2013-2015 yılları arasında Türkiye’de PKK ile yürütülen çözüm süreci, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt sorununun çözümü için barışçıl yöntemlerle PKK ile müzakere ettiği bir dönemdi. Sürecin neden başladığı, nasıl geliştiği ve neden sona erdiğini aşağıda detaylı şekilde inceleyelim.
Sürecin Başlangıcı ve Nedenleri
Çözüm süreci, çeşitli siyasal, toplumsal ve güvenlik gerekçeleriyle başlamıştır:
1. Kürt Sorunu ve PKK ile Mücadele: Türkiye'de Kürt sorununu şiddet yerine siyasal yollarla çözme arayışı yıllardır gündemdeydi. 1984’ten itibaren silahlı çatışmalar ciddi insan kayıplarına ve toplumsal maliyetlere neden olmuştu.
2. Siyasi İrade: Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümeti, hem uluslararası kamuoyunun desteğini almak hem de iç siyasette Kürt seçmene hitap etmek amacıyla barış sürecine açık bir politika izledi.
3. PKK’nın ve Öcalan’ın Rolü: PKK lideri Abdullah Öcalan, 1999’dan beri İmralı’da cezaevindeydi. Öcalan, barış sürecine liderlik edebileceğini belirtmiş ve silahlı mücadelenin sona erdirilmesi için görüşmelere açık olduğunu ifade etmişti.
4. Uluslararası Dinamikler: Ortadoğu’daki değişimler (örneğin, Suriye İç Savaşı) ve Kürt hareketlerinin bölgesel etkisi, Türkiye'yi Kürt sorununun iç politikada büyümesini engellemek için bir çözüm arayışına itti.
Çözüm Sürecinin Gelişimi:
1. 2013 Nevruz Bildirisi: 21 Mart 2013’te Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır’da okunan mektubu, silahlı mücadeleye son verilmesi ve müzakerelerle çözüm çağrısı içeriyordu. Bu, sürecin resmi başlangıcı olarak kabul edilir.
2. Silahların Bırakılması: PKK, Türkiye sınırları dışına çekileceğini duyurdu. 2013 yılı boyunca çatışmalar büyük ölçüde durdu.
3. Akil İnsanlar Heyeti: Toplumun farklı kesimlerini temsilen oluşturulan bu heyet, çözüm sürecine toplumsal destek kazandırmayı amaçladı ve Türkiye genelinde toplantılar yaptı.
4. Görüşmeler ve İmralı Süreci: Devlet yetkilileri, Öcalan ve HDP heyeti arasında İmralı Adası’nda görüşmeler yapıldı. Müzakerelerde, demokratik reformlar, anayasada Kürt haklarına yönelik düzenlemeler ve PKK’nın tamamen silah bırakması gibi konular ele alındı.
Çözüm Sürecinin Sona Ermesi
2015’te çözüm süreci başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun başlıca nedenleri şunlardır:
1. Suriye ve Rojava’daki Durum: Suriye İç Savaşı’nda PKK’nın uzantısı olarak görülen PYD/YPG, Türkiye'nin güvenlik politikalarıyla çelişen bir şekilde güç kazandı. Türkiye, YPG'yi bir tehdit olarak görürken PKK, Rojava’daki kazanımlarını genişletmek için süreci kendi lehine kullanmaya çalıştı.
2. Kobani Olayları (2014): Kobani’de IŞİD’e karşı YPG’nin verdiği mücadelede Türkiye’nin pasif tutumu, Kürt kamuoyunda büyük bir tepki doğurdu. Bu durum, çözüm sürecine olan güveni sarstı.
3. Çatışmaların Yeniden Başlaması (2015): 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra HDP’nin meclise güçlü bir şekilde girmesi ve AK Parti’nin tek başına hükümet kuramaması, siyasi dengeleri değiştirdi. Bu süreçte PKK’nın çeşitli saldırıları ve Türkiye’nin askeri operasyonları çatışmaları yeniden başlattı.
4. Dolmabahçe Mutabakatı: 2015 yılında taraflar arasında uzlaşmaya yönelik bir metin üzerinde anlaşılmış gibi görünse de, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu mutabakatı tanımadığını ilan etti. Bu açıklama, sürecin sonlandığını gösterdi.
5. Terör Olayları: 2015’te Suruç ve Ankara’daki terör saldırıları, Türkiye’de toplumsal güvenliği ve barış umutlarını ciddi şekilde zayıflattı.
Sonuç
Çözüm süreci, Türk siyasetinde önemli bir dönüm noktasıydı ancak hem taraflar arasındaki güvensizlik hem de bölgesel gelişmeler nedeniyle başarısız oldu. Sürecin sona ermesi, çatışmaların yeniden başlamasına ve toplumsal kutuplaşmanın artmasına yol açtı. Bugün hala bu dönemin etkileri tartışılmakta ve Kürt sorunu çözümsüz bir şekilde Türkiye gündemindeki yerini korumaktadır.
Çözüm sürecinde akil insanlar kimlerdi?
Türkiye’nin 2013 yılında başlattığı çözüm sürecinde, kamuoyunu bilgilendirmek ve sürece destek sağlamak amacıyla oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti, farklı meslek gruplarından, siyasal görüşlerden ve toplumsal kesimlerden temsilciler içeriyordu. Heyet, 7 bölgesel gruba ayrılarak çalışmalarını yürütmüştü. İşte bu heyet ve üyelerinin listesi:
Çözüm sürecinde Akil İnsanlar Heyeti’nin Bölgeleri ve Üyeleri
1. Marmara Bölgesi
Başkan: Deniz Ülke Arıboğan (Akademisyen)
Üyeler:
Kadir İnanır (Sanatçı)
Hülya Koçyiğit (Sanatçı)
Erol Göka (Psikiyatr)
Mustafa Armağan (Yazar)
Levent Korkut (Hukukçu)
Mithat Sancar (Akademisyen, daha sonra HDP Milletvekili)
Yücel Sayman (Hukukçu)
2. Ege Bölgesi
Başkan: Tarhan Erdem (Araştırmacı, gazeteci)
Üyeler:
Baskın Oran (Akademisyen)
Avni Özgürel (Gazeteci)
Hasan Karakaya (Gazeteci, Yeni Akit)
Fadime Özkan (Akademisyen)
Ahmet Gündoğdu (Memur-Sen Başkanı)
Hüseyin Yayman (Akademisyen, gazeteci)
Fuat Keyman (Akademisyen)
3. Akdeniz Bölgesi
Başkan: Rifat Hisarcıklıoğlu (TOBB Başkanı)
Üyeler:
Nihal Bengisu Karaca (Gazeteci)
Hayrettin Karaman (İlahiyatçı)
Öztürk Türkdoğan (İnsan Hakları Derneği Başkanı)
Lale Mansur (Sanatçı)
Erkan Mumcu (Eski Bakan)
Mahmut Arslan (HAK-İŞ Başkanı)
4. İç Anadolu Bölgesi
Başkan: Ahmet Taşgetiren (Yazar)
Üyeler:
Cemal Uşşak (Gazeteci)
Mustafa Kumlu (Türk-İş Başkanı)
Hüseyin Yayman (Akademisyen)
Orhan Gencebay (Sanatçı)
Vahap Coşkun (Akademisyen)
Abdurrahman Kurt (Eski Milletvekili)
5. Karadeniz Bölgesi
Başkan: Yusuf Şevki Hakyemez (Akademisyen)
Üyeler:
Oral Çalışlar (Gazeteci)
Şemsi Bayraktar (Ziraat Odaları Başkanı)
Vedat Bilgin (Akademisyen, daha sonra Bakan)
Hilal Kaplan (Gazeteci)
Muhsin Kızılkaya (Yazar)
Fatma Benli (Avukat)
Yılmaz Ensaroğlu (Akademisyen)
6. Doğu Anadolu Bölgesi
Başkan: Can Paker (Gazeteci, TESEV Başkanı)
Üyeler:
Hayrettin Karaman (İlahiyatçı)
Ayhan Oğan (Sosyolog)
Abdurrahman Kurt (Eski Milletvekili)
Abdurrahim Boynukalın (Gazeteci)
Zeynep Tanbay (Sanatçı)
Cemalettin Başaran (Gazeteci)
7. Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Başkan: Yılmaz Ensarioğlu (Akademisyen, İnsan Hakları Uzmanı)
Üyeler:
Gültan Kışanak (Siyasetçi)
Mehmet Metiner (Gazeteci)
Yasin Aktay (Akademisyen)
Murat Belge (Gazeteci, akademisyen)
Cengiz Çandar (Gazeteci)
Ayla Akat Ata (HDP Milletvekili)
Akil adamlar Heyetinin Görevleri
1. Toplumsal desteği artırmak için Türkiye’nin farklı bölgelerinde halkla buluşmak.
2. Kürt sorununun çözümüne dair öneriler ve görüşler toplamak.
3. Sürece yönelik olası eleştirileri ve beklentileri raporlayarak hükümete sunmak.
Heyetin çalışmaları, süreçte toplumsal katılım ve şeffaflığı artırmayı amaçlasa da eleştirilere de maruz kalmıştır. Süreç sona erdikten sonra, bu heyetin etkisi ve sürece katkısı tartışılmaya devam etmiştir.
Dolmabahçe mutabakatının maddeleri:
Dolmabahçe Mutabakatı, Türkiye'deki çözüm süreci kapsamında 28 Şubat 2015'te Dolmabahçe Sarayı’nda açıklanan bir protokoldür. Bu mutabakat, dönemin hükümeti ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) heyeti arasında yapılan görüşmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Mutabakatın amacı, Türkiye'de Kürt sorununun çözümü için demokratik adımlar atılması ve çatışmaların sona erdirilmesiydi.
Dolmabahçe Mutabakatı’nın 10 maddesi şu şekildeydi:
1. Demokratik siyaset tanımı ve içeriği: Demokratik siyasetin tanımının yapılması ve bu alandaki engellerin kaldırılması.
2. Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutları: Çözüm sürecinin hem ulusal hem de yerel düzeydeki etkilerinin ele alınması.
3. Özgür vatandaşlık tanımı ve içeriği: Vatandaşların hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi.
4. Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal ve demokratik güvencelere kavuşturulması: Kadın hakları, kültürel haklar ve çevre sorunlarının çözümüne yönelik düzenlemeler yapılması.
5. Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi: Türkiye’deki farklı kimliklerin tanınması ve bu konuda çoğulcu bir yaklaşım benimsenmesi.
6. Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütler çerçevesinde tanımlanması: Demokratik cumhuriyet ve ortak vatan anlayışının somutlaştırılması.
7. Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa: Yeni bir anayasanın hazırlanmasıyla demokratik dönüşümün güvence altına alınması.
8. Çözüm sürecinin güvenlik ve özgürlük dengesini gözeterek ilerletilmesi: Çatışmasızlığın devamı ve güvenliğin sağlanması için gerekli düzenlemelerin yapılması.
9. Sosyal ve ekonomik boyutlarıyla yüzleşme ve hakikatleri araştırma komisyonlarının kurulması: Geçmişte yaşanan olayların araştırılması ve mağduriyetlerin giderilmesi.
10. Silahların bırakılması ve demokratik siyaset için uygun zemin oluşturulması: PKK’nin silah bırakması ve çözüm sürecinin demokratik temeller üzerinde ilerlemesi.
Ancak bu mutabakat, kısa süre sonra tartışmalı hale gelmiş ve uygulanamadan süreç sona ermiştir. 2015 yılının Temmuz ayında çatışmalar yeniden başlamış ve çözüm süreci tamamen sonlanmıştır. Dolmabahçe Mutabakatı, çözüm süreci açısından önemli bir dönüm noktası olarak hafızalarda kalmıştır.
Erdoğan'ın Dolmabahçe mutabakatını tanımama nedenleri nelerdir?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat 2015’te açıklanan Dolmabahçe Mutabakatı'nı tanımadığını Mart 2015’te açık bir şekilde ifade etti. Erdoğan'ın bu mutabakatı reddetmesinin ve sürecin sona ermesine yönelik tutumunun birkaç temel gerekçesi vardı:
1. "Devlet ile terör örgütü aynı masaya oturmaz" yaklaşımı
Erdoğan, mutabakatın kamuoyuna açıklanma şekline ve sembolik olarak hükümet temsilcilerinin HDP heyetiyle birlikte oturmasına tepki gösterdi. “Devletin terör örgütüyle aynı masaya oturması” imajının kamuoyunda yanlış algılara yol açabileceğini savundu. Erdoğan, bu sürecin sadece hükümetin kontrolünde ilerlemesi gerektiğini ve meşru devletin terörle eşit düzeyde gösterilmemesi gerektiğini belirtti.
2. Silah bırakma çağrısının yetersiz bulunması
Mutabakatın temel unsurlarından biri olan PKK’nin silah bırakma çağrısı konusunda somut adımlar atılmadığına inanıyordu. Erdoğan, silah bırakma çağrısının açık ve net bir şekilde yapılmadığını ve PKK’nin bu konuda güven vermediğini dile getirdi. Bu durum, sürecin ilerleyememesinin önemli bir nedeni olarak görüldü.
3. Milli iradeye vurgu
Erdoğan, mutabakatın kamuoyuna yansımasından sonra “Milli irade her şeyin üzerindedir” diyerek bu tür anlaşmaların halk tarafından tam destek alması gerektiğini ifade etti. HDP’nin bu süreçte kendini devletin eşit bir muhatabı olarak göstermesini eleştirdi ve mutabakatın içeriğini Türkiye’nin üniter yapısını tehdit edebilecek bir hamle olarak yorumladı.
4. Seçim sürecinin etkisi
2015 yılında, Haziran seçimleri yaklaşıyordu. HDP’nin çözüm sürecindeki rolü nedeniyle artan kamuoyu desteği, Erdoğan ve AK Parti için siyasi bir risk olarak değerlendirildi. Dolmabahçe Mutabakatı’nın bu dönemde HDP’nin lehine kullanılacağı düşünülerek eleştirildi. Bu durum, Erdoğan’ın çözüm sürecinden uzaklaşmasına ve milliyetçi tabanın desteğini kazanmaya yönelik adımlar atmasına yol açtı.
5. Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) etkisi
Erdoğan, çözüm sürecinde Dolmabahçe Mutabakatı’nın MGK’da tartışılmadığını ve bir devlet politikası olarak benimsenmediğini söyledi. Sürecin “millilikten uzaklaşarak” farklı noktalara taşındığını düşündüğünü belirtti. Ayrıca mutabakatın "devletin onayı olmadan" hükümetin bazı aktörleriyle yapılmış bir metin olduğu imasında bulundu.
6. Terör örgütünün tutumuna duyulan güvensizlik
PKK’nın çatışmasızlık sürecinde şehir yapılanmalarını güçlendirdiği ve silahlı faaliyetlerine ara vermediği gerekçesiyle güven ortamı sarsıldı. Erdoğan, çözüm sürecinin samimiyetle yürütülemediğini ve mutabakatın uygulanabilir olmadığını düşündü.
Sonuç
Dolmabahçe Mutabakatı'nın ardından Erdoğan’ın bu açıklamalarıyla çözüm süreci resmen olmasa da fiilen sona erdi. Bu durum, 2015 yazında artan çatışmalar ve terör olaylarıyla birlikte çatışmasızlık sürecinin tamamen bitmesine yol açtı. Erdoğan'ın bu tutumu, hem uluslararası kamuoyunda hem de Türkiye'de çözüm sürecine dair farklı yorumlara neden oldu. Bazı kesimler bunu bir strateji değişikliği olarak görürken, diğerleri sürecin baştan itibaren kalıcı bir çözüm üretme kapasitesine sahip olmadığını savundu.
Yorum Gönder