Hilafet Yeniden İlan Edilebilir mi? 🤔 TBMM’nin Yetkisi, Laiklik ve Uluslararası Denge
Hilafet TBMM’nin Uhdesinde midir? 📜
Hilafet TBMM’nin uhdesinde midir? TBMM isterse bugün hilafeti yeniden ilan edebilir mi? Laiklik ilkesi ve uluslararası dengeler açısından hilafetin geri gelme ihtimalini var mıdır?.
Ama şunu unutmamak lazım: O dönem hilafet sadece sembolik bir unvandı, gerçek siyasi gücü yoktu.
1924’te Hilafet Neden Kaldırıldı? 🏛️
3 Mart 1924’te TBMM, 431 sayılı kanunla hilafeti kaldırdı. Gerekçe şuydu:Hilafet, zaten Cumhuriyet ve hükümetin anlamında vardır. Ayrı bir makama gerek yoktur.”
Yani egemenlik millete geçtiği için hilafete gerek kalmamıştı.
Peki TBMM Bugün Hilafeti Yeniden İlan Edebilir mi? ⚖️
Teorik olarak evet. Çünkü TBMM anayasa değişikliğiyle istediğini yapabilir.Ama pratikte hayır. Çünkü bugünkü Anayasa’da laiklik Cumhuriyetin temel ilkelerinden biri. Hilafet ise laiklikle bağdaşmaz. Bunun için önce anayasayı değiştirmek gerekir ki bu da çok zor bir süreçtir.
Hilafet İlanı Uluslararası Dengeyi Neden Sarsar? 🌍
İşin bir de dış politika boyutu var. Hilafet ilanı demek, “Ben tüm Müslümanların manevi-siyasi lideriyim” demek olur. Bu da şunları tetikler:Müslüman ülkelerle kriz çıkar: Suudi Arabistan, Mısır, Pakistan, Endonezya gibi ülkeler “Neden Türkiye bizi temsil etsin?” diye karşı çıkar.
Büyük güçler tepki gösterir: ABD, Rusya, Avrupa, Müslümanların tek çatı altında birleşme ihtimalinden rahatsız olur.
Türkiye yalnızlaşır: İçeride laiklik tartışmaları alevlenir, dışarıda ise Türkiye “Müslüman dünyayı liderlik iddiasıyla karıştırmaya çalışan ülke” olarak görülür.
Kısacası hilafet ilanı, komşunun bahçesine bayrak dikmek gibidir. Kimse sessiz kalmaz.
Hilafet ve Meclis Üzerine
Bir vakitler,
Saltanatın gölgesi düşerken taş duvarlara,
Bir unvan kaldı geriye:
Hilafet.
Meclis’in ellerinde bir mühür gibi,
Parladı kısa bir süre,
Ama içi boş bir sandıktı aslında,
Siyasetsiz, yetkisiz, sadece isimden ibaret.
Sonra bir gün,
Gür bir ses yükseldi kürsüden:
Hilafet zaten milletin iradesinde gizlidir.
Ayrı tahtlara gerek yok!
Ve kapandı o defter,
1924’ün soğuk sabahında.
Bugün biri çıksa dese ki:
Meclis isterse yeniden açar o sandığı,
Evet, açabilir.
Ama o sandığın kapağını kaldırmak,
Bir volkanı uyandırmak gibidir.
Çünkü hilafet ilanı,
Komşunun bahçesine bayrak dikmektir.
Suudi, Mısırlı, Pakistanlı,
Herkes sorar:
Sen kimsin ki benim üzerimde söz söylüyorsun?
Dünya da sessiz kalmaz;
Gözleri buz gibi Batı,
Elleri demir Rusya,
Kulak kabartan Amerika…
Hepsi aynı anda döner yüzünü.
Ve içeride,
Laikliğin ince camı çatlar,
Toplumun damarlarında gerilim dolaşır.
Hilafet,
Bir hayalin cilalanmış gölgesi.
Ne bugünün anayasasına sığar,
Ne dünyanın dengelerine.
Meclisin anahtarında hâlâ durur izleri,
Ama o kapı açılırsa,
Ardında fırtına bekler.