SİYASAL İSLAM'IN KÜLTÜREL MİMARI: ŞULE YÜKSEL ŞENLER

Şule Yüksel Şenler ve siyasal İslam

Şule Yüksel Şenler Kimdir?

Türkiye'de Siyasal İslam'ın mimarlarından Şule Yüksel Şenler:

Şule Yüksel Şenler, özellikle 1960'lar ve 1970'lerde ortaya koyduğu faaliyetlerle Türkiye'de başörtüsü muhafazakarlık ve dini kimlik üzerine yürütülen tartışmaların merkezine oturan bir isimdir. 

Bir yazar aktivist ve güçlü bir hatip kimliğiyle yalnız muhafazakar kitleleri değil modernleşme ve laiklik ekseninde şekillenen kamuoyunu da derinden etkileyen bir figürdür. Özellikle huzur sokağı romanı muhafazakar camianın kültürel hafızasında bir sembol haline gelmiş sonraki kuşaklara aktarılmış ve siyasal İslâm'ın kültürel altyapısını güçlendiren metinlerden biri olmuştur.

Şule Yüksel Şenler, türbanın simgeleşmesi ve muhafazakâr kadın kimliğinin kamusal alanda görünür hale gelmesiyle Türkiye’de siyasal İslam’ın kültürel mimarisini şekillendirdi.

Türkiye'nin siyasal İslam'a evrilme süreci çoğu zaman büyük meydanlarda, parlamento kürsülerinde ya da ideolojik manifestolarda aranır, Oysa bu dönüşümün en güçlü izleri bir sokağın, sessizce değişen mimarisinde gizlidir.
Şule Yüksel Şenler bu mimarının başlıca ustalarından biridir.

🏠 Sokak ve Evlerin Dönüşümü:

Cumhuriyetin ilk yıllarında sokaklar, modernleşmenin vitrinleri olarak görülüyordu, kısa etekler şapkalı erkekler, batılı vitrinler. Şule Yüksel Şenler bu sokaklara yeni bir ev ekledi huzur sokağını.
Bu evin pencerelerinden türbanlı kadınlar görünür oldu, içerde ise İslami değerlerle yorulmuş bir hayat anlatıldı. Böylece sokak yalnızca modernleşmenin değil muhafazakar kimliğin de mekanı haline geldi. 

👩 Kadın Kimliğinin Taşları:

Şule Yüksel Şenler' in türbanı bir kumaş parçasından öteydi, bir kimlik taşıydı, bu taş sokakların kaldırımlarına yerleştirildiğinde kadınların kamusal alandaki yürüyüşü artık İslamcı hareketin görünür adımlarına dönüştü, kadınlar evin içinden çıkıp sokağa adım attılar, ama bu adım batılılaşmanın değil İslamcı kimliğin adımıydı.

📚 Edebiyatın Duvarları:

Şule Yüksel Şenler huzur sokağı adlı romanı bir edebi eser olmanın ötesinde, bir ideolojik duvar oldu. 
Bu duvar bireysel dönüşüm hikayesini toplumsal bir çağrıya dönüştürdü, modernleşme huzur getirmez, İslam'da bulunur. Böylece edebiyat, siyasi İslâm'ın kültürel zemini haline geldi.

⚖️ Direnişin Kapıları:

Şule Yüksel Şenler, yargılanması ve hapis cezası bu sokakta açılan direniş kapılarıydı, türban yasağına karşı yaşadığı mağduriyet İslamcı hareketin mağduriyet söylemini besledi, bu kapılardan giren her kadın. Siyasal İslâm'ın toplumsal dayanışmasına yeni bir tuğla ekledi.

Sonuç: Sokak Sessizce Değişti: Şule Yüksel Şenler, Türkiye'nin siyasal İslam'a evrilme sürecinde, bir sokak mimariydi, onun tasarladığı türban yazdığı roman verdiği konferanslar ve yaşadığı direniş sokakları mimarisini değiştirdi, artık bu sokaklarda yalnızca batılı vitrinler değil İslamcı kimliğin sembolleri de vardı. 
Huzur sokağı bir roman olmaktan çıktı, Türkiye'nin siyasal dönüşümünün metaforu haline geldi.

Şule Yüksel Şenler bir yazar mıydı, yoksa bir dönüşüm mimarı mı? 

Türkiye'nin siyasal İslam'a evriliş süreci çok aktörlü çok katmanlı bir dönüşümdür ancak bu dönüşümün kültürel ayağında Şule Yüksel Şenler kuşkusuz merkezi bir figürdür, yazıları konferansları semboldür. 

Sembolleştirdiği başörtü modeli ve muhafazakar kadınları harekete geçiren üslubu Türkiye'nin siyasi ikliminin bugünkü haline gelmesine doğrudan bir rol oynamıştır. Bir başka deyişle Şule Yüksel Şenler yalnızca bir romancı ya da sade bir kanaat önderi değil, Türkiye'de muhafazakar siyasal kimliğin kültürel mimarlarından biridir.


Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun