-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

Düğün mü yıkım mı

Düğün mü yıkım mı
Düğün mü yıkım mı 

Günümüz düğünleri düğün mü yıkım mı? Yaz geldi Düğün mevsimi başladı, başladı başlamasına da bu günkü düğünler bizim kuşağın düğünlerine hiç benzemiyor, evlilik mi yıkım mı hiç belli değil.
Biz gelinliği kiraladık, nikah dairesinden sonra doğruca birkaç mobilyasını çok önceden aldığımız evimize gittik, takılan para ile önümüz kış diye altı ton kömürümüzü aldık, beyaz eşyayı ise yıllar sonra, neredeyse elli yıl geçti birbirimize sesimizi dahi yükselterek konuşmadık, gönül kırmadık, kavga etmedik.

Günümüz düğünleri ve gösteriş merakı:


Birileri, daha önce hayatımızda olmayan gelenekleri getirmiş. Bu yeni gelenekleri kapitalist sistemin hizmetkarları mı yoksa teknoloji ile değişen yeni nesiller mi istediği ise meçhul. Ancak, bu durum evlilikler başlamadan önce aileler üzerinde büyük yükler oluşturuyor.

Önce evlilik teklifi gelir.


Sürprizler, organizasyonlar, şık restoranlar, değerli tektaş yüzükler, balayı, tatiller ve daha fazlası...
Bunların birçoğu aslında romantik filmlerde veya dizilerde gördüklerimizin aynısı. 
Sonuçta, bu tür şeyler hayatta bir kere yapıldığı için geleneksel hale gelmiştir.
Şık bir restorandan yer ayırtılır, tektaş yüzük satın alınır, kıyafetler, ayakkabılar seçilir... Masraflar artar...
 
Daha sonra, kızın beklentisi doğrultusunda diz çökerek evlilik teklifi yapılır. Bu durum, doğal olarak kız isteme, nişan ve düğün süreçlerine geçişi işaret eder. 
Kız istemeye aile bireyleriyle birlikte gidilir. 
Kız istemeye giderken sadece bir çiçek ve çikolata getirme dönemi ne yazık ki sona ermiştir. Artık, özel gümüş gondol içinde en kaliteli ve en pahalı çikolataları seçmek, en büyük çiçek aranjmanını hazırlatmak gerekmektedir…
 
Kız isteme sırasında damadın şık olması beklenir; takım elbise, çiçek, çikolata derken bu aşamada yaklaşık 100 bin lira harcanır. 
Nişan için gün belirlenip hazırlıklara başlanır: 
Salon, kuaför, hediyeler, bohçalar, yüzükler, elbiseler, fotoğrafçı gibi masraflarla toplamda yaklaşık bir 100 bin TL daha harcama yapılır. 
Yakın akrabalar ve arkadaşların katılımıyla güzel bir gece geçirilir. 
Sonuçta, bu özel an ömürde bir kere yaşanır.
 

Artık kına ve düğün zamanı geldi. 


Kimse kayınpeder ve kayınvalide ile yaşamak istemez, Bir mahalleden mütevazı bir ev kiralanır. Damadın birikimi, evlilik teklifi ve nişan gibi etkinliklerle erimiştir. Ailenin birikimi de ancak takı alımına yetecek kadardır. Aileleri fazla yormamak adına kredi çekme kararı alınır. 300 Bin TL kredi çekilir, evlilik sonrasında takılan takılarla kredinin bir bölümü ödenir ve kalanı taksitlerle tamamlanır. 
Ev için yapılan alışverişte mobilya, perde, beyaz eşya, halılar derken 300 Bin TL harcanır. Sonuçta, hayatta bir kere yaşanıyor. 

Bu arada düğün salonunu bulunur, alyans, davetiyeler, nikah şekerleri, nasıl taşıdıklarına akıl erdiremediğim 20 kilo ağırlığında bir gelinlik, kapkara bir damatlık, düğün albümü çekimleri, saçı, makyajı, yakın akrabalara hediyeler, bahşişler, çiçekler vs derken elde kalan paranın 100 Bini de böyle harcanır.

Düğünden bir önceki gün, kına gecesi düzenlenir. Burada da benzer prosedürler uygulanır. Salon süslemesi, kıyafetler ve diğer detaylarla birlikte, kına gecesi için yaklaşık 50 bin TL harcanır. Düğün, tam da istendiği gibi gerçekleşir. Arkadaşların yaptığı her şey aynen uygulanmıştır ve şükürler olsun ki, hiçbir şey eksik bırakılmamıştır. 

Evet düğün bitti düğünden sonra balayı tatili olmazsa olmaz. İyi bir acenteden balayı için tatil satın alınır. bi 50 Binde oraya gider.

Düğün biter acı gerçekler su yüzüne çıkar:


Düğün ve balayı tatili sona erdiğinde, acı gerçeklerle yüzleşme zamanı gelir. Toplam masraf 700 bin liranın üzerindedir, takılar ve hediyeler hariç. Kredinin bir kısmı takılarla ödenirken, geri kalanı yıllar boyunca taksitlerle ödenir. Çiftler çalışsalar da, birinin maaşı kredi ödemelerine giderken, diğerinin maaşı evin ihtiyaçlarına ve kiraya ancak yetmektedir. Bazı aylarda bu bile mümkün olamaz. Bu maddi zorluklar yüzünden çiftler arasında sürekli tartışmalar yaşanır ve bu durum ilişkilerine zarar verir.

Mutluluğumuz için her şeye değer derken, aslında mutsuz olmak için her şeyi yapmışız gibi görünüyor. İnsan sonradan düşününce anlıyor; acaba evlilik teklifi için lüks bir restoran ve gösterişli bir tektaş yüzük şart mıydı? 
Kız isteme merasiminde en pahalı çikolatalar ve çiçekler yerine daha mütevazı seçenekler de yeterli olabilir miydi? 
Ev için alınan misafir odası, yemek takımı, masası, lüks beyaz eşyalar, ve bir koltuk fiyatına alınan küçük sehpalar olmadan da mutlu olunabilir miydi? 
Sade bir oturma grubunda mutluluk bulunamaz mıydı?

Kına gecesi daha sade yapılsa, düğün daha uygun fiyatlı bir salonda gerçekleştirilse olmaz mıydı? 
Olmaz... 
Çünkü o zaman sosyal medyada düğün detaylarını paylaşanlar, Fatma Teyzenin kızının ve Ahmet Amcanın düğünlerinden geri kalınırdı. 
Nasıl da ayıplanır, belki de küçümsenirdik! 
Sonuç olarak, mutlu olmak için en güzel yıllar, birkaç saatlik düğün için harcanır. 
Borcun ne zaman biteceği meçhul. 'En güzel düğün bizim olsun' diye kaç yıl boş yere tartışılacağı belli değil. 
Belki borç bitmeden sabır tükenir ve yollar ayrılır... 
Kardeşim, sen sen ol, bu hataya düşme! 
Mutlu olmak için evlen, borç ödemek için değil. 
Hayatının en güzel yıllarını bankalara ipotek etme. 

Sonuç:

Zengin ile sidik yarıştırmayın, zengin aracını dağdan aşırır, fukara düz yolda bile şaşırır.
Ödeme gücünün üzerinde borçlanarak kuracağın bir yuvadan huzur bekleme, mutluluk olacağı düşüncesine kapılma; o evde huzur bulunmaz. Düğünde dağıtılan o süslü ponponlu şekerler unutulabilir, lakin çekmeye başladığın maddi sıkıntılar seni bambaşka bir mecraya taşır.

Ahmet ATAM

Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun