Türkiye’nin F-35 Macerası: Parayı Ödediği, Uçakları Nasıl Alabilir! Ne Yapılabilir?
Türkiye parasını ödediği F-35 Savaş Uçaklarını Nasıl Alabilir! Ne Yapılabilir? Türkiye’nin F-35 savaş uçakları sorunu, son yıllarda sıkça konuşulan bir konu.
Ödediğimiz paralar ve alınamayan uçaklar, ABD’nin yaptırımları derken iş iyice karıştı.
Peki, Türkiye’nin bu durumda uluslararası alanda hukuku kullanarak hakkını arama şansı var mı?
ABD'ye Ödediğimiz parayı geri alabilir miyiz, yoksa uçakları mı talep etmeliyiz?
F-35 Meselesi Nedir?
Türkiye, 2002’de F-35 savaş Uçağı programına katıldı.
Bu program, ABD liderliğinde birçok ülkenin birlikte geliştirdiği süper gelişmiş bir savaş uçağı projesi idi.
Türkiye de bu projeye hem para yatırdı (yaklaşık 1,4 milyar dolar!) hem de TUSAŞ, ASELSAN gibi firmalarımızla uçağın bazı parçalarını üretti.
Ancak 2019’da işler tersine döndü.
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alması, ABD’yi kızdırdı. “S-400’ler F-35’lerin güvenliğini riske atar” diyerek Türkiye’yi programdan çıkardı ve yaptırımlar uyguladı.
Sonuç? Ödediğimiz paralar havaya uçtu, uçaklar ise ABD’de depoda kaldı!
Türkiye alamadığı f-35 İçin Hukuken Hakkını Arayabilir mi?
İşte burası biraz karışık.
Türkiye’nin F-35 programına katılımı, 2008’de TBMM tarafından onaylanan bir anlaşmayla düzenleniyor.
Bu anlaşmada, “Anlaşmazlıklar sadece ülkeler arasında konuşularak çözülür, uluslararası mahkemeye gidilemez” gibi bir madde var. Yani, Uluslararası Adalet Divanı’na ya da başka bir tahkim mahkemesine koşup “Paramızı verin!” diyemiyoruz.
Bu, işin hukuki tarafını bayağı kısıtlıyor.
Peki, bu ne demek?
Türkiye, ABD ile masaya oturup konuşmak zorunda.
Ya ödediğimiz 1,4 milyar doları geri alacağız ya da uçakları teslim etmelerini sağlayacağız. Ama S-400 meselesi çözülmeden ABD’nin bu konuda adım atması pek olası değil.
Parayı mı Alalım, Uçakları mı Talep Edelim?
Parayı Geri Alma Şansı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019’da “Paramızı geri alırız, gerekirse tahkime gideriz” demişti. Ama o anlaşma yüzünden tahkim pek mümkün değil.
Yine de ABD ile görüşmeler sürüyor.
Şu an için para iadesi konusunda somut bir sonuç yok, ama Türkiye bu parayı geri almak için bastırıyor.
Türk firmalarının programa katkıları (mesela TUSAŞ’ın uçak gövdesi üretmesi) bu iade işini biraz karıştırıyor, çünkü biz sadece müşteri değil, aynı zamanda üreticiyiz.
Uçakları Talep Etme.
Türkiye için üretilen ilk F-35’ler aslında hazır. 6 tane uçak şu an ABD’de depoda bekliyor. Türkiye, toplamda 100’e yakın F-35 almayı planlıyordu.
Ama S-400 meselesi çözülmezse, bu uçakları almak hayal gibi.
Yine de 2025’te yeni ABD yönetimiyle (örneğin Trump döneminde) bazı kapılar aralanabilir. Ama bu da büyük ihtimalle S-400’lerin devre dışı bırakılması gibi koşullara bağlı.
Türkiye Parasını Ödediği F-35 Savaş Uçakları İçin Uluslararası Kuruluşlar Ne Yapabilir?
F-35 programı, NATO’nun değil, ABD’nin liderliğinde bir proje.
Bu yüzden NATO’nun ya da BM gibi kuruluşların bu işe karışma yetkisi yok.
Tek yol, ABD ile doğrudan pazarlık.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, bu konuda ABD’li muhataplarıyla sık sık görüşüyor.
Türkiye, hem parayı geri alma hem de programa geri dönme şansını zorluyor.
Ama işin siyasi boyutu, özellikle S-400 meselesi, her şeyi tıkıyor.
Parasını Ödediği F-35 Savaş uçakları İçin Türkiye Ne Yapıyor?
F-35’ten dışlanmak Türkiye’yi durdurmadı! Yerli savunma sanayimiz tam gaz ilerliyor.
KAAN milli savaş uçağı projesi, F-35’e alternatif olarak geliştiriliyor.
Ayrıca, F-16 modernizasyonu için ABD ile anlaşma yapıldı; 79 uçağımız TUSAŞ’ta yenilenecek.
Avrupa’dan Eurofighter Typhoon alma ihtimali de masada.
Yani, Türkiye bir yandan hakkını ararken bir yandan da kendi yolunu çiziyor.
Sonuç: Ne Olacak Bu İşin Sonu?
Türkiye’nin F-35 meselesinde uluslararası mahkemelere gitme şansı yok, çünkü anlaşma buna izin vermiyor.
Tek çare, ABD ile sıkı pazarlık.
S-400’ler konusunda bir uzlaşma sağlanırsa, ya uçakları alırız ya da paramızı geri alırız.
Ama bu işin çözümü zaman alacak gibi görünüyor.
Bu arada, KAAN gibi projelerle kendi göklerimizi korumaya devam ediyoruz!
Türkiye S-400’den Vazgeçip F-35’e mi Yönelmeli?
Bölgedeki Tehditler ve Akılcı Seçim
Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, tam bir strateji oyunu tahtası!
Ortadoğu’nun kaosu, komşu ülkelerdeki belirsizlikler ve bölgesel güç mücadeleleri, Türkiye’yi sürekli teyakkuzda tutuyor.
İsrail’in askeri gücü ve onun kankası ABD’nin bölgedeki etkisi, Türkiye’nin savunma hamlelerini doğrudan etkiliyor.
Peki, bu ortamda S-400 hava savunma sistemlerinden vazgeçip, anahtarı ABD’nin elinde olan F-35 savaş uçaklarına yönelmek ne kadar mantıklı?
Gelin, bu meseleyi günlük bir dille, herkesin anlayacağı şekilde masaya yatıralım!
S-400 ve F-35: Ne İşe Yarıyorlar?
Önce şu iki sistemi bir anlayalım. S-400, Rusya’dan aldığımız bir hava savunma sistemi. Gökyüzünü füzelerden, uçaklardan, yani her türlü hava tehdidinden koruyor.
F-35 ise ABD liderliğinde geliştirilen 5. nesil bir savaş uçağı.
Radara yakalanmıyor, süper teknolojik ve hava üstünlüğü için biçilmiş kaftan.
Yani, biri savunma kalkanı, diğeri taarruz silahı. Türkiye, S-400’leri özellikle balistik füze tehditlerine karşı aldı.
F-35’ler ise hava kuvvetlerimizi modernize etmek için.
Ama işte, S-400 aldık diye ABD, “F-35 programından çıkıyorsun!” dedi ve bizi 1,4 milyar dolar ödediğimiz halde uçaksız bıraktı.
Şimdi soru şu: S-400’leri kenara koyup F-35 peşinde koşmak ne kadar akılcı?
Türkiye’nin coğrafyası, her an tetikte olmayı gerektiriyor.
İsrail, bölgedeki en güçlü hava kuvvetlerinden birine sahip ve ABD’nin tam desteğini alıyor. Türkiye’nin S-400 alması, özellikle İran gibi ülkelerden gelebilecek füze tehditlerine karşı bağımsız bir savunma hamlesiydi.
Bu sistem, gökyüzümüzü korurken, “Biz kendi başımıza da ayakta kalırız” mesajı veriyor.
Ama F-35’ler başka bir hikaye.
Bu uçaklar, NATO’nun bir parçası olarak süper bir güç, ancak yazılımından bakımına kadar her şey ABD’nin kontrolünde.
Yani, “anahtar ve düğme” gerçekten onların elinde!
Eğer bir gün ABD ile ters düşersek (ki tarihimiz bunun örnekleriyle dolu), F-35’lerin kullanımında sorun yaşama ihtimalimiz var. Hele ki İsrail’le bir gerilim olursa, bu bağımlılık stratejik bir risk.
S-400’den Vazgeçmek Mantıklı mı?
Hadi, bu işi birkaç açıdan değerlendirelim:
Stratejik Bağımsızlık: S-400’ler, Türkiye’ye dışa bağımlı olmadan hava savunma şansı veriyor. F-35’ler ise NATO ittifakında güçlü bir adım, ama ABD’ye bağlılık demek.
Bölgedeki tehditleri düşününce, S-400’ler daha özgür bir hareket alanı sunuyor.
ABD’nin bir kriz anında F-35’lerin fişini çekme ihtimali, bağımsızlık açısından ciddi bir soru işareti.
Askeri Denge: S-400, özellikle füze tehditlerine karşı vazgeçilmez.
Mesela, İran’ın balistik füzeleri veya başka bir bölgesel aktörün hava saldırıları.
F-35’ler ise hava üstünlüğü için harika, ama savunma sisteminin yerini tutamaz.
İdeal dünyada ikisini birden kullanmak süper olurdu, ama ABD, “Ya S-400 ya F-35” diyor. S-400’den vazgeçmek, hava savunmamızda büyük bir boşluk yaratabilir.
Siyasi ve Ekonomik Kayıp: S-400’ler alındı, parası ödendi, sistemler aktif.
Bunları çöpe atmak, sadece maddi kayıp değil, Rusya ile ilişkileri de zedeler.
Enerji projeleri (Akkuyu, TürkAkım) gibi işler sekteye uğrayabilir.
F-35’ler içinse zaten 1,4 milyar dolar ödedik, ama uçaklar hâlâ ABD’de depoda!
S-400’leri verip F-35 almak için masaya oturmak, hem siyasi hem ekonomik olarak ağır bir fatura çıkarabilir.
Yerli Çözümler: Türkiye, boş durmuyor! KAAN milli savaş uçağı projesi, F-35’e alternatif olarak geliştiriliyor.
Henüz tam hazır değil, ama uzun vadede bağımlılığı azaltacak.
S-400’lerin yerini alacak yerli bir sistem (mesela Siper) de yolda, ama o da zaman alacak.
Kısa vadede F-35’ler hava gücümüzü artırır, ama S-400’ler olmadan gökyüzümüz risk altında kalabilir.
Türkiye Ne Yapmalı?
Türkiye’nin coğrafyası, hem savunma hem taarruz gücünü aynı anda güçlü tutmayı gerektiriyor.
S-400’ler, bağımsız bir hava savunması için kritik.
F-35’ler ise NATO entegrasyonu ve hava üstünlüğü için önemli, ama ABD’ye bağımlılık riski taşıyor.
Akılcı olan, her ikisini de elde tutmaya çalışmak.
ABD ile S-400’ler için bir orta yol bulunabilir mi? Mesela, sistemlerin devre dışı bırakılması gibi bir formül.
Ama bu da kolay değil.
Öte yandan, KAAN ve Siper gibi yerli projelere hız vermek, uzun vadede en mantıklı hamle.
Sonuç: Ne Yapalım?
S-400’lerden vazgeçip F-35’e yönelmek, kısa vadede hava gücümüzü parlatır, ama uzun vadede bağımsızlık ve savunma açısından riskli.
Türkiye, hem İsrail hem ABD’nin tehdidi altında iken, S-400’leri elinde tutarak hava savunmasını garanti altına almalı.
Aynı zamanda, F-35’ler için diplomatik yolları zorlayıp, KAAN gibi projelerle kendi yolunu çizmeli.Bu denge, hem akılcı hem mantıklı! Mevcut iktidarın da bugün için yaptığı tam olarak budur.
إرسال تعليق