Demokrasiyi Kurtarmak İçin Darbe Yapmak: 27 Mayıs 1960’ın Şaşırtıcı Mantığı!
27 Mayıs 1960 darbesine giden süreç! Demokrat Parti’nin çelişkileri, askerin “kurtarıcı” rolü ile darbe yapması ve bir tarihi analiz.
27 Mayıs Demokratik Diktatörlük Çağının Başlangıcı
27 Mayıs 1960, Türkiye’nin “demokrasi tarihine” ironik bir dipnot düşürdü: Halkın oyuyla gelenleri, halk adına devirmek!
Demokrat Parti’nin (DP) 10 yıllık iktidarı, özgürlük vaatleriyle başlamıştı ama sonu, ordunun tanklarıyla “özgürlük getirme” çabasına dönüştü.
Peki nasıl oldu da demokrasi, darbeyle “kurtarılmaya” çalışıldı?
Gelin, bu trajikomik süreci (27 Mayıs 1960, Demokrat Parti, Adnan Menderes, askeri darbe) anlatalım.
1950’de DP’nin ezici zaferi, CHP’nin 27 yıllık tek parti dönemini bitirdi.
27 Mayıs 1960 1. Perde: "Biz Demokrasiyiz" Diyenlerin Demokles’in Kılıcı
1950’de DP’nin ezici zaferi, CHP’nin 27 yıllık tek parti dönemini bitirdi.
İlk yıllar; çiftçiye traktör, köylüye radyo, basına “özgürlük” vaatleriyle geçti.
Ancak 1954’ten sonra işler değişti.
DP, muhalefeti “vatan haini”, eleştiriyi “ihanet” ilan etmeye başladı.
Gazetelere sansür, üniversitelere baskı, muhalif milletvekillerine dokunulmazlık kaldırma… Tüm bunlar, “demokrasi” adına yapılıyordu!
İroni şu: "Özgürlük getireceğiz" diyenler, özgürlükleri rafa kaldırınca, onları devirmek için "özgürlük adına" darbe yapıldı.
DP’nin en unutulmaz ironilerinden biri, "Basın Özgürlüğü Yasası" adı altında gazeteleri kapatmasıydı.
27 Mayıs 1960. 2. Perde: Basın Özgürlüğü (!) ve "Vatan Cephesi" Tiyatrosu
DP’nin en unutulmaz ironilerinden biri, "Basın Özgürlüğü Yasası" adı altında gazeteleri kapatmasıydı.
1959’da "57’liler" olayında muhalif akademisyenlerin üniversiteden atılması, “fikir özgürlüğü”ne ne kadar değer verdiklerini gösterdi.
Bir diğer komedi: "Vatan Cephesi" adıyla halkı fişleme projesi.
Vatandaşlar, radyodan isimlerini duyup “cepheye” katılıyordu.
Sonuç?
Toplum ikiye bölündü, darbe için zemin hazırlandı.
27 Mayıs sabahı, radyoda "Türk Ordusu, ülkeyi gericilikten kurtarmak için yönetime el koydu!" anonsu duyuldu.
27 Mayıs 1960. 3. Perde: Ordunun "Halkçı" Darbesi ve İkiyüzlü Kurtarıcılar
27 Mayıs sabahı, radyoda "Türk Ordusu, ülkeyi gericilikten kurtarmak için yönetime el koydu!" anonsu duyuldu.
Askerler, “demokrasiyi yeniden tesis edeceklerini” söylüyordu.
Ancak darbeden sonra 600+ subay emekli edildi, 147 akademisyen üniversiteden atıldı ve yeni anayasa için “halka danışılmadı”.
İşin cilvesi: "Halk için halka rağmen" mantığı, 1961 Anayasası’nın özgürlükçü ruhuna rağmen, 1971 ve 1980 darbelerinin de kapısını araladı.
Darbenin en karanlık ironisi, Adnan Menderes’in idamı oldu. 1950’de "Yeter! Söz Milletin!" diye yola çıkan adam, 1961’de "millet adına" asıldı.
27 Mayıs 1960. 4. Perde: İdamlar ve "Demokratik" İntikam
Darbenin en karanlık ironisi, Adnan Menderes’in idamı oldu. 1950’de "Yeter! Söz Milletin!" diye yola çıkan adam, 1961’de "millet adına" asıldı.
Darbeciler, “hukuk devleti” tesis etmek için Yassıada’da hukuku askıya aldı.
Cemal Gürsel’in "Artık hiçbir balık okyanusunda serbest yüzemeyecek" sözü ise, özgürlük vaatlerinin nasıl bir distopyaya dönüştüğünü özetliyordu.
Sonuç: Darbeyle Gelen Demokrasinin Mirası
27 Mayıs 1960, demokrasinin askeri müdahalelerle “korunamayacağını” gösteren trajik bir örnek.
DP’nin otoriterleşmesi, darbecilerin “özgürlük” naraları ve sonrasında gelen siyasi kaos…
Tüm bu ironiler bize şunu hatırlatıyor:
Demokrasi, kendini yok edecekleri sandıkta durdurmazsanız, tanklarla gelenler sizi de ‘durdurabilir’.
Peki sizce: Demokrasiyi kurtarmak için darbeye gerek var mıydı?
Tarih tekerrürden mi ibaret, yoksa bu kez dersimizi aldık mı? İşte asıl mesele bu!
Demokrasi diye çıktılar yola,
Hürriyet naraları attılar sağa sola.
Tanklar girerken şafak söküldüğü an,
Demir yumruk" dediler halkın oylarına!
1950’de “Yeter!” diye millet coştu,
Traktör, radyo ile umutlar göklere uçtu.
İktidar sarhoşluğu gözleri kör etti,
Özgürlük diken oldu, hürriyet bitti.
Gazete manşetleri sustu bir gecede,
Vatan Cephesi’yle halk bölündü ikiye .
Radyodan isimler okunurken coşkuyla,
Demokrasi yok sayıldı kaldı bir köşede.
Yargı kılıç oldu Yassıada’da,
Menderes’in sonu karanlık bir sahnede.
Halk adına asıldı halkın sesi,
Tarih “darbeyle hürriyet olmaz” dedi.
Darbeyle demokrasi filizlenmezmiş,
Tankların gölgesinde özgürlükler ezilirmiş.
Bu şiir ışık tutsun geleceğe:
Sandıktan kudretli silah çekilmezmiş!
Peki sizce: Demokrasiyi kurtarmak için darbeye gerek var mıydı?
Tarih tekerrürden mi ibaret, yoksa bu kez dersimizi aldık mı? İşte asıl mesele bu!
Demokrasi Maskeli Darbe Şiiri
Demokrasi diye çıktılar yola,
Hürriyet naraları attılar sağa sola.
Tanklar girerken şafak söküldüğü an,
Demir yumruk" dediler halkın oylarına!
1950’de “Yeter!” diye millet coştu,
Traktör, radyo ile umutlar göklere uçtu.
İktidar sarhoşluğu gözleri kör etti,
Özgürlük diken oldu, hürriyet bitti.
Gazete manşetleri sustu bir gecede,
Vatan Cephesi’yle halk bölündü ikiye .
Radyodan isimler okunurken coşkuyla,
Demokrasi yok sayıldı kaldı bir köşede.
Yargı kılıç oldu Yassıada’da,
Menderes’in sonu karanlık bir sahnede.
Halk adına asıldı halkın sesi,
Tarih “darbeyle hürriyet olmaz” dedi.
Darbeyle demokrasi filizlenmezmiş,
Tankların gölgesinde özgürlükler ezilirmiş.
Bu şiir ışık tutsun geleceğe:
Sandıktan kudretli silah çekilmezmiş!
Yorum Gönder