12 Mart 1971 Muhtırası: Ordu, Sunay ve Demirel’in ‘Demokrasi Satrancında’ Şah-Mat Oyunu"
12 Mart 1971 Darbesi “Demokrasi Bekçilerinin" in Silahlı Notu
12 Mart 1971, Türkiye’nin siyasi tarihinde “askerin kibarca hatırlatması” olarak kayda geçti. O gün, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve kuvvet komutanları, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir muhtıra sundu.
Muhtıranın içeriği özetle: “Sayın Cumhurbaşkanı, Süleyman Demirel’e söyler misiniz? Hükümet istifa etsin, biz de demokrasiyi kurtaralım!”
Peki bu “nezaketli darbe” nasıl sahnelendi?
Gelin, tarihin tozlu raflarını satır satır hicvederek açalım.
Perde 1: Süleyman Demirel’in “Kara Pazartesi”si
1971’e gelindiğinde Süleyman Demirel, 32. Hükümet’in başında, ekonomik krizler, öğrenci hareketleri ve siyasi kutuplaşma arasında sandalyesini dengelemeye çalışıyordu.
TSK ise, “Demokrasi satrancında” kendini “şah koruyucusu” ilan etmişti.
Ne de olsa, 1960’ta bir “devrim” yapmışlar, 1971’de ise “devrimcilik” kılıfına “muhtıra” sığdırmışlardı.
Askerin Mantığı:
“Hükümet istifa etmezse, ülke kaosa sürüklenecek!
Askerin Mantığı:
“Hükümet istifa etmezse, ülke kaosa sürüklenecek!
Peki biz ne yapalım?
Tabii ki hükümeti istifaya davet edelim…
Nazikçe.”
Perde 2: Muhtıra, Sunay ve “Kırmızı Mektup”
Muhtıra, Türk siyasi geleneğinde “kırmızı kart” niteliğindeydi. Cevdet Sunay’a iletilen mektupta, “Anayasa ve laiklik elden gidiyor!” denilerek Demirel’in hükümeti görevi bırakmaya “davet” ediliyordu.
Asker, “Biz yönetime el koymadık, sadece kibarca uyardık” dese de, Demirel’in istifasıyla sonuçlanan bu süreç, “postmodern darbe” tanımının ilham kaynaklarından biri oldu.
Muhtırayı, “Sevgili Demirel, hükümetiniz biraz… fazla demokratik. Lütfen istifa edin, biz de sizi kurtaralım!” şeklinde hayal etmek mümkün.
Muhtırayı, “Sevgili Demirel, hükümetiniz biraz… fazla demokratik. Lütfen istifa edin, biz de sizi kurtaralım!” şeklinde hayal etmek mümkün.
Perde 3: Demirel’in İstifası ve “Teknokratlar Devri”
Demirel, muhtıraya direnemedi ve 19 Mart’ta istifasını sundu. Ardından, “partiler üstü” olduğu iddia edilen Nihat Erim Hükümeti kuruldu.
Ancak bu hükümet, “teknokratların sivil kılıflı askeri vesayeti” olarak anılacaktı.
Sıkıyönetim ilan edildi, sol hareketler susturuldu ve Türkiye, “demokrasinin askeri restorasyonu” ile tanıştı.
Hicivli Soru:
Acaba TSK, Demirel’e “Hocam, siz ekonomiyi düzeltemiyorsunuz, bizimkiler yapsın?” demiş olabilir mi?
Hicivli Soru:
Acaba TSK, Demirel’e “Hocam, siz ekonomiyi düzeltemiyorsunuz, bizimkiler yapsın?” demiş olabilir mi?
Sonuç: 12 Mart’ın Mirası – “Demokrasiye Askeri Müdahale Geleneği”
12 Mart 1971 Muhtırası, Türkiye’de demokrasi tarihinin “kesintili yayın” dönemlerinden biriydi. Asker, “Biz müdahale etmeyiz, sadece yol gösteririz” derken, siyaset sahnesindeki aktörlere “Sahne bizim, senaryoyu biz yazarız” mesajı veriyordu.
Bu olay, 1980 darbesinin de habercisiydi.
12 Mart diyaloğu şiiri:
Bir perde indi göklerden, mart soğuğunda,
Sandalyeler sallandı Meclis’in avlusunda.
[ASKERLER:]
Başbakanım, masanız sallanıyor,
İstikrarsızlık’ çivisi herkesin ayağına batıyor
Anayasa elden gidiyor diyor raporlar,
Biz nöbete çıkalım, siz istirahat edin diyorlar!"
[DEMİREL:]
Paşam, benim halkım var sandıkta bekleyen,
Otuz ikinci hükümet, ben son perdeyim!
Tehdidi cebime koyun, muhtırayı geri alın,
Demokrasi düğümü süngüyle çözülmez diyorum!
[ASKERLER:]
Hocam, rakamlar kırmızı, sokaklar karışıyor,
Ekonomi ‘çökmüş’…Öğrenci ‘devrim’ istiyor,
Siz istifa edin, biz ‘tarafsız’ bir el atalım,
Satranç tahtasında son hamleyi yapalım!"
[DEMİREL:]
Generalim, benim elim halkın gönlünde,
Sizinki ise kırmızı çizgilerde.
Muhtıra kâğıttan kılıç, ama yarası derin,
Halka, bir mektupla beni devirdiler derim
[ASKERLER:]
Süleyman Bey, kibrit çakmasın sözleriniz,
Barut kokusu gelir Ankara sokaklarından…
İstifa nezaketle olur, yoksa silahla gireriz,
Demokrasiyi korumak da bizim vazifemiz!
[DEMİREL:]
Gidin söyleyin Sunay’a: ‘Sandık halkındır!’
Ama siz kurşun sesiyle susturdunuz.…
Çekiliyorum, ama bilin ki bu sahne bitecek,
Piyonlar, vezir olup satranç tahtasına gelecek.
[ASKERLER:]
Veda vakti Başbakan, lütfen çekilin sahneden,
Yerinize teknokrat kuklalar kurulacak…
Demokrasi restorasyonda, biraz dinlensin,
Süngümüz hürriyet bayrağına destek olacak.
[DEMİREL:]
Gidiyorum, ama tarih lanet yazacak adınıza:
Asker şah dedi, sivil mat oldu bir mart günü…’
Bu diyalog bitmez, Paşam, perde kana bulanır,
Satranç tahtasından kan damlar, vezir unutulur
Perde İndiğinde:
Demirel gitti, Erim askerin gölgesi oldu,
Sokaklar sessiz, gazeteler sansür koktu.
Tarih tekerrür dedi, şiir ise ironi fısıldadı:
Diyalog değildi bu, tek taraflı bir monologdu.
Elli yıl sonra bile aynı sokaklarda,
Tarih ironiyle fısıldar kulağımıza:
Satranç tahtası hâlâ aynı yerde,
Oyuncular değişti ama.
Tarih ironiyle fısıldar kulağımıza:
Satranç tahtası hâlâ aynı yerde,
Oyuncular değişti ama.
Perde hep aydı perde.
Bu şiir, 12 Mart’ın resmî tarihini değil, Halkın diline düşen hicivli hesaplaşmayı yazar. Satranç tahtası hâlâ aynı yerde, Hamleler eski, oyuncular mı onlar yeni…
Yorum Gönder