KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

Jose Saramago'nun Körlük Romanı: İnsan Doğasının Karanlık Yüzleri ve Toplumsal Eşitsizlik

José Saramago'nun Körlük Romanı
José Saramago'nun Körlük Romanı


Jose Saramago'nun Körlük Romanı, insan doğasının karanlık yüzlerini ve toplumsal eşitsizliği ele alan etkileyici bir eserdir. 

Jose Saramago'nun Körlük Romanı


Roman, insanların içsel kötülüklerini ve toplumsal adaletsizlikleri ele alarak derin bir şekilde inceler. 
Saramago'nun eseri, insan doğasının karmaşıklığını ve toplumsal yapıların eleştirisini içerir. 
Bu roman, okuyucuya insanın karanlık yönleriyle yüzleşme ve toplumsal adaletsizliklere karşı duyarlılık geliştirme fırsatı sunar.
Körlük, 1998 yılında 'Nobel Edebiyat Ödülü' sahibi olan Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici kitaptır. 

Araba kullanırken bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken aniden kör olur. 
Kör olan adamın körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. 
Bu körlük, adeta bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır, öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok eder. 
Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. 
Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. 
Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır. 

Jose Saramago, bu çarpıcı romanında körlük olgusunu bir metafor olarak kullanmış, basit imgelere, sıradan sözcük oyunlarına başvurmadan, yoğun bir anlatımla, anlatıcının ve kahramanların konuşmalarını ortaklaşa bir monologa dönüştürerek, kurgunun evrenselleşebilmesi açısından kişilere ad vermeksizin liberal demokrasinin insanları sürüklediği sağlıksız ortamı olağanüstü bir ustalıkla yaratmıştır. 
Jose Saramago, Portekiz'in yaşayan en önemli yazarı olarak bilinmektedir.

Görme yetisine sahip olup olmadığımızı sorguluyoruz. 
Belki de çevremizdeki acıları, haksızlıkları ve yoksullukları görmemek için körleşiyoruz. 

İnsanların neden olduğu felaketlere karşı duyarsız kalmamız, aslında gözlerimizin perde inmesinden kaynaklanıyor olabilir. 
Belki de sürekli ahlak dersleri verip etik kurallar hatırlatmamız, aslında kendi körlüğümüzü göstermekten korkmamızdan kaynaklanıyor. 
Ayrıca sansüre tepkisizliğimiz de körlüğümüzün bir göstergesi olabilir.

José Saramago'nun Körlük romanı okurken, karanlıkta yürüyerek insanın kötülüklerine tanıklık edeceğiz.

  • İkiyüzlülük
  • Hırsızlık
  • İstismar
  • Onursuzluk ve yolsuzlukla karşılaşacağız.

Arafta kalacak, karanlık tünellerde ilerleyeceğiz. 
Açlığa karşı uygulanan adaletsiz güç karşısında dehşete düşeceğiz. 
Çevremizi saran kötü kokudan nefes alamayacak, yolculuğa ara verip kendimizi temizlemek isteyeceğiz, ama yine de kitabı elimizden bırakamayacağız. 

Yol arkadaşlarımızın ismi yok. Sadece "doktor", "doktorun karısı", "ilk kör", "onun karısı" gibi isimlendiriliyorlar. 
Yer ve zaman da belirsiz. 
Beyaz körlük salgını aniden başlar ve yayılır. 
Tek bir insan kör olmaz, o da doktorun karısıdır. 
Belki de yazar, erkek dünyasında vicdanı temsil etmek için tek bir kadını seçmiştir.

Jose Saramago, körlük metaforu üzerinden sistem eleştirisi yapar. 
İnsanı, dünyayı, değerleri ve ahlakı sorgular. 
Olumlu davranışların evrensel olarak kabul gördüğü doğanın, kötülükle yan yana durduğunu, devletin denetlemede zorlandığında toplumu kaosa sürükleyebileceğini anlatır. 

Yazarın her türlü kötülüğü erkek üzerinden, vicdanı ise kadın üzerinden anlatması dikkat çekiciydi. 
Belki de uyanış için, görebilmek için önce kör olmak gereklidir. 
Körlük, sadece bir kitaptan ibaret değildir.

José Saramago'nun 1995 yılında yayımlanan Körlük romanı, Portekizli yazarın en ünlü eserlerinden biridir. 
Roman, bir şehirde aniden yayılmaya başlayan körlük salgını ile açılışı yapar. Salgın, insanların nedenini anlayamadan aniden kör olmalarına sebep olur.

Romanın anlatıcısı, olayları bir doktorun karısının gözünden aktarır. Doktorun karısı, salgının ilk kurbanlarından biridir. Kör olduktan sonra, bir grup körle birlikte bir apartman dairesinde karantinaya alınır.

Körlük salgını, toplumun ahlaki yapısını hızla çökertir. İnsanlar, görme yetilerini kaybettikçe, birbirlerine karşı daha da acımasız ve saldırgan hale gelirler. Karantinadaki körler, hayatta kalmak için birbirleriyle işbirliği yapmak zorunda kalırlar.

Roman, insan doğasının kırılganlığını ve toplumsal çöküşün ne kadar hızlı bir şekilde gerçekleşebileceğini gözler önüne serer. Aynı zamanda, dayanışma ve işbirliğinin önemini vurgular.
Romanın başlıca temaları şunlardır:

  • İnsan doğasının kırılganlığı
  • Toplumsal çöküş
  • Dayanışma ve işbirliğinin önemi
  • İktidar ve güç
  • Gerçeklerin çarpıtılması

Körlük, farklı yorumlara açık bir romandır. Okuyucular, romanı farklı açılardan yorumlayabilirler. 

Roman, insan doğasının kırılganlığı üzerine bir uyarı niteliğinde olduğu kadar, toplumsal çöküşün ve gerçeklerin çarpıtılmasının tehlikelerini de gözler önüne seren bir eserdir.