Suriye nin geleceği

Cep Telefonları: Boşanmaların Gizli Mimarı?

Günümüz dünyasında cep telefonları, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Sabah gözümüzü açar açmaz ilk baktığımız şey, eşimizin yüzü değil, telefon ekranı oluyor.oluyor da bela da geliyorum diyor.

 

Boşanmalar Artarken Suçlu Cep Telefonları Mı:

Peki, bu masum görünen teknolojik cihaz, evliliklerin gizli düşmanı olabilir mi? 

İşte, cep telefonlarının boşanmalara olan katkısını ironik bir dille ele aldığımız makalemiz ve ironik bir şiir!

 

Çiftlerin Arasına Giren "Üçüncü Kişi": Telefon:

Eskiden çiftler arasında üçüncü kişiler genellikle kayınvalideler, iş arkadaşları veya eski sevgililer olurdu.
Ancak modern çağda bu unvanı, sessizce hayatımıza giren cep telefonları aldı! 

Eşinizle romantik bir akşam yemeği mi planlıyorsunuz? 

Harika! Ama önce sosyal medyada "Ne yesek?" anketi yapmanız gerekebilir.

Artık ilişkiler, göz göze sohbetlerle değil, ekrandan ekrana mesajlarla ilerliyor. 

Birbirine uzun uzun aşk mektupları yazan çiftler gitti, yerine WhatsApp'ta "okundu ama cevap yok" krizleri geldi.

 

Sen Telefonunu Daha Çok Seviyorsun! Krizleri

Evliliklerdeki en büyük tartışmalardan biri, "Beni mi daha çok seviyorsun, telefonunu mu?" sorusuyla başlıyor. 

Eşinize ne kadar sevgi dolu olduğunuzu ispatlamak için telefonu bir kenara bırakmanız gerekebilir, ama ya Instagram'da en sevdiğiniz influencer yeni bir paylaşım yaptıysa? 

İşte bu noktada, sadakat testine tabi tutulabilirsiniz!

Telefon bağımlılığı, çiftler arasında kıskançlık krizlerini de beraberinde getiriyor. 

Eşinizin sürekli kimlerle mesajlaştığını merak ediyor, telefonuna gelen bildirimlerin şifresini çözmeye çalışıyorsanız, tebrikler! 

Siz de teknolojik çağın getirdiği evlilik sınavlarından birine girmiş bulunuyorsunuz.

 

Dijital Aldatmalar: "Sadece Arkadaşız" Sendromu

Eskiden aldatmaların kanıtı olarak yakalanan mektuplar, otel faturaları veya ruj izleri vardı. Şimdi ise tek bir emojinin bile evlilikleri bitirebildiği bir çağdayız. "O kalp emojisini neden attın?", "Kim bu profil fotoğrafını beğendiğin kişi?" gibi sorular, modern evliliklerin yeni tartışma konularından biri oldu.

Gizli mesajlar, sahte sosyal medya hesapları ve anlık silinen hikayeler… 

Teknoloji sayesinde aldatmak (!) artık daha sofistike bir hâl aldı. 

Peki ya telefonunuzu bir gün yanlışlıkla evde unutursanız? 

İşte o zaman gerçekten sadakat testine tabi tutulabilirsiniz.

 

Yatakta Üç Kişiyiz: Sen, Ben ve Telefon

Eskiden yatak odası, çiftlerin en özel anlarını paylaştıkları bir alan olarak bilinirdi. 

Şimdi ise yatak odalarının yeni misafiri cep telefonları! 

Birlikte vakit geçirmek yerine, biriniz YouTube'da video izlerken diğeri TikTok'ta kayboluyor.

Eşinizin "Birlikte zaman geçirelim mi?" teklifine "Bir dakika, şu videoyu bitireyim" diye cevap veriyorsanız, dijital boşanmanın ilk adımlarını atmış olabilirsiniz. 

Unutmayın, iyi bir evlilik için günde en az 10 dakika yüz yüze iletişim şart!

 

Sonuç: Boşanmak İstemiyorsanız Telefonunuzu Bırakın!

Cep telefonları hayatımızı kolaylaştırdığı kadar, ilişkilerimizi de zorlaştırıyor. 

Eğer boşanma istatistiklerine katkıda bulunmak istemiyorsanız, telefonunuzu biraz daha az kullanmayı deneyin. 

Akşam yemeklerinde gözlerinizi ekrana değil, eşinize çevirin. 

Yoksa bir gün, boşanma dilekçesinin sebep kısmında "WhatsApp'ta çok vakit geçiriyor" yazabilir!

Unutmayın: Mutlu bir evliliğin sırrı, şarj kablonuzun uzunluğu değil, eşinize ayırdığınız zamanın kalitesidir!

Cep Telefonları ve Boşanmanın Dijital Şifresi

Bir zamanlar,
Eller birbirine dokunurdu usulca,
Şimdi ekran kaydırıyoruz,
Yüzlerce kilometre uzağa...

Aşkın dili vardı eskiden,
Fısıldanan sözcükler,
Uzun mektuplar,
Sıcak bir bakış...
Şimdi ise "görüldü" damgası vurulmuş,
Cevapsız mesajlar var.

Bir sofrada üç kişi oturuyoruz,
Ben, sen ve ekran ışığı...
Çatal bıçağın sesi
Bildirim tonuna karışıyor,
"Kim bu beğendiğin?"
"Yoksa yine mi çevrimiçisin?"
Diyor.

Yatakta bile yalnız değiliz,
Birinin elinde Twitter,
Diğerinin elinde Instagram,
Birbirlerine değil,
Başkalarının hayatlarına bakıyorlar.

Ve en büyük ihanet,
Belki de gerçek hayattan çalınan vakit,
Sarılmak yerine, bildirimleri kontrol etmek,

Duymak yerine ekranlara kilitlenmek...

Sonra bir gün…
Telefonun şifresi çözülür,
Ya da belki hiç çözülmez,
Ama yaşamlar kırılır orta yerden
Boşluğa düşer dijital beraberlikler
Ve bir imza,
Boşanma dilekçesinde,
"Tek suçlu: telefon" der.

Telefonlar mı suçlu,
Biz mi suçluyuz(!)
Ekranlara hapsolmuş gözlerimizle,
Birbirimizi unutmuşuz..

Ve başlıyor hır gür

Dedim ki: "Ekrana gömüldüğün şu an,
Yüzümdeki çizgileri saydın mı hiç?"
Dedi: "Telefon değil, kalbim uzak,
Wi-Fi aşkı vallahi daha sıcak …"

Dedim ki: "Yemeğe ‘like’ atacağına,
Ellerimi tutsan ömür boyu!"
Dedi: "Filtrelerle güzelmişsin aslında,
Gerçeğin piksel kadar yorgun ama…"

Dedim ki: "Gece mesaj sesine uyandıkça,
Rüyamda bile bildirim titriyor!"
Dedi: "Boş koltukta oturma sebebim sensin,
Ben ‘online’ken sen hep ‘çevrimdışı’sın…"

Dedim ki: "Boşanma davasında tanık olarak,
Ekran süreni mi yazsınlar dilekçeye?"
Dedi: "Hâkim sorarsa ‘Üçüncü kişi kim?’,
Şarjı bitmeyen bir aşkım vardı, iPhone derim!"

Şiir: Ahmet ATAM

Related Posts