KENDİME YAZILARIM
Türkiye sosyolojisi siyaset ekonomi tarih felsefe ve genel kültür düzeyinde makaleler

Yunus Emre: Anadolu'nun Manevi Lideri

Bu makalede, Yunus Emre'nin hayatı, eserleri ve şiirlerinin temaları hakkında bilgi verilmektedir.
Türk tasavvuf şairi Yunus Emre, hayatı ve eserleri

Yunus Emre: Anadolu'nun Manevi Lideri, Yunus Emre, Türkçe şiirin öncülerinden biri olarak kabul edilir, şiirlerinde Anadolu ağzını kullanmış, sade ve akıcı bir dil oluşturmuştur, şiirlerinde aşk, sevgi, hoşgörü, insanlık, Allah ve peygamber sevgisi gibi konuları işlemiştir, Yunus Emre, Türk kültürü ve edebiyatı için büyük bir değerdir.

Türk tasavvuf şairi Yunus Emre, hayatı ve eserleri:


Yunus Emre, 13. yüzyılda yaşamış büyük bir Türk şairi ve düşünürüdür, Anadolu halkının duygularını ve düşüncelerini yalın bir dille ifade etmiş, tasavvufi şiirleriyle tanınmıştır. 
Yunus Emre'nin eserleri, Türk edebiyatının en önemli yapıtları arasında yer alır ve hala günümüzde de büyük bir etkiye sahiptir.

- Yunus Emre'nin hayatı hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte, 13. ve 14. yüzyıllarda Anadolu'da yaşadığı ve Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Şeyh Edebali gibi tasavvuf büyükleriyle tanıştığı düşünülmektedir.

- Yunus Emre, Türkçe şiirin öncülerinden biri olarak kabul edilir, şiirlerinde Anadolu ağzını kullanmış, sade ve akıcı bir dil oluşturmuştur, şiirlerinde aşk, sevgi, hoşgörü, insanlık, Allah ve peygamber sevgisi gibi konuları işlemiştir.

- Yunus Emre'nin eserleri arasında:
Divan, Risaletü'n-Nushiyye ve Fihi Ma Fih adlı eserler bulunmaktadır. 
Divan, şiirlerinin toplandığı eserdir. 
Risaletü'n-Nushiyye, tasavvufi öğütler içeren bir risaledir. 
Fihi Ma Fih ise Yunus Emre'nin sohbetlerinin kaydedildiği bir eserdir.

- Yunus Emre'nin şiirleri hem Türk hem de dünya edebiyatında büyük yankı uyandırmıştır, şiirleri pek çok dile çevrilmiş, bestelenmiş, filme alınmış ve tiyatroya uyarlanmıştır. 
Yunus Emre'nin şiirleri hâlâ günümüzde de okunmakta ve sevilmektedir.


Yunus Emre'nin hayatı hakkında çok az bilgiye sahibiz, hangi dönemde yaşadığı uzun süre tartışma konusu olsa da, bu sorun artık çözülmüştür: 
Risâlet-el-Nushiyye adlı şiirini 1307'de yazdığı, eserin içindeki bir beyitten anlaşılmaktadır. 
Başka iki şiirinde de, Mevlâna Celâleddin Rumî (1207 -1273)’nin kendisine iyi bir gözle bakmadığı, yazılıdır.

Ayrıca, şiirlerinde, XIII. yüzyıl sonuna kadar yetişen bazı Sufilerden bahsettiği halde, daha sonraki devrin tarikat büyüklerini hiç anmaz, bu bakımlardan, onun, XIII. yüzyılın ikinci yarısında ve XIV. yüzyılın başlarında yaşadığı anlaşılıyor, bazı şiirlerinde, kendisinin "kocadığını", "bir âşık koca" ve "şairler kocası" olduğundan bahsetmesi de, oldukça uzun bir ömür sürdüğünü gösterir.

Yunus Emre'nin doğum ve ölüm yılları, XVI. yüzyılda yazılmış bir belgeden öğrenilebilmiştir, belgede, Yunus'un hicrî 648 [1250] yılında doğup hicrî 720 [1320] yılında öldüğü ve 70 yıl yaşadığı kaydedilmiştir. 

Nerede doğduğu kesin olarak bilinmese de, Bektaşi Velayetnamesinde Sakarya çevresinde, Sarıköy'de doğduğu yazmaktadır, ayrıca, Şeyhi Tapduk Emre'nin de Sakarya çevresinde yaşayıp öldüğü göz önünde bulundurularak, Velayetnamede söylenenin gerçeğe uygun olduğu düşünülmektedir.

Yunus'un "ümmî" olduğuna inanılan, yani okuma yazma bilmediği düşünülen inancı günümüze kadar devam etmiştir, bazı şiirlerinde "kalemi eline almadığını", "ne siyah ne beyaz olduğunu", "beyazın üstüne siyah yazmadığını", "elif ve cim harflerini okuyamadığını" ifade etmiştir. 
Adıyla ilgili anlatılan hikayeye göre, çocukken okula gönderilmiş ancak alfabeyi öğrenemediği için okulu terk etmiştir, bu temellere dayanarak, sonraki yüzyıllarda yazılan çeşitli eserlerde şairin "ümmî" olduğu iddia edilmiştir.

Ancak XX. yüzyılda, şairin eserleri üzerinde yapılan incelemeler, onun medrese eğitimi aldığını, felsefe, tefsir, fıkıh gibi konularda bilgili olduğunu, Arapça ve Farsça bildiğini ortaya çıkarmıştır. 
Bazı şiirlerinde Arap alfabesindeki harf sayısını okuduğunu, mescitte ve medresede ibadet ettiğini, dört kitabın manasını okuyup öğrendiğini, tefsir okumanın önemli olduğunu ve ilmi usul konusunda bilgili olduğunu belirtmiştir. 

Ayrıca Arapça bildiğini gösteren ayet ve hadislerden alıntı yapması, Mevlâna'nın bazı ifadelerini kullanması ve Fars şairi Sadi'nin bir şiirini nazımla çevirmesi Farsça bildiğini, aruzla şiir yazması ise Divan şiirini bildiğini gösterir. 

Tasavvuf tarihi, genel tarih, coğrafya ve mitoloji gibi konulara da değinmesi, şairin skolastik bilgiye sahip olduğunu gösterir. "Ümmî" olmasıyla ilgili söylenti ise dervişlik alçak gönüllülüğünden kaynaklanmış olabilir. Ayrıca kendisini derin bilgili sayanları da bir anlamda taşlamıştır.

Bektaşi Velayetnamesinde anlatıldığına göre, Yunus gençliğinde çiftçilik yapmış ve daha sonra tarikata girmiştir. 
Sakarya çevresinde yaşayan Tapduk Emre'ye bağlıdır. 
Şiirlerinde Tapduk Emre'nin dervişi olduğunu açıkça belirtir ve şeyhini saygıyla anar. 
Yunus'un bir şiirine ve diğer kaynaklara göre, Tapduk Emre, Sarı Saltuk'un, Sarı Saltuk ise Hacı Bektaş Veli'nin halifesidir. 

Bu nedenle, Yunus'un "Bektaşi" tarikatından olduğu anlaşılmaktadır.

Tapduk'un tekkesinde uzun süre hizmet etmiş ve şeyhlerinin tarikatını yaymak için farklı diyarlarda dolaşan dervişlerin geleneğini izleyerek gurbet ele çıkmıştır. 
Bazı şiirlerinden anlaşıldığına göre, Anadolu ve "Şam ile Azerbaycan ve Kafkasya bölgelerini sürekli ziyaret etmiş, "gittiği yerlerde Baba Tapduk'un manasını yaymış", bahar geldiğinde geri dönmüş, Tapduk'un kapısında olgunlaştıktan sonra artık kendi adına tarikata katılmak isteyenleri beklemiş ve halkı tarikata çağırmıştır.


Yunus Emre'nin Mezarı


Yunus Emre'nin mezarı


Yunus'un mezarının tam olarak nerede olduğu bilinmemektedir. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde 9 farklı mezar bulunmaktadır: 

  1. Bursa'da; 
  2. Emre köyünde (Kula ve Salihli arasında)
  3. Sandıklı'da (Afyonkarahisar'a bağlı) 
  4. Keçiborlu kasabası yöresinde bir köyde (Isparta’ya bağlı) 
  5. Karaman'da; 
  6. Konya Aksarayı'nda bir tepe üzerinde; 
  7. Sivas yakınında yol üzerinde; 
  8. Palandöken dağı eteğindeki Dutçu köyünde (Erzurum'a bağlı)
  9. Porsuk suyunun Sakarya'ya karıştığı yerdeki Sarıköy'de (Eskişehir'e bağlı). 

Doğduğu Sarıköy'deki mezarın ona ait olma olasılığı daha yüksektir, diğer mezarların bazıları farklı Yunus'lara aitken, bazıları da Yunus'a saygı amacıyla yapılmış "makamlardır. 
Son yıllarda, Sarıköy'de, tren yolu üzerinde, Yunus için güzel bir anıtmezar yapılmış, kemikleri büyük bir törenle oraya aktarılmıştır.

Anadolu'nun birçok bölgesinde Yunus, Yunuslar, Yunuslu, Yunus viran gibi köyler bulunmaktadır, aynı şekilde Emre, Emreler, Emreli, Emre sultan gibi köyler de mevcuttur, bu köylerin çoğunun Yunus Emre ile ilgili olduğu düşünülmektedir.

Yunus Emre'nin adı etrafında çeşitli hikayeler ortaya çıkmıştır. Bazıları yazılı kaynaklarda yer almışken, bazıları da halk arasında nesilden nesile aktarılarak bugünlere gelmiştir.

Sonuç:

13. ve 14. yüzyılda yaşamış olan Yunus Emre, döneminin sade, anlaşılır ve akıcı bir lirizmle şiirlerini yazmıştır, halk dilini kullanarak, halkın iç dünyasına dokunmuştur. 
Tasavvuf düşüncesinin yaygınlaştığı dönemde önemli bir öncü olmuştur, şiirleri, ahlaki değerleri içselleştirmek ve Tanrı sevgisini yansıtmak açısından önemli belgelerdir. 
Dil kullanımı yüzyıllardır değişmemiştir ve bilgelikle kaleme alınmıştır. 
Yunus Emre'nin etkisiyle pek çok halk ozanı ve şairi yetişmiştir. 
Yunus Emre, hece ve aruz vezniyle Türkçe şiirler yazmıştır. 
Ayrıca, eğitimli olmasına rağmen Farsça değil, Türkçeyi tercih etmiştir. 

Müslümanlar zamane yatlı oldu
Helal yenmez, haram kıymetli oldu
Fakirler miskinlikten çekti elin
Gönüller yıkıben heybetli oldu

Peygamber yerine geçen hocalar
Bu halkın başına zahmetli oldu
Yunus gel aşık isen tevbe eyle
Nasuh’a tevbe ucu kutlu oldu

Yunus Emre'ye göre, Tanrı'ya ulaşmanın yolu tasavvuf yolundan geçerdi ve şiirlerinde erdemli yaşamın insanı Tanrı'ya yaklaştıracağını vurgulamıştır.