paran yoksa kadirsizsin
Paran Yoksa Kadirsizsin: Bir Cebin Anatomisi ve Hayatın “Menfaat Tiyatrosu”
Paran Yoksa Kadirsizsin: Arifî’nin Beyiti ve Toplumun Menfaat Yüzlü Gerçeği
Gerçek değer neyle ölçülür? Kütahyalı halk şairi, Arifî, yüzyıllar önce "Paran olsun da kâfir ol, Yahudi ol, Kıptî ol…" diye haykırmış, sanki bugünü görmüş gibi! çünkü modern çağın tapınakları bankalar, mabedleri AVM’ler, ilahı ise "kredi puanı" 🏦💳, paran yoksa, adın ne olursa olsun, toplumun sahnesinde bir "gölge oyuncusun, peki bu karanlık labirentte, ekonomik ve sosyal gücünü kaybetmiş insanlar ne yapmalı?
- Cüzdanın boşsa, sesin kısık. 🗣️🔇
- Kredi kartın limit dolarsa, insanlığın değer kazanıyor. 💳✨
- "Dostlar", paranın rengini görüyor; senin değil. 🌈👥
Paran yoksa kadirsizsin” diyor Kütahyalı halk şairi Arifî...
Paran olsun da kâfir ol Yahudi ol gerek KıptîHakikat Müslüman olsan paran yoksa kadirsizsin
Yapılmaz evliyâ olsan başında Ârifî künbet
Kerâm et-ı keşf-i şân olsan paran yoksa kadirsizsin
Yüzyıllar öncesinden bir tokat gibi iniyor bugünün suratına. İçinde hem sitem var hem de çıplak bir hakikat:
Eğer cebin boşsa, içi zikirle dolu kalbinin, alnındaki secde izinin, gözündeki hikmet ışığının hiçbir anlamı yok bu çağda.
Hatta Arifî orada durmamış, işi daha da büyütmüş:
Paran olsun da kâfir ol, gerek Kıptî...
Yani diyor ki: Cebinde paran varsa, kim olduğun, neye inandığın, hangi değerleri taşıdığın önemli değil.
Sana kapılar açılır; makam, hürmet, itibar... hepsi ayağına serilir.
Peki ya paran pulun yoksa?
Ne demişler!
Varsa pulun herkes kulun, yoksa pulun cehennemdir yolun
Menfaat Tiyatrosu: Rol Dağılımı Cebe Göre
Toplum dediğimiz şey aslında devasa bir sahne.
Oyuncuların kılığına, repliğine değil; sahneye çıkarken taşıdığı çantasına bakılıyor. Cebin doluysa “saygın iş adamı”, boşsa tembelin tekisin.
Hile hurda demeden paçayı sıyırdı isen “vizyoner”, ekmek kuyruğunda beklersen “boş gezenin boş kalfası”...
Bugün, bir cami avlusunda dahi “kim ne giymiş?” sorusu, “namazı kim daha içten kıldı?” sorusunun önünde gidiyor.
Kalp terazisi değil; cüzdan terazisi çalışıyor.
Terazi bozuldu, çünkü teraziyi tutan el satıldı.
Peki, Bu Çağda Paran Yoksa Ne Yapmalı?
İşte dramatik soru burada başlıyor.
Arifî sormuş, biz devam ettirelim:
“Kerâm et-ı keşf-i şân olsan, paran yoksa kadirsizsin”
Yani evliya bile olsan, kimsin ki?
Çünkü gösteri dünyasında “görünürlük” nakitten geçiyor.
O zaman ne yapmalı?
Yani evliya bile olsan, kimsin ki?
Çünkü gösteri dünyasında “görünürlük” nakitten geçiyor.
O zaman ne yapmalı?
- 🦉 Gözlemci Ol: İnsanların para hırsıyla nasıl maskeler taktığını izle. Not al. Belki bir gün bu gözlemler, senin "altın madenin" olur.
- 📖 Sessiz Bilgeliği Seç: Sokrates gibi, cebi boş ama zihni dolu yaşa. "En zengin insan, en az ihtiyacı olandır." diyordu; haklıydı🌱 Kendi Toprağını Yeşert: Bahçende domates yetiştir, kitaplarla ruhunu besle. "Para bir araçtır, amaç değil" diyerek kök sal.
- 🤹♂️ Yaratıcılıkla Denge Kur: Sokak sanatı, şiir, el işi… Ellerinle üretirsen, ruhunla zenginleşirsin.
- 🔥 "Parasız Felsefe Kulübü" Kur: Dostlarla buluş, hayatın anlamını tartış. "Para olmadan da değerliyiz" diye haykır.
- 🎭 Maskeleri Yırt: Lüks restoranlarda değil, park banklarında buluş. Gerçek ilişkiler, menfaatsiz anlarda filizlenir.
Metaforik Gerçek: İnsan mı Cüzdan mı?
İnsan artık barkodla ölçülüyor.
Kimi insan bir kredi kartı limiti kadar konuşabiliyor, kimi ise bir aidat kadar susmak zorunda kalıyor.
Oysa insan, rakam değildir.
Ne IBAN numarası, ne de “puan kazandıran müşteri profili”...
Bir şiirin dediği gibi: “Yoksulun ayakkabısı delikmiş, Zenginin kalbi delinmiş kimse görmemiş...”
Final Sahnesi: Evliya mı Olmak İstersin, VİP mi?
Seçim senin...
Evliya olup “kadirsiz” mi kalacaksın, yoksa bankamatiklerle dost olup alkış mı toplayacaksın?
Unutma: “Paran yoksa kadirsizsin” bu çağda bir gerçek, ama kadirsizliğe rağmen vicdan sahibi olmak, işte o hakikat.
Kadirsizler Sofrası (Arifî’nin aynasından bugüne)
Bir yankı gibisin dar sokaklarda,
Sesin var ama karşılığı yok.
Altın terazide tartılmıyorsa kalbin,
Mevlanın kapısı bile kapalı, kilit, çok.
Gönlün yıldızlara mühürlü bir mektup,
Ama onlar e-postayla alır vahi̇yi.
Sen yokuşta dua taşırken,
Onlar düz yolda tanrı satın alır krediyle.
Kokusu üstünde duran bir tas çorba,
Serilmez artık sofraya.
Çatal kaşık marka olmadı mı,
İkram da itibar sayılmaz bu çağda.
Gözlerinle yazdığın şiir,
Reklam panolarının gölgesinde silinir.
Ve sen,
Kendini anlatamazsın, çünkü "sponsorun yoktur."
İnancın bir mum, titrek ve dirençli,
Ama loşluğunda kimse görmek istemez seni.
Çünkü günümüz sarayları
Spot ışıklar ve egoyla aydınlanır.
Bir zamanlar dergâh olan kalbin,
Artık depo sayılır; ruhsuz, kullanılmaz.
Ve sen,
Bir evliya gibi geçsen de aralarından,
Banka kartı göstermedikçe görünmezsin.
Gölgelerle konuşursun parkta,
Belki bir kedi sana yanaşır.
Çünkü hâlâ fark eder masumları,
Kalbinde dinmeyen o sessiz savaşı…
Ve unutma:
Bu çağda kadirsizsen, belki de en kadir olan sensin.
Ama seni ancak susanlar duyar,
Bir çocuk,
Bir kedi,
Bir rüzgâr…
📌 Son Söz: Parasız kalmak, "yok" olmak değil; belki de gerçek varoluşun başlangıcıdır. 💫