-->
zWZ3ZJ90R4zzhbql6NUZDSuEAK5vmsQ96TEJw5QR
Bookmark

Türkiye Nereye Gidiyor

Türkiye Nereye Gidiyor

Türkiye’nin Geleceğine İronik Bir Bakış

Türkiye Nereye Gidiyor? Bir ülke düşünün… Hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun işlediği, tüm devlet kurumlarının çürüdüğü, kolluk güçlerinin politize olduğu, toplumun ahlak yerine çıkar ilişkileriyle yoğrulduğu bir yer. Milletin birbirine düşman edildiği, ekonominin dibe vurduğu, gençlerin hayallerinin çalındığı bir ülke… Tanıdık geldi mi?

Türkiye Nereye Gidiyor: İronik Bir Bakış

Türkiye’nin geldiği noktayı tarif etmek için artık uzun analizler yapmaya gerek yok. Birkaç kelime yetiyor: Yozlaşmış sistem, çöküşe geçmiş ekonomi, beyin göçü, mülteci istilası, kutuplaşmış halk ve din sömürüsü… Ama korkmayın, her şey “kontrollü” bir şekilde kötüye gidiyor!

Adaletin Terazisi Çöpe, Kanunlar Saraya

Bir ülkede adalet ne kadar bağımsızsa, orada demokrasi o kadar güçlüdür. Peki ya adaletin terazisi doğrudan saraydan ayarlanıyorsa? Haklı olup olmadığınızın bir önemi yoktur, önemli olan kimin adamı olduğunuza karar veren mekanizmanın sizi nasıl gördüğüdür. Böylece suç işleyenin kim olduğuna değil, kim için işlediğine bakılan bir düzene merhaba deriz.

Polis ve Jandarma: Devletin Değil, Rejimin Bekçileri

Eskiden kolluk kuvvetleri halkın huzur ve güvenliği için çalışırdı. Şimdilerde ise siyasi bir aygıt haline gelmiş, itaat etmeyenleri susturma aracı olarak kullanılmakta. Hukukun değil, güç sahiplerinin emirlerini yerine getiren güvenlik güçleri, artık suçluları değil, rejime muhalif olanları avlıyor.

Eğitim mi Dediniz? O da Artık Dini Bir Kurum!

Eğitimin amacı bireyleri sorgulayan, üreten ve eleştiren bireyler haline getirmektir. Ama bu ülkede eğitim, yalnızca tek tip insan yetiştirme projesine dönüşmüş durumda. Okullar adeta medreseye dönüştü, bilim yerine hurafelerle beyinler yıkanıyor. "Sorgulama, itaat et!" anlayışı, eğitimin temel taşı haline geldi.

Ekonomi: Dolarla Maaş Almıyorsan Sana Ne?

Alım gücünün her geçen gün düştüğü, vatandaşın geçim sıkıntısından başını kaldıramadığı, gençlerin geleceklerini yurtdışında aradığı bir ülkeyi hayal edin. Aslında hayal etmeye gerek yok, çünkü tam içinde yaşıyoruz! İşin ironik tarafı ise yetkililerin hala her şeyin yolunda olduğunu iddia etmesi. Çünkü onların maaşı döviz cinsinden değil mi? Halk açken, yöneticiler "Şükredin" diyor.

Mülteci Cenneti: Demografik Değişim Operasyonu

Bir ülkenin demografik yapısını değiştirmenin en etkili yollarından biri, kontrolsüz göç politikasıdır. Türkiye, son yıllarda adeta bir mülteci kampına dönüştü. Sınırların yol geçen hanına döndüğü, sığınmacıların ekonomik ve sosyal düzeni bozduğu, vatandaşın kendi ülkesinde ikinci sınıf konuma düşürüldüğü bir süreçten geçiyoruz. Ama merak etmeyin, yöneticiler için mesele büyük oy potansiyeli!

Gelecek: Distopyanın Son Bölümü

Bu gidişle Türkiye’nin geleceğini tahmin etmek zor değil. Genç nüfus göç ettikçe, geride yalnızca vasıfsız, cahil bırakılmış kitleler kalacak. Adalet sisteminin tamamen çöktüğü, polisin yalnızca muhalifleri susturduğu, ekonominin tamamen dışa bağımlı hale geldiği, eğitimin bir propaganda aracına dönüştüğü bir ülke…

Ama unutmayın, her şey yolunda! Daha doğrusu, birilerinin çıkarları için her şey planlandığı gibi yolunda (!) gidiyor.

Son Söz: Kurtuluş Var mı?

Peki bu tablonun değişmesi mümkün mü? Evet, ama önce toplumun bu gerçekleri görmesi, sorgulaması ve suskunluğu bırakması gerekiyor. Aksi takdirde, yaşadığımız şey bir ülke değil, bir distopya romanının sayfalarından fırlamış bir trajedi olarak kalacak.

Bir Ülke Çöküyor

Bir ülke düşünün,
Adaletin terazi değil, emir tarttığı…
Hukukun, yalnızca güçlüyü koruduğu…
Ve suçun, kim için işlendiğine göre anlam kazandığı…
Bir ülke düşün, karanlığın teslim aldığı…

Bir ülke düşünün,
Polisin suçlu değil, muhalif kovaladığı…
Jandarmanın vatan değil, rejim nöbeti tuttuğu…
Ve mahkemelerin, hakikati değil, talimatı dinlediği…
Bir ülke düşün, zulmün kanuna evrildiği…

Bir ülke düşünün,
Eğitimin aydınlatmadığı, karanlığa mahkûm ettiği…
Okulların medreseye döndüğü,
Çocukların aklını bilimin değil, dogmanın yoğurduğu…
Bir ülke düşün, cehaletin ödüllendirildiği…

Bir ülke düşünün,
Gençlerin düşlerinin çalındığı…
Ümidin, bir uçak biletiyle satıldığı…
Ve pasaportun, bir kurtuluş fermanına dönüştüğü…
Bir ülke düşün, geleceğin mezar taşına kazındığı…

Bir ülke düşünün,
Ekmeğin her gün biraz daha küçüldüğü…
Maaşın, ayın ortasında bittiği…
Ve açlığa, sabır öğütleyenlerin saray sofralarında doyduğu…
Bir ülke düşün, yoksulluğun kader diye sunulduğu…

Bir ülke düşünün,
Sınırların yol geçen hanı olduğu…
Sokakların, yabancı dillerle dolduğu…
Ve vatandaşın, kendi toprağında garip kaldığı…
Bir ülke düşün, yavaş yavaş eridiği…

Ve bir gün, Hocam:
Kimsesiz bir çocuk, okul bahçesinde soracak:
Öğretmenim, neden hep geriye gidiyoruz?
Bilemeyeceksin (!)
Çünkü en son basılan kitabın, 
Sorgulamayı çoktan yasakladığını
Hatırlamayacak, cevap veremeyeceksin.

Şiir : Ahmet ATAM

Yorum Gönder

Yorum Gönder

Yorumlarda lütfen saygılı olun