Toplumların çöküşüne giden yol
Toplumlar nasıl çöker, bir deyiş vardır dilimizde Sultan göz yummaz ise eşkıya kervan basamaz diye, toplumların çökmesinde sultanlar başat aktördür, İslam düşünürü İbni Haldun tam sekiz yüz evvel yazmış, on madde halinde, toplumlar nasıl çöker diye, sekiz asır sonrası dahi değişen bir şey yok, kimse tarihten ders almamış o devasa imparatorluklar nasıl çökmüş diye, toplum çöktükçe, toplumu meydana getiren devletler de çökmüştür, tarih çöken devletler ve İmparatorluklarla doludurToplumların çöküş belirtileri nelerdir.
Çöküşe giden toplumları belirlemek o kadarda zor değil, bakın etrafınıza göreceksiniz, bir toplumu çöküşe götüren en öncelikli neden, o ülkenin yöneticileridir, ahlaksızlığa adaletsizliğe göz yuman, kendi koltuğunu koruma hırsı ile hareket eden sultanlardır başat aktör, diğerlerini de sıralayalım.
1-Toplumsal dayanışmanın yok olması.
Bireysellik günümüzde toplumsal dayanışmanın altını sel gibi oyuyorsa, paramı lazım, faizini öde git bankadan al, yaşlı mısın, hasta mısın, adres ya hastane yada huzur evleri olarak gösteriliyorsa, evlatların bile artık evleri üç nesli bir arada tutmaya müsait değil ise, o kocaman evlerin içi eşya dolmuş size yer yok ise, büyüğe saygı, küçüğe sevgi ve merhamet kalmamışsa, magazin programlarındaki birilerin acıları, diğerlerine eğlenme kaynağı oluyorsa o toplum çoktan batmıştır.
2-Ulusal üretimin zayıflaması .
Niye üreteceksin ki! o güzelim tarım arazilerin rant uğruna konut alanına dönüyorsa, en güzel ve vergisiz kazançlar ranttan elde ediliyorsa, adam yıllarca emek verip büyüttüğü fabrikasının yabancı yatırımcıya satmak zorunda kalıyorsa, o yabancı yatırımcı asgari ücretle çalıştırdığı işçilerin sırtından kazandığı parayı kendi ülkesine transfer ederek kendi halkının refahına katkıda bulunurken, sen ülkeye sermaye geliyor diye ahmakça seviniyorsan o ülkenin batması haktır.
1-Toplumsal dayanışmanın yok olması.
Bireysellik günümüzde toplumsal dayanışmanın altını sel gibi oyuyorsa, paramı lazım, faizini öde git bankadan al, yaşlı mısın, hasta mısın, adres ya hastane yada huzur evleri olarak gösteriliyorsa, evlatların bile artık evleri üç nesli bir arada tutmaya müsait değil ise, o kocaman evlerin içi eşya dolmuş size yer yok ise, büyüğe saygı, küçüğe sevgi ve merhamet kalmamışsa, magazin programlarındaki birilerin acıları, diğerlerine eğlenme kaynağı oluyorsa o toplum çoktan batmıştır.
2-Ulusal üretimin zayıflaması .
Niye üreteceksin ki! o güzelim tarım arazilerin rant uğruna konut alanına dönüyorsa, en güzel ve vergisiz kazançlar ranttan elde ediliyorsa, adam yıllarca emek verip büyüttüğü fabrikasının yabancı yatırımcıya satmak zorunda kalıyorsa, o yabancı yatırımcı asgari ücretle çalıştırdığı işçilerin sırtından kazandığı parayı kendi ülkesine transfer ederek kendi halkının refahına katkıda bulunurken, sen ülkeye sermaye geliyor diye ahmakça seviniyorsan o ülkenin batması haktır.
3-Tüketim çılgınlığı .
Artık elbise dolaplarının yerini, elbise odaları almış ise, toplumun bir kesimi toplu taşımaya bile binemez iken, bir kesim her yıl model yeniliyorsa, ürettiğinden çok tüketenler, kendileri ile beraber üzerinde yaşam bulduğu dünyayı da tüketiyor demektir, farkında değil, bir dilim ekmeğe muhtaçlar bir yana, çöpler israf edilen yiyecekler ile dolu ise o ülke çökmenin eşiğindedir.
4-Adaletsiz Vergiler .
Vergileri neden kazançtan, kazanandan alacaksın ki! Zor iş, tüketim esnasında tüketiciden zengin yoksul fark etmeden eşit ve anında alacaksın, bir hizmet üzerinde birden fazla vergi koyacaksın, öyle bir yükselteceksin ki vergileri, halk ödeyemesin, vergi kaçırmaya çalışışsın ve bir dönem sonra vergi kaçırma bile normal karşılanır olsun
Halkı reaya yapmanın, muktedire kul etmenin en basit ve hukuki yoludur ödenmesi imkansız vergi politikaları, iktidarlar tarafından muhaliflerin üzerinde demoklesin kılıcı gibidir, bu vergiler
Artık elbise dolaplarının yerini, elbise odaları almış ise, toplumun bir kesimi toplu taşımaya bile binemez iken, bir kesim her yıl model yeniliyorsa, ürettiğinden çok tüketenler, kendileri ile beraber üzerinde yaşam bulduğu dünyayı da tüketiyor demektir, farkında değil, bir dilim ekmeğe muhtaçlar bir yana, çöpler israf edilen yiyecekler ile dolu ise o ülke çökmenin eşiğindedir.
4-Adaletsiz Vergiler .
Vergileri neden kazançtan, kazanandan alacaksın ki! Zor iş, tüketim esnasında tüketiciden zengin yoksul fark etmeden eşit ve anında alacaksın, bir hizmet üzerinde birden fazla vergi koyacaksın, öyle bir yükselteceksin ki vergileri, halk ödeyemesin, vergi kaçırmaya çalışışsın ve bir dönem sonra vergi kaçırma bile normal karşılanır olsun
Halkı reaya yapmanın, muktedire kul etmenin en basit ve hukuki yoludur ödenmesi imkansız vergi politikaları, iktidarlar tarafından muhaliflerin üzerinde demoklesin kılıcı gibidir, bu vergiler
5-İşe almada Liyakatsizlik
Bir işe girmek için önce İmam hatip mezunu olmak sonra yandaş ve yalakalık ön koşul olur ise, torpil ise olmazsa olmazı, o kamyon bir yerde devrilir, o otobüs gider bir direğe çarpar ve o toplumda yarılmadık ne kaş kalır ne göz.
6-Adaletsizlik.
Adalet haklının değil güçlünün olursa, bir mahkeme yıllar boyu sonuçlanmazsa avukatların yerini mafya bozuntusu çeteler alırsa elbette herkes kendi adaletini uygulamaya kalkarsa o toplum nasıl ayakta kalabilir ki!
7-Umutların kırılması
Bu denli adaletsiz ve haksız bölüşümün olduğu ülkede toplum zombi topluma dönüşmüşken, hala ümit var isen vallahi bravo demek lazım o kişilere, demem o ki, O ümit den bir nebzede bize ver
8-Göçün hızlanması .
Doğduğun yer değil doyduğun yer artık memleketin derler, insanlar yerlerinden yurtlarından koptuğu müddetçe, toplumsallaşmaktan bir anlamda bireyselleşmeye, ve toplumsal kuralları göz ardı etmeye yatkınlaşıyorsa, İnanın o yeniden şekillenen bireysel çıkarlara dönüşen toplumsallık, anayasa ve ceza kanunlarından daha etkindir, çükü bireysel menfaate dayanır ve bir kez dejenere edildiğinde bir daha dikiş tutmaz.
9-İblisane gurur ve kibir .
O benim muhatabım değil sözü aldı yürüdü, makam sahibi imiş, mal mülk sahibi imiş İlim sahibi imiş, sahip olduğunu zannettikleri ile kibirlenen şeytanlaşmış yaratıklar da bu toplumun çöküşünün baş müsebbipleridir
10-Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık.
Dokuz maddenin sonucu nemi ? Fakirde gösteriş, alimde riyakârlık, siyasette yalakalık, Adam yüz bin lira vermiş bir kaban almış, sırtında damalı eşşek gibi firmanın amblemini taşıyor, çoğunun fikri bir düşüncesi yok, hangi kaba girerse onun şeklini alıyor, gelene ağam gidene paşam ve bakıyorsunuz bu riyakarlık üş kuruş menfaat için diz çöktürüyor, böyle toplumlar nasıl ayakta kalabilir ki?
İlaveten demografik değişiklikler, savaşlar ve dış baskılar, çevresel bozulma ve doğal kaynakların yetersiz hale gelmesi, ekonomik krizler, bu faktörlerin bir araya gelmesi ile toplumlar yavaş Yavaş çözülmeye başlar ve nihayetinde sorunlarını çözemeyen, mevcut krizleri yönetemeyen toplumlar çöker.
SONUÇ
Toplumlar nasıl mı çöker? Toplumu oluşturan bireylerin ortak özellikleri öncelikle yok edilir, milli, dini ve ahlaki değerler başta olmak üzere, sonra toplumu bir arada tutan bağlar gevşer. Bu bağlar zayıfladığında, toplumdan bahsetmek mümkün olmaz. İletişim çağında, iletişimsizlik yaşanır, okumaz, araştırmaz ve toplum olarak yozlaşırız. Yozlaştıkça cahilleşir, cahilleştikçe nobranlaşırız ve yaşamın merkezine ben merkezciliği yerleştiririz, işte o gün toplumsal çöküş başlamıştır.
Önce toplum fikren ve ahlaken çöker, ardından devletler. Günümüz Türkiye'sinin durumu da bu gerçekle ne kadar örtüşüyor, farkında mısınız?
A.Atam
Yorum Gönder