaparken ölen kadında tabutun üzerine, alını aldıramadı, yeşilini solduramadı
diye al örtülür. (Merkez-Körs köyü)

Genç kızlarda   gelinlerde, tabutun üstüne oyalı yazma  ya da dane olarak ifade edilen tülbent  bağlanır
Gençlerde (kız-erkek) tabutun üstüne, gelin olurken gelinin başına örtülen al-yeşil emirlerden  örtülür ya da renkli bezlerden bayrak gibi hazırlanan bezlerle birlikte çiçek  konur. 12/15 yaşlarında ölen kız çocuklara özenci vardır diye yine al emir örtülür. (Pazarlar ilç.)

Tabutun üstüne örtülen dane yani tülbent  oyalı yazma daha sonra fakir birine verilir. 
Tabutun üstüne örtülen emir, definden sonra mezar tahtasına bağlanır. (Hisarcık-Çatak köyü)
Tabutun üstüne, tabut örtüsü dışında bir başka uygulama, mendil ya da havlu açılması ve bu örtünün üstüne isteyenin para atmasıdır. 
Toplanan para defin sonrasında camiye vb. verilir. 
Ayrıca, cenazenin baş ucuna sini konur ve buna “talgın, dalgın tepsisi ”denir. 

Talgın olarak adlandırılan sini, hocaya verilir. 
Talgın tepsisinin büyük olması tercih edilir; aksi halde ölünün ayaklarının tepsinin içine sığmayacağı  sırat köprüsünde iyi basamayacağı  gibi inanışlar vardır. 
Bu gelenek, geçerli olduğu yerlerde eskiden yaygınken, günümüzde ölü sahibi isterse uygulanmaktadır.(Domaniç-Çukurca köyü)

Cenaze tabuta yerleştirildikten sonra tabutu götürmek için erkekler gelir.
Tabut kaldırılmadan önce cenaze evinde helalleşme yapılır. 
Vakit namazından 15–20 dakika önce erkekler cenaze evine gelirler. 
Hoca eşliğinde gelen cemaat evin bahçesinde toplanır. 
Helalleşme, cami imamı tarafından  ya da bilen bir başkası tarafından yaptırılır.

Helalleşme sırasında tabut evin avlusunda orta bir yere konur. 
Tabutun etrafından halka olunur. (Merkez-Körs köyü) 
Erkekler önde, kadınlar arkada durur. (Domaniç-Çukurca köyü) 
Cenazeye katılan topluluğa, 3 defa cenazeyi nasıl bildikleri, haklarını   hukuklarını (Merkez- helal edip etmedikleri sorularak helallik alınır. 
Helalleşmeden sonra hoca ve topluluk duasını eder.

Cenaze evinde yapılan helalleşmeden sonra tabut, cenaze namazının kılınacağı yere götürülür. (Genel) 
Bazı yerde yakınlarıyla ilk helalleşme, cenaze gasilhaneye götürülmeden önce yapılır ve cenaze gasilhanede yıkandıktan sonra tekrar evine götürülmez; cenaze namazının kılınacağı yere götürülür.
Cenaze, tekbirle omuzlarda taşınarak camiye götürülür. 
Topluluk, önden arkaya, elden ele geçirerek cenazeyi taşır. 
El değiştirme, arkadan birinin öne geçerek öndekinin bir arkaya geçmesiyle olur. 
Elden ele değiştirmeyle ölünün günahlarının döküldüğü ve rahat taşındığı söylenir. 
Cenazenin başı önde olacak şekilde taşınır. (Emet ilçe.)

Bazı cenaze törenlerinde olduğu gibi cenazenin önünde veya katılanların yakasında resim taşınması günah sayılır. (Emet ilçe.)
Cenaze alayına genelde kadınlar katılmazken (Merkez-Körs köyü, Çavdarhisar ilçesi, Kütahya-Merkez), nadiren gelenlerin olduğu (Merkez-Körs köyü, Kütahya-Merkez), bunların da daha çok dışardan gelen kişiler olduğundan söz edilir. (Kütahya-Merkez) 
Bazı yerde kadınlar, cenazeyi geçirmek için ardından köy dışına kadar gider; ancak bunun günah olduğu söylenir. (Domaniç-Çukurca köyü) 
Bazı yerde de cenaze törenine kadınlar asla gitmez. (Emetilç.)

Tabut geçerken herkes saygı gösterir, sağ elini göğsüne koyar (Merkez-Körs köyü),cenazenin ardından bakılmaz, erkekler işleri yoksa cenazenin ardından giderler, işleri varsa cenaze gidinceye kadar beklerler. (Emet ilç.)
Dışardan gelen cenazelerde, cenazenin tabutunun yanında bir miktar toprak getirilir. 
Toprak olmazsa taksi yürümez denir. 
Cenazeyle getirilen toprak daha sonra mezarının üzerine atılır. (Çavdarhisar ilçesi)

Tabutla ilgili kaçınmalar;

Tabut giderken bazı kaçınmalara dikkat edilir. 
Bunlar genelde ölü basmasın diye yapılan uygulamalardır. 
Cenaze giderken kırklı kadın çocuğunu kundağı ile alır, cenazeyi geçirmeye kapıya çıkar. Kırklı gelin de kapıya çıkar. (Merkez-Körs köyü) 
Evde uyuyanlar varsa uyandırılır, eli yüzü yıkanır. (Emet ilç.)

Cenaze Namazı

Cenaze namazı mezarlıkta (Merkez-Körs köyü), caminin önünde (Çavdarhisar ilçesi, Pazarlar ilçe. şaphane ilçe., Emet ilçe., Domaniç-Çukurca köyü, Kütahya-Merkez) ya da köy meydanında kılınır. (Merkez-Körs köyü, Hisarcık-Çatak köyü, Hisarcık-şeyhler beldesi, Domaniç-Çukurca köyü )

Cenazenin, cenaze namazı sırasında üzerine konulduğu taşa “musalla taşı” denir. 
Cenaze namazı cami imamı  ya da gelenekten yetişmiş kişiler (Merkez-Körs köyü) tarafından kıldırılır. 
Cenaze namazı, vakit namazından sonra topluluğun, cenazenin önünde toplanmasıyla kılınır. (Genel)

Cenaze namazı dört tekbirle kılınır. 
Müezzin kamet getirir. 
Kamet sonunda er veya hatun kişi niyetine der. 
İmam, tekbir alınıp eller kulağa götürülüp, göbeğin altında bağlanır.

Sübhaneke duası okunur. 
Sonra imam ellerini kaldırmaksızın tekrar tekbir alır ve Fatiha suresi okunur. 
Cemaat içlerinden tekrar eder. 
İmam ve cemaat yine ellerini kaldırmadan tekbir alır ve cenaze duası okur. 
Bu dualar kadın için ayrı erkek için ayrıdır. 
Ayrıca Subhaneke duası okunurken de vecelle senayüke bölümü kadınlar için okunmaz. 
3. tekbir sonunda konut duaları okunduğu da olur. 
Dördüncü tekbirde eller kaldırılmaz, bu sefer hiçbir şey okumadan eller salıverilir. 
Önce sağa sonra sola selam verilir. (Emet ilçe.) 
Selamdan sonra imam cemaate döner ”er kişi veya hatun kişi hakkında ne dersiniz” der. 
Cemaat “Allah rahmet eylesin” derler. 

Daha sonra imam “ hakkınızı helal ediyor musunuz” der. 
Cemaat de hep birlikte “bizden yana helal olsun” veya sadece helal olsun derler. 
Cenaze namazından sonra tabut omuzlarda ya da araçla mezarlığa götürülür, defin işlemi yapılır.

Kütahya kültürü Cenazenin Gömülmesi


Mezar hazırlığı ile ilgili uygulamalar;

Mezar daha önceden kazılmış olur. Mezar kazmaya, cenazenin gömüleceği gün komşu ve akrabalardan 3–4 kişi  hava soğuksa üç kişi, sıcaksa iki kişi gider (Çavdarhisar ilç.) ya da mezar belediyeden görevli (şaphane ilç.), belli mezarcılar (mezar kazıcılar) tarafından  kazılır. Onlar yoksa akraba, komsu vb. gider.  
Ölmeden önce genelde mezar hazırlama yoktur. 
Bununla ilgili bir açıklama, kişinin nerde öleceğinin belli olmayacağı (Kütahya-Merkez) şeklindedir.

Mezar kazanların, ölünün mezar evini yaptığı için hakkının verilmesi gerektiğine inanılır.  
Mezar boyunu ayarlamak için bazı yerlerde cenazenin boyu iple ölçülür. 
Bu ölçüden biraz daha uzun olacak şekilde de mezar boyu ayarlanır. (Merkez-Körs köyü, Çavdarhisar ilçesi) Bazı yerlerde de mezar için ölçü alınmaz. (Pazarlar ilç.)

Mezar kazarken mezardan kemik çıkarsa, kemikler mezarın ayakucuna gömülür mezarı satın almak için para atılır ya da mezar kapatılır ayrı bir yere açılır. (Çavdarhisar ilçesi) 
Kemik çıkan mezara para atılması geleneği bazı yerlerde gelenekte olmasına karşın sonradan kalkmıştır. (Merkez-Körs köyü)
Mezar kazarken yılan çıkarsa, o kişinin amelinin kötü olduğuna yorulur. (Merkez-Körs köyü)

Mezar derinliği erkekte göbek hizasında, kadında göğüs hizasında olur. 
Derinliğin erkekte göbek, kadında göğüs hizasında olması namaz kılarken ellerin konulduğu yerle ilgili görülür.  
Mezar içine kıble tarafına ayrı bir oygu yapılır. 
Oygu için mezarın kıble tarafı 15-20 cm oyulur. (Merkez-Körs köyü) ve bu oyguya sapma (Merkez-Körs köyü) denir. 
Bazı yerde de mezar içine ayrı oygu yapılmaz. (Hisarcık-ùeyhler beldesi)

Cenazenin mezara indirilmesiyle ilgili uygulamalar;


Tabut mezarlığa getirildikten sonra cenaze yakınları tarafından mezara indirilir.
Kadın cenazeyi oğlu, kardeşi, amcası, dayısı, kocası vb. indirir. 
Cenaze mezara indirilirken mezarın içinde baş ve ayakucunda iki kişi olur.
Yukarıdakiler de indirmeye yardımcı olur.  
Cenaze mezara yatırılırken, başının altına toprakla yastık gibi yükselti verilir.
Aynı şekilde sırtının altına da toprakla destek verilir.  
Cenazenin yönü kıbleye çevrilir.  
Cenaze “Allahu Taalanın ismi ve Resulullah’ın ümmeti üzerine seni defnediyoruz” denilerek defnedilir.  

Cenaze mezara yatırıldıktan sonra kefenin baş, orta ve ayakucunda olan bağlar çözülür.  Çözülen bağlar mezar içinde bırakılır.(Merkez-Körs köyü)
Mezar tahtası arasına bazılarınca azabını azaltacağı inancıyla kabir duası konur. 
Bu duayı daha önceden kiúinin kendisi hazırlar ve ölünce kefenine konur.

Mezar üstünün kapatılmasıyla ilgili uygulamalar;

Cenaze mezara yerleştirildikten sonra üzeri verev dizilen tahtalarla kapatılır. 
Mezarın üzerini kapatılan tahtalarla ilgili bir isimlendirme “mertek” şeklindedir.   
Tahtanın üzerine naylon kapatılır. 
Eskiden hasır kullanımı yaygınken (Merkez-Körs köyü, Çavdarhisar ilç.) sonradan naylon kullanımı yaygınlaşmıştır. (Merkez-Körs köyü,

Hasırın açık kalan yerleri olursa otlardan konur, Hasır ya da naylonun üzerinden toprak atılır.  
Bazı yerlerde de mezar üzeri sadece tahtayla kapatılır, üzerine naylon hasır vb. konulmaz. Toprak tahtanın üzerinden atılır. 
Tahtanın açık kalan yerleri olursa yeşil ağaç dallarıyla destek yapılır. (Hisarcık-şeyhler beldesi) Mezarın üstüne beton kapak yapılması da günah kabul edilen inanışlardan biridir. (Kütahya-Merkez)

Mezara toprak atılırken kürek elden ele verilmez, yere bırakılır yerden alınır. 
Elden ele verilirse arkası ürer yani arkasından cenaze çıkar (Merkez-Körs köyü), ölüm elden ele geçer  diye düşünülür.
Mezarın baş ve ayakucuna geçici başlıklar konur. (Genel) 
Bu başlıklar genelde ağaçtan olur.  
Ardıç ağaçlarından hazırlanan kazıklardan kullanılır.
Bazı yerlerde mezara konulan başlıklara yazma, kefen bağı vb. bezlerden bağlanırken bazı yerlerde başlıklar cinsiyete göre şekillendirilir. 

Hisarcık-Çatak köyünde, gençlerde tabuta bağlanan al-yeşil renkli emir denilen örtü, defin sonrasında mezar başındaki tahtaya bağlanır. 
Simav ilçesinde, mezarın yeni olduğunu belli etmek için başına beyaz kefen parçasından ip asıldığından söz edilmiştir. 
Hisarcık-Şeyhler beldesinde, gençlerin mezarlarına yapay çiçeklerden sokulur. 
Domaniç-Çukurca köyünde kadın mezarının ayakucu tahtası kertikli, erkeğinki kertiksiz olur.

Mezar üstüne su dökmeyle ilgili uygulamalar;

Tabut mezarlığa götürülürken bir güğüm ya da bir ibrik de su götürülür.
Bazı yerde güğümün sapına havlu bağlanır.   
Mezara toprak atma işi bitince, üzeri kürekle hafifçe çizilerek, ölü yakını tarafından bir ibrikle ya da testiyle yönü kıbleye doğru olmak üzere baştan ayağa doğru su dökülür. 
Mezarın üzerine su dökme geleneği, söylenene göre Çavdarhisar ilçesinde önceden yokken sonradan geleneğe girmiştir. 
Domaniç-Çukurca köyünde su dökmede kullanılan kap daha sonra okula ya da camiye bırakılır.
Mezarın üzerine su dökmenin amacı mezarın toprağı çabuk tozmasın diyedir.

Yaygın olan mezar üstüne su dökme geleneği dışında, bazı yerlerde mezar üstüne su kabı bırakma geleneği de vardır. 

Mezar başında dua okunması ve telkin verilmesiyle ilgili uygulamalar;

Defin işleminden sonra  mezar üstüne su dökülürken   dua, sure ve ayetlerden okunur.  
Bunlar arasında Yasin suresi  Ali İmran suresinden ayetler,   İhlas suresi, Mülk suresi   Fatiha suresi  vardır. 
Fatiha okunduktan sonra okunan dua ve surelerin ölenlerin ruhuna gitmesi için cenaze duası  kabir duası  yapılır.
Telkin sırasında, cenazenin mezarında oturduğuna, kafasını üstündeki tahtaya vurunca öldüğünü anladığına ve hocanın da ölen kişinin korkmaması için telkin verdiğine ilişkin inanışlardan söz edilir. 
Cenazenin ruhunun da baştan göbeğine kadar olan kısmına girdiğine inanılır. (Çavdarhisar ilçesi)

Mezarlıktan ayrılmayla ilgili uygulamalar;

Hoca telkin verirken, cenazeye katılan topluluk da mezarlıktan ayrılır. 
Bu arada cenaze sahiplerine mezarlıktan ayrılmadan önce baş sağlığı dilenmesi de yaygın uygulamalardandır.

Taziye/Baş Sağlığı Dileme

Definden sonra yerine getirilen uygulamalarda bir diğeri cenaze yakınlarına baş sağlığı dileme ve taziye ziyaretinde bulunmadır. 
Konuyla ilgili bazı uygulamalar şunlardır:

Emet ilçesinde, mezarlıktan döndükten sonra erkekler, ailenin erkeğine baş sağlığı diler. Cenaze sonrası eve gelen ve yemeğini yiyen cenaze evi erkekleri dışarı çıkarlar. 
Esnafsa dükkânını açar veya gidebileceği bir yere gider, orada baş sağlığı dileklerini dinler. ilk bir hafta kadınlar, cenaze evine “baş sağlığına” gider. 

Kadınlar cenaze evinde, dışarıya çıkarken giydikleri örtme ve peştamallarını çıkarmadan on-on beş dakika oturup ayrılırlar. 
Gelirken de yanlarında çocuk getirmezler. 
Cenazesi olan evin hayvanları varsa bunlarla da komşuları ilgilenir.

Baş sağlığı için cenaze evine daha çok Yasin okumasının yapıldığı 7 gün boyunca gelinir. 
İş  durumuna göre isteyen gündüz isteyen gece gelir. 
Geç kalan daha sonraki günlerde gelebilir.
Kütahya-Merkez’de cenaze sahiplerine taziyeye, derlenen bilgilerden birine göre ilk 7 gün içinde, bir diğerine göre ilk 40 gün içinde gidilir. 
Cenaze evine gelenlere, yemek vaktiyse eren yemeğinden ikram edilir. 
Cenaze evine gelenler, en azından bir meyve suyu ikram edilmeden gönderilmez.

Cenaze yakınlarına baş sağlığı dilenirken Ölümün Allahtan geldiğine, üzülmenin boşuna olduğuna dair sözler söylenir.  
Taziyede ve teselli amacıyla kullanılan sözler şunlardır:

  • Başınız sağ olsun  
  • Hüküm Allah'ın 
  • Allah gani gani rahmet eylesin 
  • Allah rahmet eylesin 
  • Allah kalanlara uzun ömür versin 
  • Allah sizlere ömür versin 
  • O yattıkça Allah sizlere uzun ömür versin 
  • Allah kalanlarına ömür versin 
  • Geride kalanlara Allah sabır versin
  • Allah ecir-sabır versin 
  • Allah Fatıma Anamızın sabrını versin 
  • Allah sabır etsin 
  • Allah başka acı vermesin 
  • Yattığı yerde rahat etsin 
  • Mekânı cennet olsun 
  • Emir büyük yerden 
  • Toprağı bol olsun 
  • Allah taksiratını affetsin 
 

Ölüm ile ilgili bazı gelenek ve inanışlar ve kaçınmalar, Ağıt Yakma, Yas Tutma


Ölüm sonrası içinde yer alan bir diğer gelenek toplumsal kurallar içinde ölenin ardından ağıt/yas yakılması ve yas tutulmasıdır. 
Ağıt ve yas tutmayla ilgili bazı uygulama ve inanışlar şunlardır:

Cenazenin arkasından ağlaşanlar yas yakanlar olur. 
Ölenin yakınları, evlatları yas eder. 
Ağlamazlarsa, “ölü çıktı gitti de ağlamadılar” diyerek ayıplanır. (Pazarlar ilç.)

Cenazenin ardından özellikle de gençlerde ağıt yakılır.  
Çavdarhisar ilçesinde yas önceden her cenazede olmak üzere daha yaygınken sonradan daha çok genç ölenlerde yakılmaktadır. 

Cenazenin arkasından bazen ağlamayanlar hiç ağlamadı diye, çok ağlayanlar da kendini yerden yere vurdu diyerek ayıplanır.   
Bir diğer inanış, cenazenin arkasından sessizce ağlanması gerektiği; ancak ağıt yakılmaması gerektiği, ağıt yakmanın günah olduğu şeklindedir. (Kütahya-Merkez)

Yas süresi gençlerde daha fazla olur. 
Yaslı oldukları dönemde kadınlar süslenmeden kaçınırlar. (Çavdarhisar ilçesi) 
10 gün, 20 gün ya da kırkına kadar televizyon açılmaz.
Televizyon açılsa bile eğlence programı seyredilmez. 
Akrabalarda düğün olan varsa, davul çalınmaz.  
Cenaze yakınları ilk 40 gün boyunca evden çıkmazlar. 
Çıkanlar ayıplanır. 
Taziyeye gelenler beklenir. 
Çok süslü giyimler tercih edilmez, makyaj yapılmaz.(Kütahya-Merkez)

Kütahya kültürü: Defin Sonrası Dini uygulamalar;


Cenaze adına yapılan uygulamalardan bir bölümü dini uygulamalar bir bölümü de hayrı cenazeye gitmesi için yemek verilmesiyle ilgilidir, Pazarlar İlçesi’nde cenaze gideceği zaman ve gittikten sonra kadınlar toplanır,
Kur’an okunur sonra herkes dağılır. Akşamüstü tekrar toplanılır, Kur’an okunur. 
Cenazenin ardından 3 gün boyunca Yasin, Tabereke, Amme vb. okunur.
Tavşanlı İlçesi’nde ve Çavdarhisar İlçesi’nde cenazenin ardından 7 gün boyunca Kur’an okunur. 
Okuma için hoca çağrılır. (Tavúanlı ilç.) şaphane İlçesi’nde ilk günden itibaren Kur’an’dan Yasin, Tabereke vb. sureler okunur. 
Okuma 3 ya da 7 gün devam eder ama üç gün mutlaka okunur.

Yemek verilmesiyle ilgili uygulamalar;

Defin günü dini uygulamalar yanında yemek verilmesiyle ilgili olarak; Merkez-Körs köyünde sin kurbanı kesilir. 
Ayrıca akşamüstü herkes cenaze evine yemek getirir.
Domaniç-Çukurca köyünde defin günü, sabahleyin komsular yemek getirir, yemek verilir. Akşam komsular tekrar yemek getirir.

şaphane ilçesinde cenazeden dönen hocaya ve yanındaki erkeklere yemek verilir.
Yemeği komsular getirir. 
Çiğ yiyecekler getirip cenaze evinde de pişirilebilmektedir. 
Akşama tekrar yemek verilir, bu yemekte kadınlar da olur. 
Pazarlar ilçesinde yemek sadece akşamüstü verilir.

Emet ilçesinde ölü evinin yakınları akrabaları, komşuları cenaze yıkanıp evden gider gitmez hemen evlerine gidip yemek yapar, ölü evine getirir. 
Konu komsu, akraba bir hafta–10 gün cenaze sahiplerine yemek yaptırmaz. 
Mezarlıktan sonra ailenin erkekleri topluca eve gelir. 
Hemen tarhana yapılır. 
Tarhana acımızı alsın denir. 
Yemeğin yanında, acı acımızı alsın diye soğan da yenebilir. 
Sofra kurulur. 
Sofra kurulduğunda evde baş sağlığı için gelenler de oturur ve ölenin ruhuna okunur. 
Evdekilerin hepsi sofraya buyur edilir. Evdeki kadınların da oturup yemesi için:

Acımız başka yerde, acıktığımız yer başka, oturun sofraya” denir.

Simav ilçesinde, komsu ve akrabalar, cenaze evine üç öğün yemek getirirler; cenaze evinde yemek yapılmaz.
Kütahya-Merkez’de, cenazeye katılanlara evde ve mezarlığa göndermek suretiyle cenaze sahipleri tarafından pide, ayran ve helva verilir. 
Cenaze evinde, ilk gün bacadan bir koku çıksın diye helva yapılır. 
Sonrası için, cenaze sahiplerinin hatırına, zenginliğe göre her gün bir akrabası yemek getirir. Derlenen bilgilerden birine göre, cenaze sahibinin akrabaları sırayla 40 gün boyunca cenaze evine yemek getirirler

Cenaze evinde ilk gün komsuların ya da akrabaların getirdikleri ve evde hazırlanan yemeklerin verilmesiyle ilgili uygulama genel olarak “eren yapma” şeklinde ifade edilir.
Defin günü verilen yemeğe “eren” ya da “eren yemeği” (Merkez-Körs köyü, Kütahya-Merkez Defin gününe “eren günü”, ölü evine “eren yeri” (Çavdarhisar ilçe.) ya da “eren evi” (Pazarlar ilçe.), cenaze evine yemek götürmeye de “erene gitme” (Simav ilçe.) denir.  

Cenaze Adına Yapılan Günler

Merkez-Körs köyünde, defin günü yapılan sin kurbanı ve eren yemeğinden sonra cenazenin 7’sinde adak yapılır. 
Cenaze sahibinin ekonomik durumu uygunsa kurban keser, değilse et alır. 
Yedisinde verilen yemeğe herkes çağrılır. 
Yemek olarak; fasulye, et yemeği, pilav, salata olur, helva, hoşaf vb. yapılır. 
Sonra 40’ı yapılır. 
Kırkında da aynı yemekler hazırlanır, helva yapılır. 
Kurban kesilmez. 
Kırkından sonra da yılı yapılır. 
Yılında yine adak yapılır, helva pişirilir, Kur’an okutulur. 
Yedisinde ve kırkında yapılan helvadan, kokusu ölenin ruhuna gitsin diye ocağa da atılır.

Çavdarhisar ilçesinde, defin günü yapılan eren yemeğinden sonra 2. gün gözleme yapılır. Mezar kazan iki ya da üç mezarcıya ve cenazeye kaç tane hoca katılmışsa, genelde üç
hoca olur, o hocalara parayla  birlikte gözleme gönderilir. 
Buna “cenazenin ağzını açma” denir. 
Aynı gün cenaze yıkayanlara da gözleme gönderilir. 
Ayrıca cenazenin çamaşırları yıkanarak bohça yapılır ve takım takım ayrılarak fakirlere verilir. 

7 gün okunduktan sonra 7. gün duası edilir, koku duası yapılır. 
Gelenlere, üzerlik ya da fesleğen dağıtılır. 
Yemek verilir. 
Yemek için et, tavuk vb. alınır, helva yapılır. 7. gün dua yapıldıktan sonra çörekotu, un, tuz, seker dağıtılır, herkes bunlardan ağzına atar. 
Ayrıca lokum ya da çikolata dağıtılır. Sonra da yemek verilir. 7 gün boyunca okuyanlara birer tane dane (tülbent) hediye edilir. 

Yedisinden sonra 40’ı yapılır. 
Kırkında komşulara, akrabalara haber verilerek gözleme yapılır, tavuklar alınır, helva basılır. Çocuklara hep birlikte verilir. Komşu ve akrabalara dağıtılır. 
Okuma yapılmaz. 
Elli birinci gün, hocaya, öldüğü saatte “burun duası” yaptırılır. O gün yine gözleme yapılabilir ya da hocaya ekmek, yemek ve para verilir. Yılında isteyen koyun, keçi vb. keser, alamayacak olan tavuk alır yemek verir. Kırk bir Yasin indirilir ya da mevlit okutulur. 

Ondan sonraki zamanlarda da Cuma aksamları yani Perşembe günü isteyen seker, un, fırında yapılan hamursuzlardan (mayasız hamurdan, soda katılarak ekmek hamuru gibi hazırlanır, tepsiye yayılır, fırına verilir) dağıtır. Bu tür hayırlara “adak” denir.
Perşembe günü adak yapılamadıysa bir fakire un, tuz vb. verilir. Eskiden ocağa un, tuz
atılırmış. 
O gün mevtalarını Cuma akşamlığını istemeğe geldiklerine, herhangi bir şey yapılmamışa ilenerek gittiklerine inanılır. 
Yapılan adakların başın gözün zekâtı olacağına inanılır.

Kütahya kültürü ıskat, devir ile ilgili uygulamalar;


Ölünün arkasından yapılan uygulamalardan bir diğeri ıskat, devir ve dardan indirme olarak ifade edilen pratiklerdir. 
Iskat, ölenin sağlığında yapamadığı dini vecibelerin yerine fakirlere verilen paraya denir. 
Bu para, ölenin tutamadığı oruçlara ve yeminlere karşılıktır.

Kişinin yaşı esas alınarak hesaplanır. 
Devir, hoca ve onun yanında birkaç kişi arasında ıskat parasının devredilmesiyle gerçekleşen bir uygulamadır.
Devir uygulaması çoğu yerde yapılırken bazı yerlerde sadece varlıklı olan yaptırır

Devir işlemi, defin günü  defin sonrasında mezar başında  ya da cenaze sahiplerinin uygun gördüğü bir zamanda yapılır. 
Devirde dağıtılacak para, ölenin kocası, oğlan çocukları vb. tarafından karşılanır.

Ölen kişi sağlığında yıkayana, devrine oturanlara verilmek üzere ölümlük diye bir miktar para saklamışsa bu para harcanır para ayrılmamışsa ailesi karşılar.   
Para yerine ekin verildiği de olur.

Devir için 3-5 hoca gelir. 
Cenaze sahibi ne kadar para dağıtacaksa onu hocaya verir.
Hoca da devri yaptıktan sonra dağıtmasını yapar.  
Devirin söylenene göre, Kuranı Kerim’de, Hadisi şeriflerde yeri yoktur. 
Diğer İslam ülkelerinde böyle bir uygulama yoktur. 
Kanuni Sultan Süleyman’ın şeyhülislamı  ihtiyaten bunu koymuş, böyle de gitmektedir. 
Herkes faturanın altından kalkamamakta, bu gelenek de gittikçe zayıflamakta ve kalkacağı düşünülmektedir. 

Cenazeyle ilgili kaçınmalar;

Cenazenin olduğu yere hamile kadın  adetli kadın girmez. 
Hamile kadın cenazeye bakarsa, çocuğunun hareketsiz kalacağına, doğum yapınca bayılgan olacağına, kırklı çocuğu olan lohusa cenazeye bakarsa sütünün kesilebileceğine inanılır.

Hamile kadın ve lohusa, cenaze yıkarken akan suyun üstünden atlamaz; atlarsa çocuğunda bir hastalık olabileceği söylenir.  
Ölenin ardından çok üzülmenin de çok sevinmenin de o kişiye ölüm getireceğine inanıldığından tasvip edilmez. (Emet ilçe.)

Cenazenin kalktığı yer ve evle ilgili kaçınmalar;

Cenazenin ardından, cenaze evi ve yedi komsu evdeki sularını yeniler. (Çavdarhisar ilçesi) Evdeki sularda Azrail’in kılıcını yıkadığına ve suların kanlı olduğuna inanılır. 
Evin her tarafının kan içinde kaldığına inanıldığından definin ertesi gün hem gözleme yapılır hem de ölenin yatağı, çarşafları, giysileri yıkanır, ev badana edilir. (Çavdarhisar ilçesi) Merkez-Körs
 
Cenazeden sonra eve ağırlık çökmesin diye ölünün yatağı toplanır. (Emet ilç.)
Ölü evinden dönenler kendi evine gittiğinde tuvalete gider, elini-yüzünü yıkar, daha sonra evdekilerle konuşur. (Emet ilç.)

Mezarlıkla ilgili kaçınmalar;


Mezar çiğnenmez, mezarlığa hayvanlar sokulmaz, mezarlıkta yetişen ağaçların meyveleri yenmez. (Merkez-Körs köyü, Kütahya-Merkez) Mezarlıkta yetişen ot, mantar vb. yenmez. (Merkez-Körs köyü) 
Mezarlıkta yetişen ot ya da meyvelerin, ölenlerin yağıyla beslendiği için yenilmediği (Merkez-Körs köyü), mezarlıkta yetiştiği için insanın içinin çekmediği (Kütahya-Merkez) söylenir.

Mezarlıkta yetişen ağaçların   ulu ağaçların odunu şahıs olarak yakılmaz   ortak kullanılan köy odalarda yakılır.  
Mezarlıktaki ağaçların odununu kesip evde yakmanın günah olduğuna  inanılır.
Mezarlık parmakla işaret edilmez, edilirse günah denir. (Kütahya-Merkez, Çavdarhisar ilçesi)
Mezarlığa bir adım girince selam verip okuduktan sonra mevtanın yanına gidilmesi gerektiği söylenir. (Çavdarhisar ilçesi)

Defin günü cenazeden dönen kişiler başkasının evine uğramaz, aksi halde uğursuzluk sayılır. (Simav ilçe.)


Kaynaklar:

Kaynaklar:
Makale - Bircan KALAYCI DURDU
Kütahya valiliği Halk kültürü 2006/2007 araştırmaları kitabı  

0 Yorumlar

Yorumlarda lütfen saygılı olun