Türkiye'de ulus-devlet yapısı korunarak 81 il eyalet sistemine geçilebilir mi?✅
Ulus devlet, tek bir milletin egemenliğini esas alır. ABD, Almanya, İsviçre gibi ülkeler eyalet sistemine sahip federal devletlerdir ama aynı zamanda ulus-devlet niteliği taşırlar. Yani eyalet sistemi = bölünme değil. Mesele, çerçevenin “hukuk ”la net çizilmiş olmasıdır. Anayasal değişiklik ve siyasi irade gerektirir ama teknik olarak evet, mümkün. Çünkü:
- Türkiye halihazırda üniter devlet yapısına sahip ama bu mutlak merkeziyetçilik anlamına gelmiyor.
- İllerin kendi meclisleri ve valilerini seçmeleri, ulusal egemenliği tehdit etmez; tam tersine, halk iradesini tabana yayar.
- Ulus devlet yapısı içinde, "yerinden yönetim" veya "bölgesel özerklik" gibi uygulamalar mümkündür. ( İspanya'daki Katalonya, İtalya'daki Sicilya gibi)
✅ Eyalet sistemi demokratikleşmeye katkı sağlar mı?
Kesinlikle evet.
Çünkü:
- Yetki yerelde olursa, halk yönetime daha doğrudan katılır.
- Ankara merkezli atamalar yerine yerel seçimlerle gelen yöneticiler, halkın denetimine daha açık olur.
- Bürokrasi azalır, yerel hizmetler hızlanır, kaynak israfı önlenir.
- Yolsuzlukla mücadele güçlenir; çünkü halkın gözü, burnunun dibindeki yöneticidedir.
Ayrıca seçimle gelen valiler, merkezi iktidarın tek adamlaşmasının panzehiri olur.
✅ Eyalet sistemi Kürt sorununun çözümüne katkı sağlar mı?
Büyük ölçüde evet.
Çünkü bu sistem:
- Kürtlerin sadece kültürel değil, siyasi temsil sorununu da çözer.
- Halkın kendi yöneticisini seçmesi, devletle olan duygusal mesafeyi azaltır.
- “Devlet bizi anlamıyor” duygusu zayıflar.
- PKK gibi örgütlerin varlık gerekçesi olan “inkâr ve baskı” algısı ortadan kalkar.
Bu nedenle eyaletlere anayasal sınırlar, denetim mekanizmaları ve ulusal birlik vurgusu eşlik etmelidir.
🔍 Sonuç:
✅ Eyalet sistemi, Türkiye’de üniter yapı korunarak uygulanabilir.
✅ Bu model, demokratikleşmeyi hızlandırır ve Kürt sorununu barışçıl yollarla çözebilir.
❗ Ancak bunun için güçlü bir hukuk devleti, bağımsız yargı ve toplumsal mutabakat gerekir.
❗ Ayrıca “eyalet = bölünme” algısını yıkmak için ciddi bir toplumsal farkındalık kampanyası gerekir.
Türkiye'nin Yeni Yüzü: 81 Eyalet Sistemiyle Hem Demokratikleşme Hem Kürt Sorununa Çözüm Mümkün Mü?
Ulus devlet çatımızdan taviz vermeden 81 ilin eyalet sistemine dönüşmesi.
Bu radikal değişim, ülkemizin demokratikleşme sürecine ivme kazandırırken, yıllardır süregelen Kürt sorununa da kalıcı bir çözüm sunabilir mi?
Gelin, bu soruyu adım adım, anlaşılır bir dille ve günlük hayatımızdan metaforlarla irdeleyelim.
Hayal edin, Türkiye kocaman, lezzetli bir pasta.
Neden 81 Eyalet Sistemi? Türkiye'nin Pastasını Yeniden Dilimlemek
Hayal edin, Türkiye kocaman, lezzetli bir pasta.
Bu pastanın bütünlüğünü, yani ulus devlet çatımızı asla kaybetmek istemiyoruz.
Ancak bu pastayı servis ederken, her dilimin kendi özgünlüğünü, kendi lezzetini korumasını arzu ediyoruz.
İşte 81 eyalet sistemi, tam da bu isteğimize cevap veriyor.
Her bir ilimiz, kendi sosunu, kendi reçetesini belirleyebilen, ama hala Türkiye pastasının ayrılmaz bir parçası olan birer eyalete dönüşse nasıl olurdu?
Bu model, merkeziyetçi yapının biraz daha esnemesi anlamına geliyor. Ankara'dan tek bir düğmeyle her şeyi yönetmek yerine, yerel yönetimlerin gücünü artırmak, kendi kararlarını alma yetkisini genişletmek demek.
Bu model, merkeziyetçi yapının biraz daha esnemesi anlamına geliyor. Ankara'dan tek bir düğmeyle her şeyi yönetmek yerine, yerel yönetimlerin gücünü artırmak, kendi kararlarını alma yetkisini genişletmek demek.
Tıpkı bir ağacın kökleri sağlam kalırken, her bir dalının özgürce büyümesi gibi.
Peki, böyle bir sistem demokratikleşme yolunda bize ne gibi kapılar açar?
Demokratikleşme Rüzgârı: Halk Yönetime Nasıl Katılır?
Peki, böyle bir sistem demokratikleşme yolunda bize ne gibi kapılar açar?
Eğer her il kendi eyaleti olursa, yerel halk kendi yöneticilerini daha yakından tanıyacak, onların performansını çok daha net bir şekilde değerlendirebilecek.
Sanki mahalle bakkalını seçer gibi, muhtarını ve belediye başkanını seçecek,(Aslında işlevini yitiren muhtarlıklar kaldırılmalı) ama bu yöneticilerin yetkileri bugünkünden çok daha geniş olacak.
Bu durum, yerel demokrasiyi güçlendirecek ve halkın yönetime katılımını misliyle artıracak.
Bugün pek çok kararın "yukarıdan" geldiği hissiyatı varken, eyalet sistemiyle bu durum değişebilir.
Bugün pek çok kararın "yukarıdan" geldiği hissiyatı varken, eyalet sistemiyle bu durum değişebilir.
Her eyalet, kendi bütçesini, kendi önceliklerini belirleyebilir.
Eğitimden sağlığa, altyapıdan kültüre kadar pek çok konuda kendi kararlarını alabilir.
Bu da hesap verebilirliği artırır, çünkü kararlar daha şeffaf bir şekilde yerel düzeyde alınır. Vatandaşın sesi daha gür çıkar, şikayetleri daha hızlı çözülür.
Şimdi gelelim bu sistemin en kritik noktalarından birine:
Kürt Sorununa Yeni Bir Pencere: Kimlikleri Rahatlatmak
Şimdi gelelim bu sistemin en kritik noktalarından birine:
Yıllardır çözüm arayışında olduğumuz bu hassas mesele, eyalet sistemiyle farklı bir boyut kazanabilir mi?
Eğer yerel yönetimlerin yetkileri artırılırsa, Kürt vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı bölgelerde, kendi kültürel kimliklerini, dillerini daha özgürce yaşama ve geliştirme imkanları bulabilirler. Kendi dillerinde eğitim, kendi kültürlerini yansıtan projeler gibi talepler, merkezi bir hükümetten ziyade, kendi eyalet yönetimleri tarafından daha kolay karşılanabilir hale gelebilir.
Bu, bir kimliklerin rahatlaması anlamına gelebilir. İnsanlar, kendi bölgesel farklılıklarının bir tehdit olarak değil, bir zenginlik olarak görüldüğünü hissettiklerinde, devlete ve ülkeye olan aidiyet duyguları da güçlenir.
Eğer yerel yönetimlerin yetkileri artırılırsa, Kürt vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı bölgelerde, kendi kültürel kimliklerini, dillerini daha özgürce yaşama ve geliştirme imkanları bulabilirler. Kendi dillerinde eğitim, kendi kültürlerini yansıtan projeler gibi talepler, merkezi bir hükümetten ziyade, kendi eyalet yönetimleri tarafından daha kolay karşılanabilir hale gelebilir.
Bu, bir kimliklerin rahatlaması anlamına gelebilir. İnsanlar, kendi bölgesel farklılıklarının bir tehdit olarak değil, bir zenginlik olarak görüldüğünü hissettiklerinde, devlete ve ülkeye olan aidiyet duyguları da güçlenir.
Güvensizliklerin yerini güven, gerilimin yerini diyalog alabilir.
Tıpkı farklı renklerdeki çiçeklerin aynı bahçede yan yana barış içinde büyümesi gibi.
Pek çoğumuzun aklına gelen ilk soru şu: "Bölgesel eyaletler yerine neden iller bazında bir sistem?"
Neden İller Bazında Eyalet, Bölgesel Değil? Bölünme Kaygısına Net Cevap
Pek çoğumuzun aklına gelen ilk soru şu: "Bölgesel eyaletler yerine neden iller bazında bir sistem?"
Bu çok önemli bir nokta ve cevabı, bölünme riskini minimize etme hedefimizde yatıyor.
Düşünün ki Türkiye'nin farklı bölgeleri (Karadeniz, Akdeniz, Doğu Anadolu vb.) kendi içlerinde birer dev blok oluşturuyor.
Düşünün ki Türkiye'nin farklı bölgeleri (Karadeniz, Akdeniz, Doğu Anadolu vb.) kendi içlerinde birer dev blok oluşturuyor.
Bu bloklar, coğrafi büyüklükleri ve bazı durumlarda kültürel homojenlikleri nedeniyle güçlü birer yapıya dönüşebilirler.
İşte bu noktada, sizin de hissettiğiniz o bölünme riski belirginleşiyor.
Eğer bu büyük bölgesel bloklara çok fazla yetki tanınırsa, zamanla kendi içlerinde bir devletçik gibi hareket etme eğilimi gösterebilirler.
Bu, tıpkı büyük bir duvarı tek tek küçük tuğlalar yerine devasa bloklarla inşa etmeye benzer; eğer bu bloklardan biri yerinden oynarsa, tüm duvarın dengesini bozma potansiyeli çok daha yüksek olur.
Oysa iller bazında eyalet sistemi, her bir ili bağımsız ama birbiriyle uyumlu küçük birer yapboz parçası gibi konumlandırır.
Oysa iller bazında eyalet sistemi, her bir ili bağımsız ama birbiriyle uyumlu küçük birer yapboz parçası gibi konumlandırır.
Bu parçaların her biri kendi içinde özerk kararlar alabilir, ancak hepsi daha büyük bir resmi, yani Türkiye Cumhuriyeti'ni tamamlar.
Küçük Ölçekli Yönetim:
Her bir ilin kendi eyaleti olması, yönetimsel yapıyı çok daha küçük ve yönetilebilir ölçeklere indirger.
Bir ilin ayrılma eğilimi göstermesi, bir bölgenin tamamının ayrılma eğilimi göstermesinden hem daha az olasıdır hem de kontrol altına alınması daha kolaydır.
Parçalı Yapı.
Güçlü Bütün: 81 ilin her birinin kendi içinde özerk olması, merkezi gücü bölerek zayıflatmak yerine, yerel gücü artırır ve merkeze bağlılığı farklı bir boyuta taşır.
Bu durum, "bölünmek "ten ziyade, "çeşitliliği zenginleştirmek" ve "yerelleşmek" anlamına gelir.
Yerel Kimliklerin Korunması:
Her ilin kendine özgü kimliği ve kültürü varken, iller bazında eyalet sistemi, her ilin kendi özgünlüğünü korumasına ve geliştirmesine olanak tanır.
Kendi ilinin sorunlarına kendi çözümlerini üreten bir yapı, aidiyet duygusunu güçlendirir.
Dolayısıyla, iller bazında eyalet modeli, bölünme riski kaygısını minimize ederken, yereldeki demokrasiyi ve halkın yönetime katılımını maksimum seviyeye çıkarmayı hedefler.
Dolayısıyla, iller bazında eyalet modeli, bölünme riski kaygısını minimize ederken, yereldeki demokrasiyi ve halkın yönetime katılımını maksimum seviyeye çıkarmayı hedefler.
Sonuç: Cesur Bir Adım Mümkün Mü?
Türkiye'nin eyalet sistemine geçişi, üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken, potansiyeli yüksek bir seçenektir.Mevcut sistemin bazı sorunlara çözüm üretmekte zorlandığı aşikar.
Eğer ulus devlet bütünlüğümüzü koruyarak, yerel yönetimlere daha fazla yetki verirsek, hem demokratikleşme adına büyük bir adım atmış oluruz hem de Kürt sorununa farklı bir perspektiften yaklaşma şansı yakalarız.
Bu, belki de Türkiye'nin giymesi gereken yeni elbisesidir.
Bu, belki de Türkiye'nin giymesi gereken yeni elbisesidir.
Biraz terzilik, biraz da cesaret ister, kabul.
Ama kim bilir, belki de bu yeni elbise, üzerimize tam oturur ve bize çok yakışır!
Bir ulus var ortada,
Omuzlarında yorgun bir gök taşır,
Kökleri derin, dalları ayrı yönlere uzanmış
Bir çınar gibi.
Her il bir ayak,
Ama yürümek isterken tek ayaklı bir deve misali,
Sendeleyip duruyor,
Bir yanda kar, öte yanda çöl yanığı…
Diyarbakır susuyor,
Kastamonu anlamıyor.
Rize, Hakkâri’ye yabancı
İzmir, Kars’ı rüyasında bile görmüyor.
Ve Ankara hâlâ
Tek bir haritaya sığdırmaya çalışıyor,
Farklı alfabeleri.
Ama belki de çare
Tek kalıba dökmek değil
Her kalıbı kendi ocağında dökmektir.
Halk valisini seçerse mesela,
Her şehir kendi vicdanıyla yüzleşirse,
Eyalet bayrağında
Yine al, yine ay,
Ama her yıldız bir ilse,
O gök ne kadar güzel parlar!
Kürt, Türk, Alevi, Laz...
Birbirini tanımadan
Birlik olmaya zorlanırsa
Bu, düğüm olur.
Ama tanıyıp da birlikte durursa,
Bu, düğüm değil.
O zaman dokuma olur.
Kavga etmek için değil,
Karar vermek için kürsüler kurulursa
Eller tetikten çekilir,
Ve söz silaha galip gelir.
Evet;
Belki bir yolculuktur bu,
Uçurumlarla örülü.
Ama her eyalet bir köprü olsa
Ve bu köprülerin ayağında
Adalet taşları döşense
Belki de “bölünme” değil,
Bütünleşme olur adı.
Seksen bir ayakla yürüyen bir dev
Artık tökezlemez.
Tek bir gölge bırakır ardında,
Adı da: Türkiye.
Anadolu'nun Yeni Türküsü: 81 Renk Bir Arada
Bir ulus var ortada,
Omuzlarında yorgun bir gök taşır,
Kökleri derin, dalları ayrı yönlere uzanmış
Bir çınar gibi.
Her il bir ayak,
Ama yürümek isterken tek ayaklı bir deve misali,
Sendeleyip duruyor,
Bir yanda kar, öte yanda çöl yanığı…
Diyarbakır susuyor,
Kastamonu anlamıyor.
Rize, Hakkâri’ye yabancı
İzmir, Kars’ı rüyasında bile görmüyor.
Ve Ankara hâlâ
Tek bir haritaya sığdırmaya çalışıyor,
Farklı alfabeleri.
Ama belki de çare
Tek kalıba dökmek değil
Her kalıbı kendi ocağında dökmektir.
Halk valisini seçerse mesela,
Her şehir kendi vicdanıyla yüzleşirse,
Eyalet bayrağında
Yine al, yine ay,
Ama her yıldız bir ilse,
O gök ne kadar güzel parlar!
Kürt, Türk, Alevi, Laz...
Birbirini tanımadan
Birlik olmaya zorlanırsa
Bu, düğüm olur.
Ama tanıyıp da birlikte durursa,
Bu, düğüm değil.
O zaman dokuma olur.
Kavga etmek için değil,
Karar vermek için kürsüler kurulursa
Eller tetikten çekilir,
Ve söz silaha galip gelir.
Evet;
Belki bir yolculuktur bu,
Uçurumlarla örülü.
Ama her eyalet bir köprü olsa
Ve bu köprülerin ayağında
Adalet taşları döşense
Belki de “bölünme” değil,
Bütünleşme olur adı.
Seksen bir ayakla yürüyen bir dev
Artık tökezlemez.
Tek bir gölge bırakır ardında,
Adı da: Türkiye.
Ahmet ATAM
إرسال تعليق