İsrail'in hedefinde Türkiye mi var |
Bir gece ansızın gelebiliriz söylemi, neden İsrail bir gece ansızın gelebilire döndü
İsrail'in hedefinde Türkiye mi var, İsrail Gazze Lübnan ve Suriye'den sonra Türkiye'ye mi saldıracak,
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin, iktidarın dış politikada popülist yönetim tercihleri nedeniyle çatışmaya doğru gittiği söylemi dillendiriliyor Cumhurbaşkanı tarafından. Aslında, Türkiye ile İsrail arasında savaş veya çatışmaya yol açacak bir gerilim ya da sorun bulunmamaktadır. Ancak, İsrail'in düşman olarak gördüğü Hamas ve Hizbullah'a destek verildiğinde, İsrail de PKK'ya destek vermesi muhtemeldir. Bu gün için dünya genelinde Türkiye'ye saldırabilecek güç ve cesarete sahip bir ülke yoktur.
Otoriter yönetim yöntemleri;
Otoriter rejimler, yapısı gereği kutuplaştırıcıdır ve iç ayrışmadan beslenirler.
Türkiye’de de uzun yıllardır giderek otoriterleşen bir rejim nedeniyle ayrışma had safhaya çıkmış ve bir de bu yetmezmiş gibi bölücü unsurlar, terör örgütlerinin siyasi uzantıları PKK gibi, Hüda-Par gib, Gazi Meclisimizde Anayasamıza, Türk kimliğine meydan okur hale gelmiştir. Otoriter yönetim rejimi, ayrışma ve kaos ortamından siyasi çıkar sağlayarak iktidarını uzatmakta, ancak bu durum ülkeye zarar vermektedir. İsrail ile olan gerginlik de, otoriter yönetimin süresini ve gücünü artırırken, Türkiye'nin gücünü azaltmaktadır.
Konu, güçlü bir iktidar olmak değil, güçlü bir olmaktır! Türkiye'nin otoriter iktidar rejimi nedeniyle yaşadığı kayıpların telafisi zor olsa da, doğru yönetim ve milli kimlikli politikalarla bu kayıpların üstesinden gelecektir.
Türkiye, bölgesinde kaosun değil, kalkınmanın öncüsü olmalıdır.
Türkiye, tarihinde ilk defa bu dönemde, dış politikada stratejik derinlikten yoksun ve sadece taktiksel hamleler yapan bir ülke konumuna gelmiştir.
Erdoğan neden Türkiye İsrail'in nihai hedefidir diyor?
Şu İşe bakın, 85 milyonluk bir ülke “Libya’ya, Karabağ’a nasıl girdiysek İsrail’e de gireriz” diyor.
Lakin o dokuz milyonluk ülke bu söylemi ciddiye alıp, cevap bile vermiyor. Tek bir kelime yorum yapmıyor.
O, dokuz milyonluk İsrail Lübnan’ı bombalayınca, doksan milyonluk küresel ve bölgede güç olan Türkiye “eyvah, ulan sıra bana mı geliyor diye sözde panikliyor.
Cumhurbaşkanı o dokuz milyonluk ülke benim topraklara göz dikti” diye apar topar Meclisi gizli oturumla topluyor, hiç aklınıza yatıyor anlayabiliyor musunuz?
Aslına bakarsanız anlamayacak bir şey de yok; önce, bir gece ansızın gelebiliriz dedi İsrail'e, baktı ki hiç kimse ciddiye almadı güldü geçti, sonra bu kez de tersten mi denesem dedi strateji dehamız Reisimiz, ve bu sefer bize girebilirler demeye başladı! lakin bunu da yiyen olmadı gibi! her gün şapkadan bir tavşan çıkarıyor sırada ne var bakalım.
Ve yine aslına bakarsanız koltuğunu kaybetmekten korkanların, milleti korkutmak için ortaya koyabilecekleri başka bir şeyde yok.
Sonuç:
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın İsrail'in nihai hedefinin Türkiye olduğu yönündeki açıklaması, siyasi bir bağlamda yapılmış bir demagojidir ve bölgesel ilişkilerde gerilimi artırma potansiyeli taşır. Bu tür açıklamalar, diplomatik ve jeopolitik söylemlerde stratejik amaçlara hizmet edebilir ve iç politikaya yönelik kutuplaştırma yandaşlarda safları sıkılaştırma mesajlar taşır.
Gerçeklik payına bakıldığında, bu gün için İsrail'in Türkiye'yi doğrudan bir hedef olarak gördüğüne dair somut kanıtlar bulunmamaktadır. İsrail'in stratejik hedefleri ise, Orta Doğu'da güvenliği sağlamaya İran'ın bölgedeki etkisini sınırlamaya ve Filistin meselesi ile ilişkili sorunları yönetmeye odaklanmıştır.
Türkiye ile İsrail arasında son yıllarda diplomatik ilişkilerde dalgalanmalar olsa da, iki ülke de birbirine karşı doğrudan bir tehdit olarak konumlanmamıştır. Bu açıklamanın gerçeklik payı, daha çok jeopolitik tansiyonların yükseldiği dönemlerde liderlerin söylemlerinin nasıl şekillendiği ve bu söylemlerin bölgesel ya da ulusal siyasete nasıl hizmet ettiği bağlamında değerlendirilebilir.
Yorum Gönder