YOKSULLUK KADERMİDİR
![]() |
Yoksulluk kader midir? |
Türk halkı çoğunluk olarak yoksul mudur, fakir midir? Yoksulluk ile fakirlik arasındaki farklar nelerdir:
Yoksulluk kader midir? Bu soru, toplumda eşitsizlik ve adaletsizlik yaratan bir sorundur. Bazı insanlar, yoksulluğun Tanrı tarafından belirlenen bir kader olduğunu ve bu durumu değiştirmenin mümkün olmadığını düşünürler. Bu düşünce, insanları pasif ve çaresiz bırakır.
Yoksulluk ile fakirlik arasındaki fark nedir
Türk halkı çoğunluk olarak yoksul mudur, fakir midir? Yoksulluk ile fakirlik arasında önemli bir fark vardır.
Yoksulluk ne anlam ifade eder.
Yoksulluk, günlük temel ihtiyaçların tamamını veya büyük bir kısmını karşılayacak yeterli gelire sahip olmama durumudur.
Fakirlik nedir nasıl tanımlanır.
Fakirlik ise, üstesinden gelinebilen bir durumdur.
Türk halkı çoğunluk olarak yoksul mudur, fakir midir?
Bu sorunun cevabı için resmi istatistiklere bakmak gerekir.
Fakirlik oranı ise daha zor ölçülen bir kavramdır.
Fakirliğin ölçütleri de ülkeden ülkeye veya coğrafyadan coğrafyaya değişebilir.
Aylık geliriniz 9796 TL'den az ise yoksul
Aylık geliriniz 26 994 TL'den az ise fakirsiniz.
Yoksulluğun tarifi nedir
Yoksulluk, sadece kader değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve sosyal nedenlerle ortaya çıkan bir olgudur.
Yoksulluğun kader olduğunu savunan siyasal iktidarlar, vatandaşlarına yardım etmek yerine onları el açıcılığa ve bağımlılığa mahkûm ederler.
Yoksulluğun kader olmadığını gösteren pek çok örnek vardır.
Dünyada birçok ülke, yoksulluğu azaltmak için başarılı politikalar uygulamıştır.
Yoksulluk kader midir? Sorusunun cevabı hayırdır.
Yoksulluk, değiştirilebilir ve önlenebilir bir durumdur.
Bu soruya cevap vermek için öncelikle yoksulluğun ne olduğunu ve nasıl tanımlandığını bilmek gerekir.
Yoksulluk, literatürde net bir tanımı olmayan ve zamana ve mekâna göre farklı şekillerde tanımlanan bir olgudur.
Yoksulluk, insanların temel gereksinimlerini karşılama olanağına sahip bulunmaması ve kişilerin yaşayabilecekleri minimum yaşam standartlarına sahip olamaması şeklinde tanımlanabileceği gibi, gelirden mahrum olma, yoksunluk, ayrımcılık, sosyal dışlanma gibi kavramlarla da ilişkilendirilebilir.
Yoksullukla mücadele stratejileri ise ülkede geçerli refah rejimine bağlı olarak değişim göstermektedir.
Türkiye'de de gerek yoksulluk gerekse kamunun ve bireylerin yoksullukla mücadele stratejileri ülkede hâkim 1980 sonrasında gerçekleşen neoliberal dönüşüm süreciyle birlikte farklı bir anlam kazanmışlardır.
Bu durumda, yoksulluğun kader olmadığı, aksine toplumsal, ekonomik ve politik nedenleri olan bir sorun olduğu söylenebilir.
Dolayısıyla, yoksulluğu kader olarak gören siyasi ve dini kurumlar, yoksulların bu sorunu aşmasını engelleyen ve onları pasif, bağımlı ve yardıma muhtaç hale getiren aktörler olarak görülebilir.
Bu kurumlar, yoksulların haklarını savunmak yerine onların durumundan menfaat sağlamaya çalışmakta ve onları toplumsal hayattan dışlamaktadır.
Bu nedenle, yoksulların kendi kaderlerini değiştirmek için bu kurumların etkisinden kurtulması ve daha adil ve eşitlikçi bir refah rejimi talep etmesi gerekmektedir.
Yoksulluk ve kader şiiri
Bir ıssız sokaktan, sızarken geceye,
Ruhun çatladığı yerde gizlenir,
Yokluğun nefesi, serin bir rüzgar gibi,
Kaderin kilitli kapısında belirir.
Bir lokma ekmek, bir tutam umut,
Omuzlarda taşınan ağır bir yük.
Gökyüzü gri, yıldızlar sessiz,
Kader mi bu, yoksa bu zincir mi çürük?
Çatlak duvarlarından sızar bir ışık,
Ardında buruk bir bakış.
Şafak sökse de kalıcımı bu yazgı,
Toprak gibi sabit, su gibi bir akış.
Ve yoksulluk, kadere inat sorar,
Ben mi seçtim bu sonsuz ziyanı?
Kader susar, sessizliğe gömülür,
Cevap yoktur, suskunluğa bürünür.
Ama her çatlak, bazen umutla dolar,
Taş bile, bir gün olur çiçek açar.
Yoksulluğun gölgesinde doğanlar,
Kaderin ipini kendi elleriyle bağlar.
Bu, bir savaştır, sessiz ve derin,
Yoksulluk ile kaderinin dansıdır bu.
Her değişen gün bir direniş gelişir
Her şey yeniden kurulur, gün gelir değişir,