Demografik yapısı mülteci ve sığınmacılar ile bozulan Lübnan'ın çöküş hikayesidir.
Lübnan, bir zamanlar Ortadoğu'nun İsviçre'si ve başkenti Beyrut, Fransa'nın Parisi olarak nitelendirilen bir ülke idi. Ancak son yıllarda, Lübnan siyasal, sosyal ve ekonomik yönden ciddi bir çöküş yaşayarak devlet olarak iflasın eşiğine geldi. Peki, bu duruma ne sebep oldu?
Lübnan'ın demografik yapısı:
Lübnan, demografik olarak dengeli bir yapıya sahipti; nüfusun yarısından fazlası Müslüman, yüzde kırkından fazlası Hristiyan ve kalan kısmı diğer dinlere mensup insanlardan oluşuyordu. Etnik olarak ise, nüfusun büyük bir çoğunluğu Arap'tı.
Nüfusun büyük bir kısmını oluşturan Arapların çoğunluğu Müslüman, yaklaşık yüzde 10'u Dürzi ve geri kalanı Maruni Hristiyan'dır; yönetim ise Marunilerin kontrolünde idi. Ancak, üst kimlik olarak Lübnanlılık kabul edildiğinden, Lübnanlılar bir Hristiyan'ın cumhurbaşkanı olmasına kayıtsızdırlar. Ülke barış içindeydi ve demokratik bir yapıya sahipti. Kimse başkasının ne yediğine, içtiğine ya da giydiğine müdahale etmiyordu.
Lübnan'da Ensar'a sığınan Arap muhacirler.
Bu yıllar uzun sürmedi elbette. Lübnan, 1948'de İsrail'in kuruluşundan itibaren Filistinli mültecileri kabul ediyordu. 1948 ile 1968 yılları arasında, yaklaşık 200 bin Filistinli mülteci Lübnan'a gelmişti ve bu sayı bile ülkeyi zorluyordu. 1967'deki Altı Gün Savaşı'nda İsrail'in zaferinin ardından, İsrail'i terk eden Filistinli mülteciler de Lübnan'a sığınmaya başladı.
Gelenler, hem Lübnanlıların ümmet kardeşleri hem de soydaşlarıydı.
Lübnan halkı Ensar, gelenler ise Muhacir olarak kabul ediliyordu.
Avrupa ve BM, Lübnan'a mülteciler için finansal destek sağlıyordu. Birkaç yıl içerisinde, yüzbinlerce Filistinli mülteci Lübnan'a akın etti. Bu gelenler arasında çok sayıda militan da bulunuyordu. 1970 yılında, Kara Eylül Olayları sonucunda Ürdün'den kovulan yüzbinlerce Filistinli mülteci Lübnan'a sığındı. Kısa sürede Lübnan'daki Filistinli mülteci sayısı 1.5 milyona ulaştı.
Filistinli mülteciler, Lübnan nüfusunun üçte birini oluşturacak kadar arttı ve barış içindeki bir ülkenin demografik yapısı değişti. Lübnan halkı bu duruma büyük tepki gösterse de mültecileri istemiyordu. Ancak, ülkenin dini grupları "onlar bizim ümmet kardeşimiz" diyerek halk üzerinde etkili oluyordu. Ülkedeki hümanist aydınlar ise, Batı ve İsrail'den aldıkları fonlarla mülteci lehine konferanslar düzenleyip yazılar yazarak mültecileri övüyorlardı.
Lübnan'ın değişen demografik yapısı:
Lübnan, Suriye iç savaşından kaçan milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Bu durum, ülkenin zaten zayıf olan altyapısını daha da zorlamış, işsizlik oranlarını artırmış ve sosyal hizmetlere olan talebi yükseltmiştir. Mültecilerin varlığı, siyasi gerilimleri de artırarak ülkenin istikrarsızlığını derinleştirmiştir.
Demografik değişimler, Lübnan'da da sorunlara yol açtı. Mültecilerin gelmesinden önce Müslüman ve Hristiyan nüfusu dengeliyken, Müslümanlar çoğunluğu oluşturmaya başlamıştı. Bu durum, kaçınılmaz olarak dini çatışmalara ve sonrasında uzun yıllar sürecek Lübnan İç Savaşı'na sebep oldu. Lübnan İç Savaşı sırasında, ülkenin güneyi İsrail, diğer kısımları ise Lübnan hükümetinin isteği üzerine Suriye tarafından işgal edildi ve ülkede tam anlamıyla bir kaos yaşandı.
- Hristiyan militan gruplar.
- Sünni militan gruplar.
- Şii militan gruplar.
- Filistin kurtuluş örgütü ve diğer Filistinli militan gruplar.
- Komünist militan gruplar.
- Baas partisine mensup militan gruplar.
- Dürzi militanlar.
Lübnan'a Suriyeli mülteci akını:
1990'dan bu yana ekonomik olarak toparlanamayan Lübnan, 2011'de başlayan Suriye İç Savaşı sonucunda ikinci bir mülteci dalgasıyla karşılaştı. Suriye'deki çatışmalarla birlikte, Lübnan yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlamak zorunda kaldı. Geçen yıl Beyrut limanındaki büyük patlama sonucu, 6 milyonluk bu küçük ülke resmen iflasını duyurdu.
Mülteciler
Demografik değişim.
Artan huzursuzluk.
Ekonomik zorluklar.
İç çatışmalar.
Terörizm, kaos ve iflas.
Bugün Lübnan'ı yok olmanın eşiğine getirmiştir, Lübnan'ın yaşadığı bu ekonomik çöküş, başta Türkiye olmak üzere dünya genelinde birçok ülke için önemli bir ders niteliğinde. Siyasi istikrarın, şeffaf yönetimin ve ekonomik reformların ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Lübnan'ın geleceği için umut var mı?
Önce mültecilerin, şimdi de İsrail'in İşgaline girme tehlikesi yaşayan Lübnan'da bu sorunun cevabı bugün için artık yok gibi, ülkenin içinde bulunduğu durumdan çıkış yolu bulabilmesi artık kendi elinde değil
Türkiye'nin Lübnan'dan ders alacağı o kadar çok şey var ki!
Yorum Gönder