ALTAY TANKI HİKAYESİ: BAŞLANGICINDAN GÜNÜMÜZE



Altay tankına ne oldu, Liyakate değil sadakate göre iş yapıldığında ülkeler ve halklar neler kaybediyor.
Bu yazıyı, Türkiye'nin makus talihinin bir türlü kırılamaması siyasette adam kayırmanın ne denli maliyetler getirdiği ve getireceği, Altay tankının serüvenini baz alınarak anlatmaya çalıştım.

ALTAY TANKININ SERÜVENİ 

Altay'ın hizmete girme süreci giderek karmaşık bir hal aldı. Projede sapmalar meydana geldi. Önceden 2019 yılları konuşulurken, artık 2025 hatta 2030 yılları gündeme gelmeye başladı. Aslında başlangıç noktası 1996 yılı olan Tank 200 projesidir.

Alman Leopard tanklarının üreticisiyle ortak bir üretim planlanmıştı, ancak müzakereler sonuçsuz kaldı ve proje rafa kaldırıldı. Bunun yerine satın alma yoluna gidildi. Şu anda Türkiye'nin elinde yaklaşık 500 adet Leopard tankı bulunuyor. 2006 yılında hükümetin aldığı bir kararla yerli tank üretimi için çalışmalar başlatıldı ve 2008 yılında Koç Grubu ile sözleşme imzalanarak proje hayata geçirildi.

Otokar firması, yurt dışı destek alarak Güney Kore ile iş birliğine gitti ve Altay projesinde başarılı bir performans sergiledi. 2012 yılında prototip hazır hale gelirken, 2014 yılında Altay büyük ölçüde tamamlandı. 2016 yılında ise tamamen seri üretime hazır duruma geldi. Ayrıca, Altay'ın bir alt versiyonu olan Tulpar da geliştirildi. Otokar, tüm testleri başarıyla geçerek seri üretim aşamasına ulaştı.

2016 yılında bazı gelişmeler yaşandı. Devlet, Otokar'ın seri üretime başlaması yerine yeni bir ihale açtı. İhaleye Otokar, BMC ve FNSS firmaları katıldı. Müzakere sürecinin sonunda Altay tankının seri üretimi BMC firmasına verildi. İhalenin BMC'ye verilmesi soru işaretlerine yol açtı çünkü BMC bu konuda teknik altyapıya sahip değildi. Tankı üretecek ne bilgi birikimi, ne parası ne de fabrikası bulunuyordu.

Prototipini üretip testlerden tam not alan Otokar varken, hiç deneyimi, fabrikası, yeterli sermayesi ve altyapısı olmayan BMC'ye verilmesiyle yerli tank hayali adeta siyasete kurban edilmiş oldu ve üretimi çok uzun süre ertelendi.

Otokar tank başına 13 milyon dolar teklif ederken, BMC 9 milyon dolarlık bir fiyat sundu ve ihale BMC'ye verildi. Otokar'ın üretmeyi planladığı, Leopard ve Abrams tanklarıyla rekabet edeceği söylenen Altay tankı, hiçbir tecrübesi olmayan ve iktidarın destekçisi olan BMC firmasına, fiyat gerekçe gösterilerek ihale edildi.

Sonra ne mi oldu? Para yok denilerek Katar'ın kapısı çalındı ve projeye ortak edildi. Fabrika yok denilerek Tank Palet Fabrikası neredeyse bedavaya BMC-Katar ortaklığına devredildi.

Lakin, bu işi başaramayacağını fark eden BMC, teknoloji transferi için leopar üreticilerinden biri olan Alman Rheinmetall firmasıyla iş birliğine gitti. Ancak, orada da farklı bir sorun ortaya çıktı. Alman hükümeti, teknoloji transferini yasaklayarak bu iş birliğini sonlandırdı. Şimdi ise BMC-Katar ortaklığı, teknoloji transferi için yeni bir arayış içinde.

Soru şu?

Bir yandaş firma, daha ucuza üreteceğim diyerek ihaleyi alıyor. Ertesi gün, "Benim fabrikam yok, bana bir fabrika verin" diyor. Daha sonra, "Yeterli sermayem yok, bana sermaye bulun" diyerek geliyor ve para için Katar projeye ortak ediliyor.

Ticarette böyle bir şey olmaz. İşin bir de motor tarafı var; önce Tümosan'a yerli motor üretmesi için ihale verildi, ancak olmadı ve Tümosan ihaleden çekildi.

Son durum şu?

Üç yıl önce yılan hikayesine dönen bu proje, Altay'ın prototipini geliştiren firmaya ihale edilseydi; bugün TSK, Kuzey Irak ve Suriye'de kendi ürettiği tankları kullanıyor ve bu tankları ihraç ediyor olabilirdi. Liyakatin değil de sadakatin ve yandaşlığın ön planda tutulduğu bir durumda, ülkenin neler kaybettiği açıkça görülüyor.

A.Atam