![]() |
Ulus Bilincinin Aşındırılmasının Toplumsal Siyasal Sonuçları |
Ulus Bilincinin Buharlaşması: Siyasal İslamcılığın Gölgesinde Türkiye 🚪🕯️
Giriş: Bir Milletin Hafıza Kaybı, Siyasal İslamcılığın Türkiye’de ulus bilincini aşındırmasının, toplumsal ve siyasal sonuçları neler oldu.
Bir sabah uyandığınızda adınızı, adresinizi ve neden var olduğunuzu unuttuğunuzu düşünün. İşte ulus bilinci aşındırılan bir toplumun hali tam da budur.
Türkiye’de siyasal İslamcı politikaların, ulus bilincini bir sabun köpüğü gibi eritmesi; sadece ideolojik bir tercih değil, aynı zamanda sosyo-politik bir hafıza kaybı sendromudur. 🧠💨
Siyasal İslamcılık: Dinle Devlet Arasında Sarkaçta Kalan Kimlik
Siyasal İslamcılık, dinin kamusal alanda birleştirici değil, ayrıştırıcı bir araç olarak kullanılmasıdır.
Bu yaklaşım, ulus kavramını “ümmet” potasında eritmeye çalışırken, vatandaşlık temelinde inşa edilen modern devlet yapısını da erozyona uğratır.
Tıpkı bir binanın temeline asit dökmek gibi. 🏛️➡️🧪
Tarihten Ders Al(a)mayanlara: II. Abdülhamid ve Hilafet Politikası
Osmanlı’nın son döneminde II. Abdülhamid’in hilafet siyaseti, İslam dünyasını birleştirme hayaliyle yola çıkmıştı.
Ancak sonuç?
Arap isyanları, parçalanan bir imparatorluk ve Sevr’in gölgesinde bir millet.
Bugün de benzer bir “ümmet romantizmi” ile ulus bilinci törpüleniyor. Tarih tekerrür etmiyor, biz ısrarla aynı hatayı tekrar ediyoruz. 📜🔁
Sosyal Maliyetler: Ortak Paydadan Ortak Çıkara
Ulus bilinci, “tasada ve kıvançta birlik” ilkesine dayanır.
Ancak siyasal İslamcı söylemler, toplumu “inananlar” ve “ötekiler” olarak ikiye ayırarak bu ortak paydayı yok ediyor.
Sonuç?
Toplumsal kutuplaşma, liyakatsizlik, cemaat temelli kadrolaşma ve kamusal alanda güven erozyonu. 🤝❌
Siyasal Maliyetler: Devletin Hafızasında Format Atmak
Ulus bilinci, devletin sürekliliğini sağlayan yazılımsal bir koddur. Bu kod silinirse, devletin refleksleri zayıflar.
Dış politikada zikzaklar, eğitimde ideolojik sapmalar ve hukukta çifte standartlar baş gösterir. Devlet, bir işletim sistemi gibi çöker. 💻⚠️
Ulus Bilinci Bir Pusuladır, Ümmetçilik Sisli Bir HaritaUlus bilinci, yönümüzü tayin ettiğimiz pusuladır. Siyasal İslamcılık ise sisli bir harita sunar: çok yol gösterir ama hiçbir yere götürmez. 🌫️🧭
Sonuç: Hafızasını Kaybeden Toplum, Her Söylenene İnanır
Ulus bilinci aşındırılan bir toplum, geçmişini unutur, geleceğini göremez.
Siyasal İslamcılığın gölgesinde şekillenen bu yeni kimlik, ne Osmanlı’dır ne Cumhuriyet.
Bu, kimliksizliğin ideolojisidir. Ve kimliksiz toplumlar, başkalarının hikâyelerinde figüran olmaya mahkûmdur. 🎭
Ulusun Sessiz Çığlığı Şiiri
Bütün pusulaları kırdılar, gemi limansız kaldı,
Sosyal medya fırtınasında adalet suskun kaldı.
Twitter’da yankı bulan sesler sanki bir fısıltı,
Belgesiz umutların hamuru un ufak, suskun kaldı.
Akıllı telefon ekranında gerçek bir pusula isteyen,
Her like peşinde kaybolup, suskun kaldı.
Algoritmaların girdabında hürriyet haykırdı,
Ama troll orduları yanı başında, ses suskun kaldı.
Tarih kitapları tozlanırken dünün kahramanları,
Hashtag’ler arasında diri bir masal, suskun kaldı.
Gönlümde çakan yıldızlar kaydı ahenksiz karanlığa,
Bir bayrak öylece gökyüzünde gölge gibi suskun kaldı.
Mahkemelerde terazinin kefesi inançla sallanırken,
Hukuk merdivenleri yokuşunda umut suskun kaldı.
Meydan okuyan gençlik, sloganla çakan bir şimşek,
Fırtınanın gölgesinde titredi, ses suskun kaldı.
Özgürlük söylemi, labirent sokaklarında kaybolan,
Her çıkmaz sokağın sonunda insan suskun kaldı.
Kitap raflarında mahkûm hakikat çırpınırken,
Mürekkebin gölgesinde vicdan suskun kaldı.
Hisara alınan sanat, renkleri hapsetti kâğıda,
Fırça darbeleri arasında ses suskun kaldı.
Milletin aynası çatladı, yüzümüzü göremeyince,
Bir hayal gibi asılı bayrak suskun kaldı.
Çocuk bahçesindeki renkler ağardı duvarlarda,
Sansürün zincirinde masum ses suskun kaldı.
Filtrelenmiş fotoğraflar susturdu gülüşleri,
Sahte tebessümlerde gerçek ses suskun kaldı.
Barış nöbeti tutan eller beklerken sabahı,
Mekansız tenhalıkta umut ses suskun kaldı.
Kaybolan lehçelerde yankı ararken tarih koridorunda,
Dört bir yanı örten sisin içinde ses suskun kaldı.
Özgür düşünce kitaplarının sayfaları kararıp unutuldukça,
Mürekkep taneleri gözyaşına dönüp ses suskun kaldı.
Köprülerin gölgesinde bir imza beklenirken sabırsız,
Umudun bekçisi rüzgâr dindi, ses suskun kaldı.
Sonuç: Suskunluğa Veda
“Suskun Kaldı” şiiri, aslında bir uyandırma çağrısıdır. Bu sessiz çığlıkları duymazdan gelmek, hem milli hafızamızı silikleştirir hem de geleceğimizi karanlığa mahkûm eder. Şimdi harekete geçme, ortak değerlerimizde buluşma ve pusulamızı tekrar tamir etme zamanı.✨
Ahmet ATAM